“Aydın” der ki; olan biteni gördükçe…
Ne ‘yarpak’ diyebildik bu hayatta,
ne de ‘torpak’…
Dolayısıyla dil dönmeyince;
‘körpü’ de diyemedik!
Sadece o kadar mı?
Elbette ki hayır…
Köprüden de geçemedik!
‘Ayıya dayı’ demeden köprüden geçilmezmiş!
Neymiş?
Köprüden geçebilmek için ‘ayıya dayı diyecekmişsin’
Vay anam vay!
Yalaka, dalkavuk ve menfaatçi bir oluşumun en adice bir öğüdüdür bu!
Ayıya dayı dersen; işin hallolur…
Şeyinin altında ‘koltuk’ durur.
Şan, şöhret/para, pul/ falan, filan emrinde,
Hatta ve dahi yediğin önünde, yemediğinse… Neyse!
Ne demek bu yahu?
‘Ayıya dayı’ diyecekmişsin?
Demem/demedim de!
Ayı kim? Kim ayı?
Bendenize göre: Ayı, ayıdır.
Tamam çeşitli türleri vardır…
Ancak ayı yine de ayıdır!
Yani demem o ki,
Nerede adalet, ahlak ve liyakat?
Ha, kalmamış ise birileri ‘ayıya dayı diyebilir!’
O zaman bize düşen o köprülerin başını tutan ‘ayıları’ yok etmek olmalıdır.
Ancak ve maalesef ki, beşerî her sistem kendi ‘ayılarını’ yetiştiriyor!
Köprü başını tutan bu tür ayıların yetiştiği devir olsa olsa
‘cüceler medeniyetindeki devirdir’ diye düşünmüş…
‘Cüceler medeniyeti’ diye bir yazı da yazmıştım.
Aman Allah’ım!
Başıma gelmeyen kalmadı…
Şimdi de he mi körpi diyemirsen…
He mi de ayıya dayı.
De get otur oturduğun yerde diyorlar bize. De!
Olan biteni gördükçe…
Ayıların da dayı olduğu bir düzende: Mirim!
Otur (a) mirim!