Sayın Bakanım;
Ülkemizin ikinci yüzyılının ilk bakanı oldunuz. Yüz yıl önce son devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Üç kıtadan çekilerek Anadolu’ya tutunabilmiştik. Devletler kurup devletler yıkmış, çağlar kapatıp çağlar açmıştık. Ancak son zamanlarda batı karşısında geri kalmıştık. Batı bizden aldığı bilimi daha da ileri taşımış ve bugün hala insanlığın en büyük belası olan sömürge düzenini kurmuştu.
Geri kalmışlığımıza inancımızı, kıyafetimizi, alfabemizi, değerlerimizi sebep görmüş ve yüzümüzü batıya dönmüştük. Eğitimi bir yandan ülkeyi kalkındıracak en önemli güç, diğer yandan ise toplum mühendisliğinin en önemli aracı olarak konumlandırmıştık.
Okullarımızın öncelikli ödevi, çocuklarımıza en yüce değerlerin batıya ait olduğunu, bizimse ne kadar geri kaldığımızı anlatmaktı. Müfredatımız, ders kitaplarımız, okullarımız hep buna göre düzenlenmişti. Daha ilk dersten, tarihe yön veren özgüvenimiz yıkılıyor, ezik hale sokuluyor ve sömürüye hazır hale getiriliyorduk.
Biz bu kalıba girmedik Sayın Bakanım, mücadeleyi seçtik. Bedel de ödedik tabi. Yasaklar yasakları, darbeler darbeleri kovaladı. Sistemin, ehlîleştirdikleriyle hiç problemi olmadı, hep bizi takip ettiler, sahiplerine rapor ettiler, görevimize son verdiler, kapıdan döndürdüler. Vazgeçmedik, hala bu mücadeleyi veriyoruz.
Biz büyük bir milletin torunlarıyız dedik ve tarihimizle, değerlerimizle, özgüvenimizle çocuklarımızı buluşturmaya karar verdik. Kurtuluşun, bağımsızlığın, ayakta kalabilmenin formülünü kendi değerlerimizde, kendi topraklarımızda, kendi fabrikalarımızda olduğunu savunduk. Bunu da ilk yüzyılın son çeyreğinde tüm dünyaya gösterdik. Dünya dengelerini değiştirecek silahları ürettik. Fikrimiz dernek oldu, vakıf oldu, sendika oldu, mücadele ve dava oldu.
Sayın Bakanım; dünya dengeleri değişirken, ülkemiz yeni bir yolculuğa çıkmışken, milletimizin sizden beklentisi, eğitimi bu yeni ülke vizyonuna taşımanızdır. Yeni bir eğitim felsefesi kurmanız, yeni yaklaşımlar ortaya koymanız, eskiyle mücadelede tereddüt etmemenizdir. İlk adımı doğru atarak, kendi değerlerinize, kendi eğitimci kadrolarınıza güvenerek başarabilirsiniz.
Sayın Bakanım, bu zor mücadelede başarının yolu doğru kadrolar kurmakla başlıyor. Ortaya büyük bir vizyon koymak ve o vizyona inanan eğitimci, yazar, yönetici, iş adamı, sivil toplum temsilcisi, sendika yöneticisi, vakıf insanlar ve tecrübeli bürokratları örgütlemeyle, eğitim seferberliği başlatmakla devam ediyor. Geriye sadece gece gündüz çalışmak kalıyor.
Sayın Bakanım; bugün bir zihniyet değişimi ile sistemi esir alan sınavlarla, yardımcı kaynaklar ve test kitaplarıyla savaşmaya ihtiyaç var. Okulu, bütün okul türlerini, müfredatı, ders kitaplarını yeni vizyona uygun hale getirmeye ihtiyaç var. Teknoloji üretirken aileyi güçlendirmeye, gençleri anlamaya, sapkınlıklarla mücadeleye ihtiyaç var.
Değerlerine sahip çıkacak gençleri yetiştirmeye, bütün mevzuatı yeniden gözden geçirmeye, bir dengeye, ölçüye, vicdana ve akla ihtiyaç var.
Bütün bunları yapabilmek için bizim hikâyemizi, mücadelemizi, bizi bilen bir yaklaşıma ve en önemlisi de bir hiç uğruna küstürülmemiş öğretmen kadrosuna ihtiyaç var Sayın Bakanım.