İki yılda bir yapılan toplu sözleşme dönemleri, enflasyon farkından kaynaklı maaş artışlarının belli olduğu Ocak ve Temmuz ayları, üye sayımının yapıldığı 15 Mayıs süreci ve siyasetin belli aralıklarla yaşadığı kırılma anlarına paralel, sendikal mücadelenin de sertleştiği belli dönemler vardır.
Böyle dönemlerde sendikalar tartıya çıkar, sınava tabi tutulur, yaşanan stresi yönetmeye, rakiplerine karşı hamle yapmaya ve öne çıkmaya çalışırlar. İlkeli ve seviyeli yürütüldüğünde, problemlerin çözümü ve yeni kazanımlar elde edebilmek adına fırsatlar sunması beklenen bu süreçler, ne yazık ki bizde çok ağır iftiralar ve mesnetsiz saldırılar olarak tarihe kaydediliyor.
Bu yılbaşında enflasyon verilerinin açıklandığı ve maaş artışlarının belirlendiği günlerde, yetkili sendikanın genel başkanına, tetikçi bir gazeteci ve operasyon aracı birkaç gazetenin kullanılarak atılan, “maaşı beş yüz bin lirayı buluyor” iftirasının nasıl atıldığını ve bazı sendikalar tarafından bu iftiranın nasıl köpürtüldüğünü hatırlayalım. Bu iftirada asıl amaç yetkili sendikanın masada imza atmadığını, zammın hakem kurulu kararı ile yapıldığı gerçeğini gölgelemekti, bir yönüyle başarılı oldular.
İki yıldır Gazze’de yaşanan soykırım ve son siyasi gelişmeler üzerine, sorumsuzca başka bir mecraya çekilmek istenen “boykot” tartışmalarında, tutarsızlığı ortaya saçılan bir kısım parti, medya ve beraberindeki sendikaların sığındıkları “ihbar ve fişleme” iftirası ise iki saat içinde ellerinde patladı. Maaş yalanını ortaya atıp insanlığın gördüğü en vahşi soykırımı yapanlara karşı ilan edilen boykota bir gün bile destek olmayanlar, yerli ve milli olana karşı ise masumiyet kılıfı uydurmak için düzmece bir mesajla, sendikamızın boykot çağrısı yapan memurların ihbar edilmesini istediği iftirasını kullanıma sürdüler.
Yasal süreç başlatılınca paylaşımlarını kaldırdılar, ancak biz onlarda özür dileme erdemi olmadığını defalarca tecrübe ettiğimiz için, kendilerine yargı önünde hesap verme fırsatı sunmuş olduk. Bayram öncesi mecliste torba yasa ile kariyer uzmanları ve bazı üst düzey mevkidekiler için hatırı sayılır zam çalışması planlandığı kamuoyuna yansıdığında ise atılan iftira: sendikamızın uzman ve başöğretmenlik hakkı tanınmayan Şube müdürleri, ilçe müdürleri, il müdür yardımcıları, müfettişler, araştırmacı ve uzmanlara yapılacak zammı engellediği iftirası olmuştu. Hâlbuki bu problemin çözümü için eylemler, basın açıklamaları, görüşmeler dahil iki yıldır takip eden yine sendikamızdı.
Örnekleri çoğaltabiliriz, üye sayımına yaklaştıkça onlarca yeni örneklerini listeye ekleyebiliriz. Ancak küçük ve yetkisiz olsa da üyesine karşı sorumlu sendikacılığın, yetkili sendikanın üye lehine kazanım elde etmesini kolaylaştırmayı, doğrunun, hakkı teslim etmenin, dürüstlüğün yanında olmayı gerektirdiğini hatırlatalım. Hiç emeği ve katkısı olmadığı halde elde edilen kazanımlara ortak olma gayretinin yanında, yükselen talepleri ve çözüm bekleyen problemleri kaşıyarak, acımasız bir iftira aracına çevirenlere peşinen söyleyelim, boşuna uğraşmayın, kamuoyu sizi de bizi de görüyor ve biliyor.
Siz, dünya soykırım ateşiyle yanarken okullarda sapkınlık dersi vermeye kalkışan; aralarında paylaşırken çıkan kavga ve şikâyetlerle, hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, suç örgütü kurmak ve teröre destek verme iddiaları ortaya saçılanlardan, yargıya teslim edilebilenlerini peşinen aklamak ve savunmak adına ülkeyi ateşe vermekten çekinmeyen, sendika bayrak ve flamalarınızla meydandaki maskeli karanlık adamlara destek olanlarsınız.
Biz mi; “Biz, ucuz işlerin sendikası değil, gelecek günlerin, kalıcı iş ve eylemlerin sendikasıyız.”
