Eğitim sistemimiz salgınla beraber iyice tartışmaya açılmış durumda. Milli Eğitim Bakanlığı hangi adımı atsa tartışma çıkıyor, kimseyi memnun edemiyor. Öğretmen atamalarından, idareci görevlendirmelerine, denetimden, ölçme değerlendirme sistemine kadar, eğitim sistemimiz dökülüyor. Liselerimizde tam anlamıyla bir dram yaşanıyor. Öğretmenler, özellikle idareciler, verilen diğer görevler yüzünden, nerdeyse eğitimci olduğunu unuttu.
Bütün bu kargaşa içinde veri toplama, istatistiklere dökme, tablolar yayınlama çabası dur durak bilmiyor. Proje başvurularının il ve ilçelerdeki öğrenci ve okul sayılarına göre oranlarının, il ve ilçe sıralamasının, geçen yılla karşılaştırılması ne işimize yarayacak Allah aşkına? Teknofest gibi bir marka bile bu acayip yarıştan nasibini almış durumda. Selçuk Bayraktar olanları duysa, kesinlikle festivali iptal eder ve müdürleri kurtarırdı. Aklı başında bir yetkili çıkıp da ortalık yangın yerine dönmüş, siz ne yapıyorsunuz demiyor, diyemiyor.
Salgının, eğitimde sıkıntıları artırdığı kadar yeni fırsatlar da doğurduğu, yeni sistemler ve modeller için laboratuvar şartları sunduğu, eğitimciler tarafından bir yıldır konuşuluyor. Mevcut sistemin zaten var olan sıkıntıları ortadayken, istatistiklerle, sosyal medya taktikleriyle neden zaman kaybedilir de köklü değişiklikler konuşulmaz. Talim Terbiye Kurulu ne iş yapar, kamuoyuna bir cümlesi var mıdır salgın sürecinde eğitime dair?
Neden yarım kalan yeni lise modeli üzerinde çalışmıyoruz mesela? Eğitimi yönetenler ve eğitim adına yazıp çizenler, zorunlu eğitimin on iki yıl olarak uygulandığını mı zannediyor acaba? Sınav hazırlıkları okul kurslarında mı yapılıyor sizce? Özel kurslar kapalı mı, iki alanda mı ders veriyor? Rezidanslarda ders veren öğretmenlerden, internetten özel ders organize ederek istenilen branşta öğretmen gönderenlerden haberiniz var mı? Hepsini bir kenara bırakalım, bir veli bu zor şartlarda ne kadar para veriyor bu kontrolsüz alanlara? Bununla ilgili de bir grafiğiniz var mıdır?
Gelin, el ele vererek bir süreç başlatalım. Kimse kimseyi kandırmasın, çocuklarımız için, geleceğimiz için, cebindeki parayı son kuruşuna kadar, liseden sonra açıkta kalacağı kesin olan çocuğu için, kim olduğunu bilmediği kimselere vermesin. Yeni bir modeli konuşalım. Daha ortaokul sıralarındayken akademik başarısı yetersiz olacağı belli olan çocuklarımızın yıllarına, ailelerin kısıtlı imkânlarına kıymayalım. Bir sistem kuralım, hayatla bağı olsun, sistemi esnetelim, sınavları dayatmayalım.
Devletimizin çeşitli alanlardaki teşviklerini eğitime endeksleyelim, usta çırak ilişkisini yeniden hayata geçirelim, çocuklarımız gözümüzün önünde yok olup gitmesin.
Sistemi düzeltelim ki istatistikler işimize yarasın. Ortaokuldan sonra liseye kayıt yaptırmayan binlerce öğrenciyi takip ederek düzelttiğiniz istatistik tablosunu nasıl yorumlayalım? Bütün tablolar olumlu, bütün yetkililer başarılı, performans kriterleri süper, ancak öğrencilerimiz okul dışında, perişan ve aileler çözümü dışarıda arıyor. En acı olanı da benim bu yazdıklarımı, sadece ben değil bütün ülke farkında ve biliyor.