Camide müzik ve Hrant Dink Vakfı'na tehdit provokasyonlarını değerlendiren Nedim Şener, ''Belli süreçler Türkiye'de tetiklenmeye başlandı. Herkes hazır olsun. Alarm zilleri çalıyor...'' ifadelerini kullanarak önemli uyarılarda bulundu.
Şener, bugün "Provokasyonunuzu nasıl alırsınız?" başlıklı köşe yazısında da provokasyona dair önemli detaylar paylaştı.
İşte Şener'in o yazısı:
İşte size Türkiye’de her zaman geçerli “provokasyon kokteyli mönüsü”...
Son zamanlarda listede yer alan provokasyonların yeniden tek tek denendiğini görüyoruz.
“Yeniden” diyorum, çünkü bazılarımız ilk defa yaşıyor ama benim yaşım bunların tümünü görecek kadar ilerledi artık.
Hatta tekrara dönüştü.
Provokasyon yapan eller, buna taraf olan kişiler, kurbanlar değişse de menü hep aynıdır.
Karanlık eller, kimi tarihi, kimi güncel sorunları, acıları, tabii hesaplaşmaları barındıran Türkiye’nin bu sinir uçlarına bastırır da bastırır.
Bastırdıkça dişçi koltuğundaki gibi zıplatır.
Aynı el, döktüğü benzini tek kıvılcımla yangına çevirir ve kimi zaman mahalleyi yakar atar.
TEHDİT MESAJLARI
Son iki örnek kısa aralıklarla İstanbul’da yaşandı. Bir kilisede Hıristiyanlığın simgesi haçın sökülmesi ve 2007 yılında FETÖ’cü istihbaratçıların gözetiminde bir suikast sonucu öldürülen gazeteci Hrant Dink adına ailesinin kurduğu vakfa yönelik tehdit mesajı yollanması oldu.
27 Mayıs 2020 günü saat 23.14’te gönderilen bir e-postayı imla hatalarını düzelterek yayınlıyorum;
Size şunu sormak istiyorum. BM, AGİT diğer kuruluşların tanımadığı Karabağ, Ermeni işgalinde. Peki size soruyorum, bununla ilgili neden çalışma yapmıyorsunuz ya da işinize mi gelmiyor? Bakın, hem Türk toprağını işgal edeceksiniz hem de burada kardeş masalları anlatacaksınız, yok öyle. Bir gece ansızın geleceğiz, orayı başınıza yıkacağız.”
Aynı kişi dört saat sonra, yani 28 Mayıs 2020’de saat 03.49’da da bu kez “Ya terk edersiniz ya da ölürsünüz, bu kadarını söyleyeyim, bu sefer Rakel Dink ve avukatı ölecek” diye açıkça Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’i ve avukatını ölümle tehdit etti.
29 Mayıs günü Hrant Dink Vakfı, gelen ölüm tehditlerini Şişli Emniyeti ve İstanbul Valiliği’ne bildirildiğini açıkladı.
SAVCILIK ANINDA DEVREDE
Açıklamanın hemen ardından İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Valiliği ve Şişli Emniyeti’ne yapılan başvurunun kendisine ulaşmasını beklemeden, resen soruşturma başlattı.
Tehdit içeren e-postayı yollayan kişinin bulunması için terörle mücadele şubesinin ve siber suçlar şubesinin ortak harekete geçmesini, ölüm tehdidini içeren provokatif mesajı atan kişinin yakalanmasını istedi.
O provokatör kısa süre içinde Konya’da yakalandı, İstanbul’a getirildi. Basına Konya’da alındığı iddia edilen ifadesi yansıdı, internetten tanıştığı Azeri kız arkadaşının Karabağ konusunda anlattıklarının etkisinde kalarak mesaj attığını söylemiş. Henüz resmi ifadesi olmadığı için bu konuda detaya girmek için erken.
Ancak ölüm tehdidinde bulunan Hüseyin A. isimli şahsın profili bize hiç yabancı değil. Kasten yaralama, tehdit, hakaret gibi asayişe müessir fiillerden suç kaydı bulunuyor.
19 Ocak 2007’de Şişli’de sahibi olduğu Agos gazetesinin önünde Hrant Dink’i öldüren tetikçi ve arkasındakilerin profilleriyle benzerlik taşıyor. Hrant Dink’i öldüren katil Ogün Samast da “Hrant Dink’i Türklüğe hakaret ettiği için milliyetçi duygularla öldürdüğünü” söylemişti. Ama ne Ogün Samast, Hrant Dink’i tanıyordu, ne de vakfa tehdit mesajı atan Hüseyin A. çalışmaları hakkında bilgi sahibi. Belli ki her ikisini de yöneten başka başka eller var...
BİTMEYEN YARGILAMA
Nitekim 2007 yılından itibaren yaptığım araştırma, yazdığım haber ve iki kitap, bu cinayetin Fetullahçı Terör Örgütü’nün istihbaratçı polis ve jandarmaları gözetiminde işlenen bir suikast olduğunu ortaya koydu. Ayrıca FETÖ üyesi polis ve savcılar delilleri karattı. FETÖ mensubu gazeteci ve televizyoncular, “algı operasyonu haber ve kitaplarla” gerçeğin üzerini örtmeye çalıştı. Sürecin bir büyük kumpas için kurulmuş komplo olduğu ortaya çıktı. Kumpas ve komplonun sorumlusu FETÖ üyeleri, 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Ve her nedense yıllardır mahkeme yılan hikâyesine döndü, bir türlü tamamlanamıyor. Yargılamanın içeriği kadar, bu yargılama süreci de ayrı bir yazı konusu olacak denli karmaşık hale getirildi.
Ama bu kez herkes alarmda, bakalım bunun arkasından kimler çıkacak? Fakat bugün kimse provokasyona, komploya geçit vermeyecek.
Gözümüz Dink ailesinde, kulağımız yargıda olacak.
HOSROF DİNK: ‘BU TEHDİT TÜRKİYE’YE KÖTÜLÜK YAPMAK İSTEYEN KİRLİ ELLERİN İŞİ’
Dönelim Hrant Dink Vakfı’nı, Rakel Dink ve avukatını tehdit eden Hüseyin A.’nın kim olduğuna ve mesajının içeriğine...
Hüseyin A., 1995 doğumlu, ortaokul mezunu ve inşaatlarda seramikçi olarak çalışan bir kişi. Kasten yaralama, tehdit, hakaret gibi suçlardan kaydı var.
Attığı mesajı imla hatalarıyla tekrar veriyorum:
“Ben size şunu sormak istiyorum BM Agid diğer kuruluşların tanımadığı karabağ ermeni işgalinde peki size soruyorum bunla ilgili neden çalışma yapmıyorsunuz ya da işinize mi gelmiyor Bakın hep Türk toprağını işgal edeceksiniz hem de burada kardeş masalları anlatacaksınız yok öyle Bir gece ansızın geleceğiz, orayı başınıza yıkacağız.”
Şimdi soruyorum: İki cümleyi bir araya getiremeyen bir suç makinasının Karabağ sorunu ile ilgili Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği (AGİT) kararlarına referans vermesi mümkün mü?
Açılımını yap desen dört kelimeyi bir araya getiremeyecek birinin, AGİT’in adını bile “Agid” diye yazması başka söze gerek bırakmıyor.
Ayrıca, tıpkı Hrant Dink’e 2004-2006 arasında gazetesinin önüne kadar gelip hakaret eden, yargılandığı mahkemelerde linç edip yumruklayan Levent Temiz’lerin, Veli Küçük’lerin, Kemal Kerinçsiz’lerin ağzıyla, “Bir gece ansızın geleceğiz, orayı başınıza yıkacağız” sözleri, bir yandan nefret iklimini, diğer yandan da tam 13 yıl öncesini hatırlatan provokasyon kokusunu yaymıyor mu?
Tüm bunlar savcılığın soruşturmasıyla ortaya çıkacak, eminim.
Ama bu konuda en gerçekçi, en sağduyulu açıklama her zaman olduğu gibi Hrant Dink’in ailesinin üyelerinden gelmiştir. Bu sefer de öyle oldu. Hrant Dink Vakfı’na gönderilen tehdit mesajından sonra Dink’in kardeşi Hosrof Dink’e telefon açtım. Aynen şunları söyledi: “Bu ülkeye bir kötülük yapmak istiyorsan, kaos yaratmak istiyorsan ancak böyle bir tehdit atıp Rakel Dink’i hedef alırsın. Bu hiçbir yurtseverin, hiçbir vatanseverin işi olamaz, olsa olsa karanlık ellerin işidir.”
Elbirliği ile provokasyona direneceğiz...
Kaynak:Haber7
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.