Katıldığı bir televizyon programında olması beklenen Marmara depremine ilişkin açıklamalarda bulunan Bilim Akademisi Üyesi ve Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Silivri açıklarında olan son iki depremin kırıldığı taktirde en az 7.2 deprem üreteceğini düşündüklerini belirttiği Kumburgaz fayının batı ucunda meydana geldiğini dile getirerek, "Bunlar bir anlamda bardağı taşıran son damla olabilir. Bizim beklediğimiz Marmara depremini daha da öne çekebilir" ifadelerini kullandı.
Bilim Akademisi Üyesi ve Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, katıldığı bir televizyon programında, Türkiye'deki deprem gerçeğini anlattı. Görür, "Silivri açıklarında olan son iki deprem, bizim kırılmasını beklediğimiz ve kırılırsa en az 7.2 deprem üreteceğini düşündüğümüz Kumburgaz fayının batı ucunda meydana geldi. Küçük de olsa etkisi büyük olabilir. Bunlar bir anlamda bardağı taşıran son damla olabilir. Bizim beklediğimiz Marmara depremini daha da öne çekebilir" dedi.
"99 depremleri olmasaydı bugün Marmara'da deprem beklemeyecektik"
Türkiye'de kentsel dönüşümün müteahhitlerin yolunu açtığını, afet ve risk yönetiminde eksikliklerin bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Naci Görür, kendilerinin depremin zamanını bilmediğini ancak bir yer bilimci olarak endişe ettikleri hususları dile getirdiklerini söyledi.
Bilim Akademisi Üyesi ve Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür'ün, açıklamaları;
"Hem Düzce hem Gölcük depremleri, Marmara depremini tetikledi. Beklediğimiz deprem halihazırda tetiklenmiştir. '99 depremleri olmasaydı, biz bugün Marmara'da deprem bekliyor olmayacaktık.
Anadolu, iki fay boyunca (Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu Fayı) Yunanistan'a doğru her yıl 2, 2.5 santim gelir. Bu hareket durmaz, durdurulamaz. Bu mekanizma en son 13 milyon yıl önce gerçekleşti, daha da devam edecek. O hareket devam ederken bir yerde takılır, kayalar gerilir, eninde sonunda patlar, deprem olur. Bunu şunun için söylüyorum, özellikle Gölcük depremi, o zaman zarfında Marmara'nın altındaki kabuğa 220 – 250 senede birikmesi gereken enerjiyi yükledi. Zaten gerilmişti, Marmara'nın altındaki arz kabuğu çatırdamaya başladı.
"Beklediğimiz Marmara depremini daha da öne çekebilir"
Parson diye bir araştırmacı, Türk bilim adamları ile birlikte yayınladılar. Dediler ki, '99 Gölcük depreminden sonra her an olmak kaydıyla 30 sene içerisinde Marmara'da 7'den büyük bir deprem olma olasılığı yüzde 60'dan fazladır. Dolayısıyla Marmara'da deprem beklentisi bilimsel bir gerçeklik.
Silivri açıklarında olan son iki deprem, bizim kırılmasını beklediğimiz ve kırılırsa en az 7.2 deprem üreteceğini düşündüğümüz Kumburgaz fayının batı ucunda meydana geldi. Küçükte olsa etkisi büyük olabilir. Bunlar bir anlamda bardağı taşıran son damla olabilir. Bizim beklediğimiz Marmara depremini daha da öne çekebilir.
Marmara, deprem olduğu zaman (99 depremi) hiç bilemediğimiz bir denizdi. Bugün rahatlıkla söyleyebilirim, dünyanın en iyi bilinen iç denizi. Bu iş için de milyonlarca euro araştırma projeleri oluşturduk. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden tek bir kuruş harcamadık. Uluslararası fonlarla başardık bir avuç insan, teknik üniversitede.
"10-15 bin ölümle bunu atlatamazsınız"
İstanbul'da tehlike ciddi. 10 – 15 bin ölümle bunu atlatamazsınız. 1 milyon 600 bin binanın yüzde 1'i, 16 bin bina yapar. Beklediğimiz depremde desek ki, İstanbul'daki depremde insanların yüzde 99'u burnu kanamadan çıkacak. Geriye kalıyor yüzde 1, 16 bin bina, rakamlar 500 bine çıkıyor. Yüzde 1'i de alma. Binde 25'i düşün. 4 bin binayı 4 katla çarpsan, her katta iki daire, 32 bin daire her daireye 4 kişiyi koy, yine 120 binleri bulacaktır. Öyle 10 bin ölümle bu doğru değil. Deprem veya herhangi bir afette en büyük tehlike, o tehlikenin cahili olmaktır.
"Bilinçsiz bir halkla baş edemezsiniz"
İstanbul'u veya bir kenti depreme hazırlamak için önce yönetimi depreme hazırlamak lazım. Yani İstanbul'u yönetenlerin, Valilik, belediye veya bunlara bağlı kuruluşların, afet yönetimi nedir, risk yönetimi nedir, biliyor ve sindirmiş olmaları lazım. Depreme hazırlanacaksak, bilinçsiz bir halkla baş edemezsiniz. Yani halk, deprem öncesinde, deprem sonrasında ne yapacağını biliyor olması lazım. Halk eğitimi olmalı.
Kanal İstanbul depremi tetiklemez ama deprem Kanal İstanbul'u çok kötü etkiler. Böyle bir projeyi bir yer bilimci olarak doğru bulmuyorum. Bize çok pahalıya mal olabilir. Depremle bu yapının sınavı depremin bu yapıyı büyük ölçüde tahrip edebileceği gibi bir endişem var, geriye dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir. İstanbul için en sağlıklı proje insanların eve, Anadolu'ya dönmesi projesidir.
Muhtemel deprem beklenen yerler hangileri?
Birinci derecede olma olasılığı İstanbul var, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde. Yine bu fay üzerinde, Erzincan – Karlıova arası var, orada da en son deprem 1794, 7.1 büyüklüğünde bir deprem. Doğu Anadolu fayı üzerinde yine Karlıova – Bingöl, aynı zamanda Çelikhan – Erkenek, Kahramanmaraş – Türkoğlu yöresi sıkıntılı olduğunu düşündüğümüz yer. Hatay civarı, ölüdeniz üzerinde yine 1822'de orada da 7.4 büyüklüğünde bir deprem olmuştu. Bu saydığım yerler endişe ettiğimiz yerler. Çünkü, uzun zamandır depremler olmamış, fazla da zaman geçtiği için endişe ederiz. Deprem beklenen yerler listesine sokarız. Yoksa bu bir deprem tahmini değil. Oradaki fayların, deprem tekerrür tarihini bilsek daha net konuşabiliriz. Yine Bursa civarında bazı faylar var. Onlar üzerinde de uzun zamandır deprem yok. Van, Hakkari civarında bazı yerler var, uzun dönemdir deprem yok. Yer bilimcileri olarak biz, aşağı yukarı nerede, nasıl depremler olur, onları biliyoruz, nerelerde de uzun zamandır deprem yoksa, oraları da listemizde deprem beklentimizin olduğu yerler olarak düşünüyoruz. Bugün yarın olacak anlamında değil ama endişe mahiyetinde dile getiriyoruz. Benim için Elazığ, Bingöl depremini bilen adam dediler, ben gerçektende o depremleri söyledim, buralara dikkat edin diye ama bu depremi bildim ya da yöntemlerine de sahip değilim, o bilgide de değilim. Her yer bilimci gibi, onu söylememiz işte o endişeden."
Kaynak:yeniakit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.