Polisin, göstericilerin her türlü kışkırtma ve şiddetine rağmen sergilediği sağduyulu tavır, daha da ötesinde sergilediği kahramanlık destanı ülkemizi uçurumun kenarından döndürdü. Bu süreçte sağduyu ile hareket eden herkes büyük bir ecir kazandı.
1960'ların öğrenci olayları ve 28 Şubat Post Modern Darbesi'nden daha etkili bir enerjisi vardı gezi olaylarının. Planlayıcılar, senaristler kurguyu böyle yazmış. 1960'da Merhum Menderes darağacında sallandırıldı. 28 Şubat darbesinde ise Refahyol Hükümeti alaşağı edildi. Türkiye borç batağına sürüklendi. Birilerinin cebine 300 milyar lira girdi. Türkiye için karanlık yıllar başladı. Ardından gelen 2001 ekonomik krizi Türkiye'ye dip yaptırdı. Meşhur ifadeyle, 70 cente muhtaç hale geldik. IMF'ye kapıları açtık ve teslimiz dedik. Ne dedilerse eyvallah dedik. Borç alan, emir de alır sözünün gereğini bitamam yerine getirdik. Şunu yapın dediler yaptık, bunu yapın dediler yaptık. Dedikleri, istedikleri bırakın şifa olmayı, yaramızı büyüttü. Ekonomimiz büyük açıklar verdi, dünyaya rezil olduk.
İmdada 2002 genel seçimleri yetişti. Sayın Devlet Bahçeli, oynanan oyunun farkına vardı ve erken seçim için bayrak kaldırdı. Hükümetin diğer ortakları da mecburen bu karara uydular.
Türk seçmeni, Anasol M Hükümetini hezimete uğrattı. Üç partide barajın altında kaldı. Anavatan Partisi tarih sayfalarındaki yerini aldı. İktidara Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Partisi geldi.
AK Parti, 10 yılda ülkeyi yeniden ayağa kaldırdı. Her alanda yapılan reformlarla Türkiye, parlak günlere doğru yelken açmaya başladı. Eğitim, sağlık, ulaştırma ve savunma sanayi alanında ciddi yatırımlar yapıldı. Türkiye, bir şantiyeye döndürüldü.
AK Parti hükümeti bu süreçte, 2003 balyoz darbe planı ile karşı karşıya geldi. Ardından Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven Darbe Planları. 2008'in Mayıs ayında ise dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın açtığı kapatma davası. Son olarakta 2009 yılının 27 Nisan'ın da gelen e-muhtıra.
AK Parti Hükümeti, tüm bu girişimleri başarıyla savuşturmayı bildi. Her defasında halka giderek çözüm aradı. Demokrasilerde yapılması gereken davranış biçimini sergileyerek, gerginliklerden zaferle çıktı.
Şimdi bunlardan bir yenisi ile karşı karşıya. Gezi Parkı, bahanesiyle başlatılan gösterilerin hedefi Sayın Revcep Tayyip Erdoğan'ın şahsında tüm Türkiye halkıdır. Türkiye'yi zaafa uğratmak, Türkiye'nin şahsında da İslam Alemi'ne darbe vurmaktır. Müslüman ülkelerin gelişmesini ertelemektir.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve onun partisini iktidardan alaşağı etmektir. Haçlıların yeni bir işgal hareketidir.
En hassas noktamız olan; laik-antilaik, Türk-Kürt ve Alevi-Sünni gerginliği oluşturmaktır.
Bu süreçte Alevi vatandaşlarımız da sağduyulu tavır sergilediler. Büyük oyunu onlarda gördü ve alet olmadılar. Hepsine teşekkür ediyorum.
Türkiye'yi bundan sonra kolay kolay oyuna getiremezler, sallarlar, ittirirler ancak yıkamazlar.
Ancak, gevşemek yok. Şer güçler, yeni hamleler yapacaklardır. Yerel seçimler öncesi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yine harekete geçeceklerdir. Yine halkı sokağa dökmeye çalışacaklardır.
Bu millet, 1960'lardaki, 1980'lerdeki ve 1997'deki millet değildir.
Bu millet uyandı. Bir daha kandıramazsınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.