Başarısız oldu ve gitti. Geç bile kaldı. Algı peşinde koştu, sisteme dokunamadı, ayrıntıda boğuldu. Küçük işlere büyük anlamlar yükledi. Birimler arasında koordinasyon sağlayamadı. Salgın sürecini yönetemedi. Sivil toplumla çalışmayı beceremedi. Geçmişe dair derin yaralarımızın, yarınlara dair büyük kavgalarımızın olduğu eğitim alanında, bizim kavgamızı vermedi. Nabzı bizimle atmadı, doku uyuşmadı, aşı tutmadı.
Bakıyorum da şimdi birileri sorumlu arıyor. Kurtarıcımızı kim harcadı? Kiminle iş tutmuşsa onlar harcadı. Yanına sokuldular, göklere çıkardılar, makamlara, imkânlara, kaynaklara ulaştılar. Sonra da biriktirdikleri belgeleri piyasaya sürdüler. Hizmet alımı ile ilgili belgeleri, sol gazetelere, bizim sivil topum kuruluşları mı servis etti? Ticaret bakanı görevden alınırken bayram eden gazetecilerin, bugün yasta olmalarını nasıl anlayalım?
Bunları bugün söylemiyoruz, biz her zaman uyarımızı yaptık, yol gösterdik, önerilerde bulunduk. Hangi bakana bu denli kadro kurma imkânı verilmişti? Üç yıl önce tasfiye edilenler başarısız olduğu için mi tasfiye edildi? Kimse kusura bakmasın, bugün hesabı biz sorarız. Bu kadar kıyıma rağmen neden başarısız oldunuz? Koltuğa oturur oturmaz, en küçük nezaket kuralına dahi dikkat etmeden, görevden uzaklaştırdığınız bürokratlar mı size engel oldu?
Liyakat, ruh çağırır gibi çağırmayla gelmiyor, çalışarak oluyor. Her fırsatta söyledik, eğitimde başarı hikâyesi yazmak için yöneticiler önemlidir, onların gayretine muhtaçsınız diye. Üç yıl boyunca suçlama ve itham etmenin dışında ne yaptınız? Salgın sürecinde bile bu anlamsız tartışmaya son vermediniz. MEB’in alana sürdüğü eski tüfek konuşmacılar, bir saatlik aşağılama ve hakaret konferansının ücretini bile okullardan, ilçelerden tahsil ettiler. Ne yapsaydık yani, bu her dönemin adamlarını biz de mi alkışlasaydık?
Öğrenciler, veliler, öğretmenler ve biz buradayız. Her defasında bakanlar ihtişamlı başlangıçlar yapıyorlar, ekipler kuruyorlar, demeçler veriyorlar, eskiye dair eleştiriler getirip, yeni umutlar ve hayallerle yola çıkıyorlar. Bir zaman sonra eğitimin kendi dinamikleri kurallarını işletmeye başlıyor ve biz tekrar başa dönüyoruz.
Bizim bakanlarımızın eğitime dair donanımları genelde; öğrencilik yıllarında yaşadıkları zorluklar, öğretmenlerinin ve müdürlerinin onlar üzerinde bıraktığı olumlu ya da olumsuz etkiler, çocuklarının eğitimleri sırasında okullarla kurdukları ilişkiler, yaşadıkları problemler veya üniversite serüvenlerinden oluşuyor. Haliyle eğitimimize; okullarda, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde biriken tecrübe yön vermiyor.
Bir ekibin başarılı olabilmesi için onu ortaya çıkaran fikrin sağlam, tercih sebebinin de isabetli olması beklenir. Umarım başarılı birkaç meslek lisesinden aldığımız ilham, eğitimimizi içine düştüğü çıkmazdan kurtarmaya yeter. Bana göre kayıp son üç yılın bize söylediği bu değildi. Son üç yıl bize kendi insanına değer ver, kendi tabanına güven diyordu. Umarım üniversiteye, teoriye ve ithal fikirlere defalarca verilen fırsat ve değer, bir gün onu gerçekten hak edenlere verilir diyorum.
Geçen üç yıl için herkese geçmiş olsun diyorum. Eğitimde sosyal medya, algı ve içi boş projeler dönemi bitmiş, işe odaklanma dönemi başlamıştır. İki yıl sürecek bu dönemin, toparlanma ve 2023 sonrasına hazırlık dönemi olacağını düşünüyorum. Köklü değişikliler ancak iki yıl sonra gündeme alınabilecektir. Buna rağmen 2023 sonrasına ışık tutacak adımlar atılabilir. Bunun için her şeyden önce huzur ortamına ihtiyaç var. Gördük ki eleştiriye açık olmak ve sivil toplum desteğini almak gerekiyormuş.
Bu duygularla yeni dönemin hayırlı olmasını diliyorum. Sayın bakanın başarılı olması en çok bizim işimize yarayacak, sürekli eleştiren pozisyonumuzdan sıyrılıp, güzellikleri paylaşan, teşvik eden, destek olan pozisyona geçmiş olacağız.