• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 3 °C
  • Ankara 1 °C

TARİH BİLİNCİ    

İbrahim Ciminli

Akif der ki:                                      

Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:                              

Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!                                      

Kaprakaranlıkken bütün âfâkı insaniyyetin,                                                  

Nur olup fışkırmışız tâ sinesinden zulmetin.  

Tarih : Geçmişte olmuş olayları zaman ve yer bildirerek, sebep-sonuç ilişkisi kurarak ve belirli kaynaklara dayanarak inceleme bilimidir. İnsanlık tarihi; insanın yaratılışından  başlayıp bugüne kadar devam eden varoluş sürecidir.                        

Öncelikle bizim, millet olarak tarihimizin özelliklerini; tarihte nasıl bir millettik, hangi devletleri ve medeniyetleri kurduk, nerelere hükmettik ve nasıl hükmettiğimizi bilmemiz gerekir. Tarih; aslında geçmiş, olmuş- bitmiş değildir, halen canlı olan bir varoluş sürecidir.                                   

Tarih; bir ağacın kökü gibidir. Ağaç o kökten beslenir, o kök halen canlıdır, dallar kökünden koparsa kurur, ağaç kökünden koparsa devrilir. Tarih geçmişte kalmış da değildir, bugüne şekil verir ve canlıdır. Yine, tarihi bir ırmağa benzetebiliriz. Irmağın menbaı, çıktığı ilk kaynak tarihin başlangıcı, aktığı yatağı tarihi süreci, döküldüğü göl ya da deniz de bugünü ifade eder. Şimdi madde madde tarihin bugüne etkilerini  anlamaya çalışalım;                                   

1- Tarih bir milletin genleri gibidir. Bugüne tevarüs eder.        

2- Milletler bugün veya gelecekte de geçmişinin davranışlarını sergilerler.            

3- Çocuklar nasıl ki ebeveynin her türlü özelliğini ruhlarında taşırlarsa, milletlerde tarihlerinin ruhunu taşırlar.           

4- Bir milletin tarihine bakarak, o millet hakkında kanaat sahibi olabilirsiniz.                                        

Tarih Bilinci: Tarihini, geçmişini iyi tanımak, tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun idrakinde olmaktır. Geleceği planlarken geçmişin tecrübelerinden azami derecede yararlanmak demektir.                                              

Gençliğin, tarihini iyi bilmesi ve ona uygun gelecek projeksiyonu oluşturması gerekir. Aksi halde telafisi imkansız hasarlar alır ve zarara uğrar. Tarih bilinci; milletlerin pusulası gibidir. Dünya milletleri arasında kaybolup gitmememiz için bu pusulaya göre yönümüzü  tayin etmemiz gerekir.                                  

Geleceği inşa etmek için; öncelikle sağlam bir zemine ihtiyaç vardır. Bu sağlam zemin tarihtir, bir milletin geçmişidir. Bizi tarihimizden koparanlar, bu sağlam zemini altımızdan çekmişlerdir. Bugün Osmanlı düşmanlığı yapanlar aslında milletimizin tamamına düşmanlık yapmaktadırlar. Dünyada hiç bir millet kendi tarihine düşmanlık etmez ama bizde bu gibi ne idiğü belirsizler çokça vardır ve sesleri de çok çıkmaktadır. İşte size turnusol  kağıdı; “Osmanlı’ya kim düşmanlık ediyorsa onun şuur altında İslam ve Türk düşmanlığı  vardır.”                                       

Bugünü geçmişin temelleri üzerine kurarsak sağlam bir zemine yaslanmış oluruz.                                              

Biz, gelecek ufkumuzu, tarihimizin bize yüklediği sorumlulukla belirleyebiliriz. Biz istemesek de, tarih bizi yeniden büyük medeniyetler kurmaya ve büyük devlet olmaya çağırıyor ve zorluyor. Bunu düşmanlarımız çok iyi görüyorlar. Yeniden uyanışımızı engellemek için her türlü yıkıcı faaliyeti organize ediyorlar. Gönüllerimizi birbirinden koparıyorlar, daha sonra da elimizde kalan son toprağımızı başımıza dar etmeye çalışacaklar. Durup bekleyemeyiz, harekete geçmemiz ve ülkemize ve milletimize karşı yapılanları farkederek kendimize gelmemiz gerekir. Birinci Dünya Savaşında bunu yaptılar, tekrar aynı yıkımı planlıyorlar.                        

Kurtuluş savaşı yıllarını yaşayan iman ve vatan şairi Mehmet Akif der ki;                          

Sen ben desin efrâd, aradan vahdeti kaldır;                                        

Milletler için işte kıyamet o zamandır.                                            

Dünya yeniden şekillenirken, iki yüz yıllık narkozdan uyanmazsak, artık iflah olmamız mümkün olmaz. Ben yeniden dirilişin ayak seslerini duyuyorum. Ülkemizin, dış politikada şahsiyetli duruşu ümidimizi artırmaktadır. Daha güçlü bir duruş için gönül birliğimiz şarttır. Azami müştereklerde birlik olmamız, aynı şeyleri düşünmemiz gereklidir. Milli ve manevi değerlerimiz, vatanımızın ve milletimizin birliği ve bütünlüğü, bağımsız Türkiye ideali, Ülkemizin her alanda güçlenmesi, bayrağımızın en yükseklerde olması gibi konularda ittifak halinde olmamız gerekir, Aksi halde emperyalizmin sömürgesi olmaktan kurtulamayız.

Bu yazı toplam 543 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113