Milletleri millet yapan onun inanç ve idealleridir. Bu bizim için binlerce yıllık Türk Tarihi ve Türk kültürüdür. Türk kültürü; milli birlik ve beraberliğimizin, yücelişimizin maddi ve manevi bir simgesidir. Kültürümüze maddi ve manevi değerlerimize tarih boyuyunca hizmet etmiş, dünya çapında kabul görmüş saygın birçok bilgin, düşünür, sanatkâr komutan ve devlet adamı vardır. Bu kültür dünyamızın hizmetkârlarından biri, belki de en büyüğü öğretmenlerimizdir.
Bu günleri yeni bir 24 Kasım öğretmenler günün idrak etmenin gayreti içindeyiz. Öğretmenler Günü olarak kutladığımız bu zaman dilimini; toplumca, öğretmenleri ve Öğretmenlik mesleğini hatırlamanın, yâd etmenin, saygı duymanın bir kadirşinaslık örneği olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
İnsanlık tarihinin başlangıcından bu güne kadar öğretmenlik mesleği hep var olmuştur ve gelecekte de var olacaktır. Çünkü yüklendiği misyon itibariyle öğretmenliğin yerine tam anlamı ile doldurabilecek bir meslek düşünülmemektedir. Şüphesiz bütün meslekler önemlidir.
Meslek mensupları toplumda farklı hizmetleri ifa ederler. Bu anlamda öğretmenlik mesleği mensupları da profesyonel anlamda toplumun geleceğini tanzim edecek nesillerin eğitim ihtiyacını karşılamaktadırlar. Toplumun hangi kesiminde olursa olsun, üzerinde öğretmenin emeği olmayan hiçbir insan gösterilmez.
Ülkemizin geçmişinden ve geleceğinden söz sahibi olan, hepimizi yetiştiren öğretmenlerimize inanıyor ve onlara güveniyoruz.
Toplumu inşa etme, gelecek nesilleri Vatanına, Bayrağına, Milletine bağlı İmanlı gençleri yarınlara hazırlama konusunda en yetkili adres; öğretmenlerimizdir.
Milli birlik ve bütünlüğün sağlanmasında da en önemli aktörlerden biri olan öğretmenlerimiz, gençlerimizin ve çocuklarımızın insani değerlere ulaşması konusunda çok önemli rol üstlenmişlerdir. Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın yetişmesinde büyük bir özveriyle gayret gösteren öğretmenlerimiz her türlü takdir ve övgüye fazlasıyla layıktır.
24 Kasım kendilerine çok şey borçlu olduğumuz öğretmenlerimize tahsis edilmiş bir gündür. Öğretmen, öğrenci ilişkileri kültürümüzde önemli bir yer tutar.
Bu konuda sevgili peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur.
” Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol veya onları seven ol. Sakın beşincisi olma! Yoksa helak olursun ” (1)
Buyruğu üzerinde hepimiz dikkatle düşünmeli ve ilim öğrenme ve öğretme hevesimizi daima diri tutmalıyız.
“Beşikten mezara kadar ilim öğrenmek” tavsiye edilmiştir.
Sevgili meslektaşlarım!
Gönlüne giremediğimiz öğrencinin kafasına giremezsiniz. Kafasına giremediğiniz öğrenciyi de eğitemezsiniz. İyi bir öğretmen öğrencilerini rüyasında bile gören öğretmendir. Bu meslekte yapılacak küçük yanlışlar, çocukların hayatında büyük yanlışlıklara sebebiyet verecektir. Yapılacak küçük iyilikler de büyük meyveler meydana getirecektir.
Çocuklar öğrenmeye en açık dönemlerinde adeta bir sünger gibi gördükleri her şeyi çekerler. Bu dönemde hayatlarındaki en büyük örnek, belki de hayatının en büyük kısmını kaplayan "öğretmenleri" olmaktadır.
Ünlü şairimiz Cahit Külebi;
“Çocuklar adlı şiirinde çocukları bir nazlı kuşa benzetir. Kuşlar nasıl yuva ve yiyecek danesi isterlerse, çocuklar da ev isterler, ekmek isterler, öpülmek ve okşanmak isterler, demek suretiyle eğitim ve öğretimde çocukları sevmenin vazgeçilmez unsurlarından biri olarak vurguluyor.
Öğretmen sevgisi; Türk milletinin yüreğinin derinliklerinden kaynayıp gelen sonsuza denk akan berrak bir pınar gibidir. Bu sevgiyi azaltmaya veya kurutmaya çalışacak olanların hiçbirinin gücü yetmeyecektir.
Öğretmen sevgisi; sınıfta yaşama sevinci, toplumda huzur, ülkede barışın simgesidir.
Dünyanın her yerinde öğretmenler, toplumun en güvenilir ve en saygın insanlarıdır.
Öğretmen; yurdun her tarafına dağılmış bir eğitim ordusudur. Bu ordunun her neferi ülkenin geleceğini aydınlatmak için pek çok zorluklara katlanan fedakâr insanlardır.
Öğretmen; Türk milletinin istikbale gidiş hareketinde, ümitlerini besleyen, elle tuttuğu meşaleleri ateşleyen canlı bir cereyandır.
Öğretmen; Türk milletini içtenlikle düşünen ve bütün hayatını mensubu bulunduğu milleti için harcayan bir rehberdir.
Öğretmen; fikirleri ve uyguladığı politikası ile milletimizin yaşamasının teminatı olması gereken Türk Devlet anlayışına yön veren büyük bir ilim adamıdır.
Öğretmen; insanı bütün olarak ele alan, onu kabiliyetlerine ve belli bir kültüre göre işleyen bir terbiyecidir.
Öğretmen; karanlıkların sınırında nöbet tutan, cehalet ve gericiliğin siperlerine hücum eden, uyuşuklara hareket veren, uysallara cesaret veren, dengesizlere yön veren, buğdayı ekmek, odunu mobilya, pamuğu kumaş, çeliği top yapandır.
Öğretmen; bütün meslek hayatı boyunca hep kendisinden bir şey verir, fakat o kendisi için hiçbir şey istemez.
Hz. Ali (r.a) “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” özdeyişini algılamamız için, biz insanlara armağan etmiştir.
Öğretmen; Çaldıranda;
“Ben tek başıma da olsa savaşa giderim. Kadınlarının yanına dönmek isteyen varsa dönsün” diyen Yavuzları yetiştiren bir dahidir.
Öğretmen; “Ya İstanbul beni alır, ya da ben onu alırım.” diyen çağ açıp çağ kapayan Fatihlerin hocasıdır.
Öğretmen; milletin dili, tercümanı olan Ahmet Yesevileri, Hacı Bektaşi Velileri, Yunus Emreleri, Hacı Bayramı Velileri, Mevlanaları… Yetiştiren yüce insandır.
Öğretmen; Kurtuluş savaşında Samsun’a çıkarken vapurda yapılan aramadan sonra:
“Ne aradılar denildiğinde “Silah aradılar da bulamadılar komutanım” cevabına karşı:
- “Aptallar; biz silah değil kafa götürüyoruz kafa” diyerek kükreyen Mustafa Kemalleri yetiştiren büyük bir ordu komutanıdır.” Öğretmen; eskimiş köksüz kökensiz, bu topraklar da yeşermiş fikirleri ayrık otu gibi gösteren bir bahçıvandır.
Öğretmen; zengine zengin, fakire fakir diyerek ters bir nazarla bakmayan bir sevgi gülüdür.
Öğretmen; bölücü, ayrıcı, yıkıcı, ithal güdümlü fikir ve düşünceleri elinin tersi ile iten bir vatanperverdir.
Öğretmen; ilim zihniyetinin ve çağdaş düşüncenin sembolüdür. Bunun yolunun da bilim ve teknikten geçtiğine inanır.
Öğretmen; dertlerini kalbinde saklayan, Sınıfa güler yüzle, güvenilir bir eda ile giren bir sır küpüdür.
Öğretmen; sıhhatini, nefesini, enerjisini, en güzel yıllarını milletimizin istikbal savaşını kazanmak için harcayan bir askeri dehadır.
Öğretmen; eğitici, öğretici, yetiştirici olmanın yanı sıra; öncü, lider, değişimci, demokrat, insan sevgisiyle dolu ahlaklı örnek olandır.
Öğretmen; her türlü zorluk, yokluk ve sıkıntılara rağmen; azim, sabır, gönüllülük ve hoşgörü mesleği öğretmenlik görevini omuzlayan irfan ve izzet ordusunun asil kurmayları, adsız kahramanlarıdır.
Öğretmen; bir ışıktan bin ışık üretir.
Öğretmen; kimseye karşı başı eğik değildir.
Öğretmen; bir goncadır, açılır sevgi gülü haline gelir.
Öğretmen; mum gibidir, çevresini aydınlatırken kendisi erir.
Öğretmen; İlmin insanı yükselttiğini bilir, bilgiye önem verir.
Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde:
"Kıyamet gününde âlimlerin (öğretmenlerin) mürekkebi ile şehidlerin kanı tartılır, âlimlerin (öğretmenlerin) mürekkebi şehitlerin kanından daha ağır gelir." (2) demek suretiyle şehidi de yetiştirenin öğretmen olduğunu vurgulamıştır.
Öğretmen; bildiğini kâfi görmez. Daha fazlasını bilmek ve öğrenmek için gayret gösterir.
Ülkemizin geçmişinden ve geleceğinden söz sahibi olan, hepimizi yetiştiren öğretmenlerimize inanıyor ve onlara güveniyoruz.
Dünyada her şeye değer biçilir ama öğretmenin eserine değer biçilemez.
Çınarlar ayakta ölürler. Öğretmenler ise ölmezler, sonsuzlukta kaybolurlar.
Sonuç olarak. Bu konuda peygamberimiz (s.a.v):
“Ben ilimle meşgul olan bir (muallim-öğretmen) olarak gönderildim. Bir saat ilimle meşgul olmak, uzun zaman nafile ibadetle meşgul olmaktan hayırlıdır.” (3) demek suretiyle öğretmeni doruk noktasına çıkarmıştır.
İşte böyle öğretmenlerimiz var oldukça; Allah bu millete bir daha “İstiklal Marşı” yazdırmayacak, kötü ve karanlık günler göstermeyecek, Türk milletini kıyamete kadar payidar kılacak, bu necip millet böyle öğretmenleri baş tacı yaparak, çağdaş medeniyet âlemindeki gerçek yerini verecektir.
Bu vesile ile ebediyete intikal eden öğretmenlerimize Allah’tan Rahmet çalışan ve emekli öğretmenlerimize sağlık, sihat, iyilik ve başarılar dileriz.
Kaynaklar:
- İman, 2/256; Buhari, et-Tarihu’l-Kebir, 4/99; Ebu Nu’aym, 7/237.
(2) Suyûti, el Câmiu’s Saiğr, nr 10026; İbn Abdilberr, Câmiu Beyâni’l- İlm, nr. 139; Keşfu’l-hafa, 2/400)
(3) Dârimî, İbni Mace