Yakın siyasi tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Özellikle iktidarı elinde bulunduranlar, iftira kampanyalarına en çok maruz kalanlardır. Seçim kazanmanın yolunun başkalarını karalamaktan, olmadık şeyleri isnat etmekten geçtiğine inanan siyasetçiler aslında zavallının önde gidenleridir.
Hiç unutamam, bir belediye başkan adayının kızı için ikinci eş yakıştırmalarını. Yine bir belediye başkan adayının baldızıyla ilişkisi olduğu iftirasıyla ortalığı karıştıranları. Daha sonradan bu adayın baldızının olmadığı öğrenildiğinde duyulan utancı. Hiç bir bilgi ve belgeye dayanmadan atılan bu iftiralar, siyasetin seviyesini düşürdüğü gibi toplumsal nefreti de körüklüyor.
"Kişiye yalan olarak duyduklarını anlatması yeter." kutlu sözü iftiranın vebaline dikkatlerimizi çekiyor.
Yine hiç unutamadığım bir anım var; Doksanlı yılların ortalarıydı. Pendik Belediyesi Refah Partili belediye tarafından yönetiliyordu. Dönemin ilçe başkanlarından birisini ziyarete gitmiştim. "Oturur oturmaz siz nasıl gazetecisiniz? Diye çıkıştığına hayret etmiştim."
Nasıl gazeteciymişiz? dedik. Çarşı Camii'nin karşısındaki şelale parkı kastederek, "Uyuyorsunuz. Adamlar 250 milyar liraya bir park yaptırdılar. Kimsesizin, dulun yetimin hakkını yediler. Sizde burada gazetecilik yapıyorsunuz. Ben de müteahhidim, o işi bana verselerdi 40 milyar liraya yaparım." demez mi?
Soluğu Pendik Belediyesi'nde aldık. İşi ihale eden belediye şirketinin genel müdürünün yanında. Kendisinden park ihalesinin dosyasını göstermesini istedik. Zorluk çıkarmadan dosyayı çıkardı ve bize gösterdi. İşe verilen bütün para 22 milyar lira idi. Şimdi aklımda değil birazda küsuratı vardı.
22 milyar lira muhalefetin dilinde 250 milyon lira olmuştu. Bunu da her önüne gelene anlatıyorlardı.
Yakın siyasi tarihimiz bunun gibi yüzlerce, belki de binlerce böylesine seviyesizliğe şahitlik etmiştir.
Şimdi yeni bir seçimin arefesindeyiz. Aday adaylarına ve adaylara tavsiyem, siyasetle uğraşan tüm zevata, "Elinizde belgesi bulunmayan, yalnızca duyumlara dayalı hiç bir bilgiyi başkasıyla paylaşmayın. Hele toplumla hiç paylaşmayın."
Biz bunları yazıyoruz da rakip siyasilerle ilgili hiç bir şey söylenmeyecek mi? Kastımız bu değil. Tabii ki söylenecek, eleştiri yapılacak. Kadro eleştirilecek, hizmetler eleştirilecek. Bütçenin doğru kullanılmadığı eleştirilip gündeme getirilecek.
Ancak özele girilmeyip iftira atılmaması arzu ettiğimiz. Bizim değil tüm kamuoyunun isteği bu. Bazılarının hoşuna gidiyor diye belden aşağı yapılan söylemler, aslında nefret tohumları ekiyor, karşıt görüşler arasındaki düşmanlığı körüklüyor.
Olması gereken çok basit. Vatandaş; samimiyet istiyor, dürüst siyasetçi görmek istiyor.
Siyaseti dürüst, kendimiz için değil de toplum için icra etmeyi başarabilirsek, inanın başaramayacağımız hiç bir iş olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.