Onları, hergün görürsünüz. Yanınızdadırlar.
Sağımız da...
Solumuz da...
Önümüz de...
Arkamızda.
Farketmez siniz.
Çünkü siz sağlıklısınızdır.
Eliniz...
Ayağınız...
Gözünüz...
Kolunuz.
Kısacası bütün azalarınız yerindedir.
Anlamazsınız onları...
Anlamazsınız onların sıkıntıları nedir, dertleri nedir, ne isterler.
Taki...
Hastalanır ve kalıcı bir hastalık ile bir bakmışsınız ki bir tarafınız tutmuyor belki de bütün vücudunuz.
Artık yatıyorsunuz... Yatalaksınız.
Bir gün öncesin de...
Karanlık olmadan...
Ölümün kardeşi olan uykuya dalmadan önce her şeyiniz vardı. En önemlisi ise, sağlığınız.
Şimdi...
Bu sabah yok.
Hayat bu işte.
Şimdi imtihan daha şiddetli ve kavi.
Dayanacak istinafgahınız yok ise işte o zaman daha da şiddetli.
Şimdi sabır...
Şükür...
Dua zamanı.
Veren Allah, elbette iyileştirecek olan da şüphesiz ki Allah.
Bugün...
Siz...
Sağlığı yerinde olup ta bir sabah kalktığında yeni bir sayfa, ENGELLİ sayfasını açan o insanlara biraz daha farklı bir göz ve farklı bir düşünce ile selam verin.
Konuşun onlarla...
Sorun, nasılsın, iyi misin?
Soruşturun...
Derdi ile dertlendiğinizi gerçekten hissettirin.
Bir ihtiyacı var mı?
Sıkıntısı var mı?
Hele hele geleni, ziyaretçisi var mı? Her kapı açıldığında eşini, evlatlarını mı arıyor, yoksa...
Şifa dileklerin de bulunun.
Ve düşünün, yani bugünün ifadesi ile EMPATİ yapın.
Yani kendinizi onların yerine koyun. Bakalım o zaman hayat sizin için neyi ifade edecek. Gerçekten de hayat zevk ve safa yeri mi, yoksa...
Dostlar bugün biraz depresif takıldığım için hakkınızı helal edin. Zira hergün yeni bir hadise ile karşılaşmak biz insanlara yeni dersler veriyor.
İnşaallah hepimiz derslerimizi alır ve iyi bir talebe gibi dersimizi çalışır imtihanı hakkı ile yerine getiren kullardan oluruz.
Ve lütfen bir yerler de dua bekleyen nice yatalak, nice ayağa kalkmaya çalışan, nice "yok mu bize de dua edecek" diyen hastalar, hastalarınız için dua edin.
Rabbim dualarınızı kabul etsin.
Selâm ve dua ile.