Kariyer sınavı ve ara tatil geride kaldı. Sonunda sınav stresi bitti, geriye tartışmaları kaldı. Sınav ve kariyer sistemi üzerine yeteri kadar tartışma yapıldı, yazıldı çizildi. Artık tartışmayı uzatmadan önümüze bakma vaktidir. Umarım öğretmenlerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılacağı zaman çok daha özenli davranılması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu hafta sınav değil öğretmenler gününü ve öğretmenin değerini, kıymetini konuşacağız. Bu bahane ile aylar süren sevimsiz ve sıkıntılı süreci geride bırakma şansımız olacak. Yeniden eski günlere dönerek, eğitimi ve öğretmenlerin gerçek problemlerini konuşacağız.
Öğretmenler günü etkinliklerini planlayacak her kademeden yöneticiye bir tavsiyede bulunmak isterim: Bu sene yapacaklarınız, öğretmenlerin kaybolan motivasyonunu artırmaya dönük etkinlikler olsun. Yaz tatili heba olan, ara tatili sınava kurban giden, aylardır gündemden düşmeyen öğretmenlerin buna ihtiyacı olacaktır.
Ekonomik sıkıntılar arasında Kasım ayının sonuna doğru yaklaşırken artık gündemimizde, yılbaşında yapılacak zam oranları olacak. Uzman ve başöğretmenliğin maaşlara yansıması, toplu sözleşme gereği altı aylık zam ve enflasyon farkının yanında hatırı sayılır ilave iyileştirme yani refah payı beklentisi var.
Yılbaşından itibaren yeni bir problemimiz olacak, maaş dengesizliği. Aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen, müdür yardımcısı, müdür, şube müdürü, ilçe müdürü, il müdür yardımcısı maaşlarını; ek ders, sınav görevleri, kurslar, meslek lisesi veya diğer okul türleri gibi birçok parametreyi dikkate alarak ortalama bir tablo yaptığınızda, zaten çarpık ve adaletsiz olan sistemin daha da çarpık hale geldiği görülecektir.
Yılbaşında oluşacak rakamlar üzerinden kabaca söylersek, 10 bin lira ile 25 bin lira arasında maaş ve ilave ücretler toplamı söz konusu olacaktır. Bu durum, en düşük gelir grubu ile en yüksek gelir grubu arsındaki farkın iki buçuk kata çıkacağını ifade eder. Bu ekonomik şartlar, aşağıdaki grubu yukarı çekecek çözümler üretmeyi gerekli kılmaktadır.
Görülüyor ki sınavın kolay olması, bütün problemlerin çözüldüğü anlamına gelmiyor. Şimdi süreci takip etmek, fiili durum oluşturularak bir yıllığına aşılan problemi, yasayı değiştirerek kalıcı çözüme kavuşturmak gerekiyor. Tam da burada yeniden devreye girerek süreci takip edeceğiz.
Önümüzde ÖMK, EYT, Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği, öğretmene şiddet, sözleşmelilere kadro, yeni toplu sözleşme sürecine hazırlık gibi yığınla gündem var.
Sendikal mücadeleyi yoğunlaşan, geçici bir problem üzerinden ameliyat masasına yatırmak ve değersizleştirmek, bütün sendikalar dahil hep beraber en büyük kaybımız olacaktır. Bu derin ve sinsi tuzağa düşmemek ve problemler derinleştikçe safları sıklaştırmak gerekmektedir.
Elde edilen kazanımları, çözülen ve çözüm bekleyen problemleri unutmadan, yılmadan yorulmadan mücadeleye devam etmek gerekmektedir.
Bu duygularla sınava giren bütün öğretmen arkadaşlarımı tebrik ediyor ve geçmiş olsun diyorum, 24 Kasım Öğretmenler Gününüzü şimdiden kutluyorum. Umarım böyle sıkıntılı bir dönemi bize kimseler yaşatmasın.