Sürdürülebilir kalkınma alanında ülke ekonomisine katma değer yaratma misyonuyla faaliyet gösteren Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), iklim krizinden en fazla etkilenen kaynaklar arasında yer alan “su”yun sınırlı bir varlık olduğuna dikkat çekmeyi sürdürüyor. Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü (SIWI) tarafından her yıl Ağustos’un son haftasında gerçekleştirilen bir dizi etkinlikle kutlanan Su Haftası’nda, bu alandaki yatırımların öneminin altını çizen TSKB, iklim değişikliğinin dünyada ve Türkiye’deki su potansiyeli üzerindeki etkisine ışık tutuyor.
2019 yılının Şubat ayında “Su: Yeni Elmas” başlıklı raporuyla su-elmas paradoksuna işaret eden TSKB Ekonomik Araştırmalar, 2020 yılı itibarıyla Reckitt Benckiser işbirliği ile hayata geçirilen “Yarının Suyu” kampanyası kapsamındaki Su Endeksi projesinde “stratejik danışman” olarak yer aldı.
Raporda, hayati bir kaynak olan suyun fiyatının aslında hayati fonksiyonu olmayan elmasın fiyatının altında kalmasına dikkat çekme hedefiyle “değer paradoksuna” işaret edilirken, oluşturulan endeksle haftalık frekansta Türkiye’nin güncel su durumunun sayısallaştırılması sağlandı.
Sorumlu su kullanımını özendirmeyi amaçlayan Su Endeksi, 2021 yılı Temmuz ayı sonunda 84,26 değerini aldı. 70 ila 130 değerleri arasında ölçülen endeks, Temmuz ayına ait bu değer ile Türkiye’de su kaynaklarının daha etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesi gerekliliğini gözler önüne seriyor.
“2050’de su sıkıntısı yaşaması beklenen insan sayısı yaklaşık 5,7 milyar kişi olacak”
İçinde bulunduğumuz dönemde su tüketiminin kontrolsüz ve hızlı bir biçimde artmaya devam etmesiyle birlikte su tasarrufunun önünde büyük bir engel bulunuyor. Dünyada gelir artışıyla birlikte değişen beslenme alışkanlıkları ve artan tüketim miktarı, iklim krizinden en fazla etkilenen kaynaklar arasında olan suyun sürekli olarak gündeme gelmesine sebep oluyor. Nüfus artışı da göz önünde bulundurulduğunda su kullanımındaki artışın yükselmeye devam edeceği öngörülüyor. Yapılan araştırmalara göre; 2050 yılı itibarıyla yılın en az 1 ayı şiddetli su sıkıntısı yaşaması beklenen insan sayısının yaklaşık 5,7 milyara yükseleceği tahmin ediliyor. Kurak dönemlerin sayısında ve süresindeki artış beklentisi, yağışların orantısız şiddet ve dağılımda olması gibi değişiklikler ise suyun döngüsünü bozuyor. Bu durum göllerin kurumasına sebep olurken, yer altı su rezervlerinin azalması tehdidiyle de karşı karşıya kalınıyor.
TSKB, 2020 yılında 1,2 milyon m3 suyun korunmasını sağladı
Yatırımlarla korunan su miktarı TSKB için önemli bir performans göstergesi oluşturuyor. Suyun verimli kullanılmasına yönelik yatırımları “kaynak verimliliği” teması altında uzun zamandır finanse eden TSKB, 2020 yılı sonu verilerine göre, finanse ettiği projeler ile yıllık 1,2 milyon m3 suyun korunmasını sağladı.
Tüm yatırım projelerine uyguladığı kredi değerlendirme metodolojisiyle TSKB, su ve atık su konusu bir risk faktörü olarak ele alıyor. Üretim süreçlerinde su tüketimi olan firmaları su verimliliği, su tedariki, atık sularının nasıl arıtıldığı ve değerlendirdiği konularında detaylı incelemeye tabi tutuyor. TSKB, su stresi ile mücadelede attığı somut adımlar sayesinde verimli su yönetimi ile ekonomik büyüme ve istihdamın artmasına da katkı sağlıyor.
Tüm bankacılık faaliyetlerini uluslararası kabul görmüş sürdürülebilirlik prensiplerine göre yürüten TSKB, sağladığı finansman olanakları ile 17 BM Sürdürülebilir Kalkınma Amacının 7’sine yönelik doğrudan değer yaratıyor. TSKB’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir ekonomiye geçiş yönünde temiz enerji, enerji ve kaynak verimliliği, kadın istihdamı gibi çevresel ve sosyal temalı yatırımlara sağladığı finansman, kredi portföyünün yüzde 74’ünü oluşturuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.