Alışageldiğimiz bu nakaratların tekrarının sene-i devriyesini yaşıyoruz. 24 Kasım Öğretmenler Günü!
Yine birkaç günlüğüne de olsa bu hoş sedalara şahit olacağız. Öğretmenlik mesleğinin faziletlerini dinleyeceğiz.
Öğretmenler Günü kutlamalarının tarihçesi nedir?
Pek çok ülkede 1994’ten beri her yıl 5 Ekim günü UNESCO tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. 5 Ekim günü, 1966 yılında Paris’te gerçekleşen ‘’Öğretmenlerin Statüsü Hükümetler arası Özel Konferansı’nın’’ sona erip UNESCO temsilcileri ile ILO tarafından ‘’Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesini’’ oybirliği ile kabul edilişinin yıldönümüdür.
Kendi kültürel ve tarihi özelliklerine, okul tatil günlerine göre çeşitli ülkelerde farklı tarihler Öğretmenler Günü olarak belirlenmiştir. Örneğin 12 Arap ülkesinde (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Kat
Azerbaycan da 5 Ekim günü, Avustralya da Ekim ayının son Cuma Günü, Hindistan da 5 Eylül günü, İran da 2 Mayıs günü, Malezya da 16 Mayıs günü Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Öğretmenler Gününün tatil olup olmadığı da ülkelere göre değişir.
Türkiye’de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Bu, 1981 yılında başlamış bir uygulamadır. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşmektedir.
Geçmişte eğitim camiasını incitici bazı beyanlara da şahit olduk. Dileriz bu tür ifadeler bir daha gönülleri yaralamaz.
Gerçek şudur ki, evine iş götüren tek meslek sahibi öğretmenlerdir.
Öğretmen evinde ders hazırlıklarını yapar. Sınav sorularını evinde hazırlar. Okulda yaptığı sınav kâğıtlarını evinde okur. Sonuçlarını e-okula evinde girer. Rehberlik yaptığı sınıfın 35-40 öğrencisine danışmanlık yapar. Danışmanlık yaptığı sınıfın anket-bilgi dosyalarının değerlendirmesini evinde yapar. Proje ve performans ödevlerini evinde değerlendirir.
Danışman olduğu sınıflardaki öğrencilerin velileriyle görüşür. Öğrencilerin özel dert ve problemlerini paylaşır.
Anne kucağı, baba ocağında başlayan eğitim, okul çağında öğretmenler ile devam eder. Öğretmen çocuğa yalnızca okuma-yazma öğretmekle kalmayıp, her türlü sorunları ile ilgilenmektedir. Adeta ikinci bir aile ortamı oluşmaktadır.
Öğretmenler verdikleri eğitimle, yetiştirdiği gençlere vatan-millet sevgisini, anne-baba sevgisini, ahlak ve fazilet duygularının gelişmesini sağlar.
Öğretmenlik emek, sabır ve hoşgörü isteyen bir meslek olup; öğreten ve öğrenen arasında güven ve sevgi ilişkisine dayanan bir meslektir. Bu açıdan düşünüldüğünde bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar değerli ve onurlu bir meslektir.
Öğrencilerin yanı sıra toplumun tüm bireylerinden oluşan oldukça kalabalık bir kitleye hizmet eden öğretmenlerimiz için söylenen “Öğretmenin hakkı ödenmez” diye bir deyim vardır. El-hak, doğrudur.
Fedakârlıkları parayla ölçülemeyecek kadar yüreği büyük olan öğretmenlerin hizmeti takdire şayandır. Her meslek dalında görülebilecek istisnai olumsuzluklar genellenip kahir ekseriyetin hizmeti gölgelenmemelidir.
‘’Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.’’öğretisinin işaret ettiği ‘’Muallim’’ in hatırlanması bir günle sınırlanmamalıdır. Her yıl 24 Kasımlarda rutin hale gelen hamasetin dışına çıkılmalıdır. Sadra şifa icraatlar sunulmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.