• BIST 8945.8
  • Altın 3033.718
  • Dolar 34.2777
  • Euro 37.0994
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 5 °C

YUNANİSTAN NEDEN SAVAŞ GEMİSİ KİRALADI?

Cemal Kapan

“Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..”

 

Öyle dümdük kitabın ortasından konuşacağım. Kimseye hoş görünme gibi bir çabam yok. Mesele Vatan, Millet meselesi, mesele ümmet meselesi. Aynı zamanda alevinin, kürdün, ateistin meselesi. Bu topraklarda çıkan bir ateş Irak’ta, Libya’da, Suriye’de olduğu gibi hepimizi yakacaktır.

Ak Partilisi, Saadetlisi, MHP’lisi, CHP’lisi, seçim zamanı birbirimize en hoyrat sözcükleri söyleyip kalplerimizi kırıyoruz. Oysaki Peygamberimiz (S.A.V.): “İncittiğiniz insanın ve kırdığınız gönlün bedduasından korkun… ” dememiş miydi?

12 Eylül sürecinde aynı silahla sabahleyin sağcılar, akşamleyin solcuların vurulduğu otopsi sonuçlarında ortaya çıkmadı mı?

Akıllanmıyoruz, hoyratça ve delice birbirimize sözlerle vurmaya başladık. Bizi birbirimize düşürmeye çalışan bu kesimler, hepimizi küçük lokmalar halinde çiğnemek istiyor. Kardeş kavgasından biran önce çıkmalıyız.

17-25 Aralık’ta yapamadıklarını, 7 Haziran seçimlerinde yapamadıklarını 15 Temmuz’da yapamadıklarını bu seçimlerde yine yapmaya çalışacaklar. Fırsat vermeyelim.

Bir şeyler oluyor. Çevremizde, bahçemizde, yakınımızda bir şeyler oluyor. Emareleri doğru okumak lazım. Bazen öyle emareler oluyor ki gözlerden gizleyemezsiniz. İşaret ettiği yol haritasını okuyabilirseniz, tedbirini alabilirsiniz.

Müslüman ülkelerin farklı gerekçelerle tek tek işgal edilmesi ya da iç savaşlara sürüklenmesinden bu yana yaşadıklarımızın tamamı aslında tek bir proje, tek bir istilânın parçaları, aşamalarıdır.

Katil İsrail, son dönemlerde Suriye’de bulunan İran hedeflerini doğrudan hedef almaktadır. Plana göre; Ortadoğu’daki ülkeler parçalanarak küçük lokmalar halinde Katil İsrail’in kucağına bırakılacaktır. İran’dan sonra sıranın bizde olduğu aşikâr.

Zalim Amerikanın, çok taraflı ve BM Güvenlik Konseyi’nin şahitliğindeki bir uluslararası anlaşmayı, kaba kuvvete yaslanarak bozması ne demek? Yetmezmiş gibi, anlaşmanın diğer ülkelerine, “İran’la anlaşmaya devam etmeyeceksiniz, ederseniz siz bilirsiniz” diye sopa göstermesi ne demek?

Türkiye’nin Suriye sınırına Mısır, Suudi Arabistan askerleri konuşlandırılması planlanıyor. Katil İsrail’in, İran’ı çevrelemek ve Türkiye’yi terbiye etmek adına Suudi Arabistan ve Mısır üzerinden adımlar attığı açık bir biçimde görülüyor.

Riyad’da yaşanan darbenin arkasında, Prens Selman’ın danışmanı Musevi asıllı Fransız ekonomist/siyasetçi Jacques Attali’nin imzası olduğu, Fransız gazetelerinin satır aralarında yer aldı.

Sahi Fransa’nın Suriye üzerindeki etkinliği son dönemlerde artmıştı değil mi? Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Türkiye ile Rusya’nın arasını açmak için Suriye’ye geldik. Özellikle Suriye’yi bombaladık” diyerek neden böyle aleni bir açıklama yapar?

Hatta bu Fransa, Yunanistan’a beş yıllığına (ikisi şimdi ikisi sonra) toplam dört savaş gemisi kiralamadı mı? Siz hiç savaş gemisi kiralandığını duydunuz mu? Yunanistan ekonomisi batık değil miydi? Bu gemilerin işletme bedeli, kiralama bedelinden çok daha fazla değil mi? Biz Yunanistan’la birlikte aynı safta, NATO üyesi değil miyiz? Neden şimdi?

Son birkaç yıldır PYD’nin ağır silahlarla silahlandırılması, 1000 kişilik yeraltı sığınağı. Örnekleri çoğaltabiliriz. Emareler her yerde ama sadece emareler yetmez. Bugünü iyi anlayanlar, geleceği okuyanlar, geçmişten ders alanlar tarihi yazacak.

Sene 1969. Süleyman Demirel, başbakan. Türkiye’nin ağır sanayiye ve sanayi devrimine ihtiyacı var. Zalim Amerika’dan sanayi tesislerinin kurulması için kredi ve teknoloji transferi talebinde bulunuluyor. Cevap olumsuz, “Siz tarıma dayalı ekonomiye devam edin” oluyor. Akabinde S.S.C.B. ile bugünkü Putin Rusya’sı benzeri bir iletişim kuruluyor. S.S.C.B. uzun vadeli kredi ve teknoloji transferini kabul ediyor. O dönemde Seydişehir Alüminyum fabrikası, İskenderun demir Çelik Fabrikası gibi ağır sanayi tesisleri kuruluyor. Yine bu süreçte Zalim Amerika’nın istihbarat uçuşları ve faaliyetleri yasaklanıyor. Türkiye bunun bedelini 12 Mart Muhtırası ile ödüyor.

Bugün Suriye sınırından, Ege’den, Akdeniz’den, coğrafyadaki bütün terör örgütleri tarafından, müttefik bildiğimiz ülkeler tarafından tehdit ediliyoruz. Bütün sınırlardan saldırı altındayız. 

Yüzyılların hesaplaşması, geleceğin hesaplaşması yaşanırken, küçük dargınlıklar, küskünlükler, kişisel öfkeler, rahatsızlıklar sizi etkilemesin. Yoksa o karmaşa içinde boğulur gideriz. Herkesin ağır sorumluluğu yüklenmesi gerekiyor. Küçük iddialarla, küçük adamlarla, küçük adımlarla, küçük hesaplarla oyalanma lüksümüz yok. İdeolojik cepheleşme yok. Kişisel mücadeleler, dar hesaplar yok. Bir olmak, iri olmak, diri olmak lazım.

Herkesin durduğu yeri net olarak belirlemesi, o büyük küresel hesaplaşmadaki mücadele dışında hiçbir sese kulak vermemesi gerekiyor. Acil olan budur. Bütün dünya teyakkuz halindedir. Bir küresel olağanüstü hal söz konusudur. Biz de o haldeyiz. Kenetlenin, yumruklarınızı sıkın, ayaklarınızı sağlam zemine basın, kardeş kavgasına düşmeyin.

Bir yandan vatan savunması yaparken, coğrafyadaki parçalanma ülkemizin sınırlarına dayanmışken, herkesin niyeti apaçık ortada iken, kimsenin partizan olma gibi bir lüksü yoktur. Mesele bu kadar büyükken, geleceğimizi, içeride birilerinin kavgasına, ayrışmaya kurban edemeyiz.

 

Bu yazı toplam 1286 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113