• BIST 8945.8
  • Altın 3033.718
  • Dolar 34.2777
  • Euro 37.0994
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 5 °C

NE ZAMAN SAHİP ÇIKACAKSINIZ?

Talat Yavuz

Mevzu yine Cağaloğlu Anadolu Lisesi. Milli Eğitim Bakanlığı, müfettişleri aracılığı ile okul müdürünün görevden alınmasını ferman buyurmuş! Çok kudretli yetkililerimiz okulu, mezun derneği, okul aile birliği, sol örgütler ve Alman vakıfları üzerinden esir alan azgın azınlığa bir kurban daha vermeye karar vermişler!

Almanya gezisinde okul müdürüne; “Bu okulu bozmana izin vermeyeceğiz.” tehdidi savuran Evangelistlerin Nürnberg bölge sorumlusundan, bu şehrin ve bakanlığın konu ile ilgili bütün yöneticilerine, mezun derneğinden, okul aile birliği yetkililerine kadar herkes, asıl problemin okul müdürünün attığı tweet olmadığını çok iyi biliyor.

Oyunu kurgulayanlar, yıllar içinde o kadar tecrübe kazanmış ve o kadar yoldaş biriktirmişler ki iki satırlık yönetmelik değişikliği ile problemi çözebilecek konumda olan yetkilileri bile figüran olarak kullanabiliyorlar.

Gelin şimdi isterseniz yazdığı rapor veya attığı imza ile okul müdürünü görevden alarak kamuoyuna yansıyan problemi çözdüğünü zanneden yetkililerimizin, aslında neye imza attıklarına bakalım:

Müdürleri, uğruna tek tek kurban verdikleriniz, okulda sapkın LGBT afişlerini okul panolarına asabiliyorlar. Kuruluş yıldönümü, mezuniyet töreni, proje vs. bahaneleri ile çocuklarımızı alkollü ortamlarda zehirliyorlar.

Oluşturdukları okul iklimi ile sempatizanı oldukları ideolojiye insan kaynağı yetiştiriyor, verdikleri burslarla çocuklarımızı kendilerine bağlıyorlar. Yurtdışı bağlantılarla beyin göçüne aracılık ediyorlar. Dahası var ancak şimdilik bu kadarıyla yetiniyorum.

Çıkarılan gürültüye bakılırsa zannedilecek ki bu ailelere okul müdürleri baskı yapıyor, okul dışında kutlama, eğlence ne yapacaklarsa engelliyorlar. Hâlbuki okul müdürünün tek gayesi bu çarkın dışında kalmak isteyen aileleri ve çocuklarını olsun koruyabilmek. Bir nevi akran zorbalığına karşı mücadele veriliyor.

Son zamanlarda Cağaloğlu Anadolu Lisesi özelinde ülkemizde eğitimin nasıl yönetildiğini, aslında nasıl yönetilmediğini görüyoruz. Okulda aylar süren huzursuzluğa kimsecikler müdahil olmuyor. Okul müdürü hangi kapıyı çaldıysa çözüm bulamıyor. Bir devlet üniversitesinde öğretim üyesi olan okul aile birliği başkanı ve ekibi, okulu resmen sabote ediyor. Ödemeler yapılmıyor, müdürün odası basılıyor, tehdit ediliyor. Öğrenciler idareye karşı kışkırtılıyor, okulun önünde bildiri dağıtılıyor, eylemler yapılıyor.

Nedense okulda son günlerde bir anda her şey normale dönüyor, bir sakinlik yaşanıyor. Çünkü okul aile birliği ve mezun derneği yetkilileri, müdürün görevden alınacağını, yaptıkları üst düzey ziyaretle öğreniyor ve frene basıyorlar, arkasından ilgili yazı İl MEM’e gönderiliyor.

Bütün bunlar kime karşı yapılıyor biliyor musunuz? Soruşturmayı yapan müfettişlere, il ve ilçe müdürü dâhil ulaşabildiği bütün üst düzey yetkililere; “Aylardır bir mücadele veriyorum, beni buraya bakanlığım atadı, hata yaptıysam ben istifa edeyim, ancak beni bu azgın azgınlığa kurban vermeyin.” diyen, fakat “Hayır, istifa etmen doğru olmaz.” denilen ve istifa etmesine bile izin verilmeyen okul müdürüne yapılıyor.

Olay soğumaya bırakılıyor, zamana yayılıyor, karşı tepkiden veya okul müdürünün referanslarından çekinildiği için direk inisiyatif alarak çözmek yerine operasyon, MEB müfettişlerine yaptırılıyor. Biz bu yöntemi geçmişte kimlerin nasıl kullandığını çok iyi biliyoruz.

Bu okullarda bir kısır döngüdür yaşanıyor. Kurtarılmış bölgelerde özerklik ilan edilmişçesine, kale savunur gibi bir mücadele veriyorlar. Müdürlerin biri gidiyor diğeri geliyor, problem ise orta yerde duruyor. Garip olansa bütün yetkililer bunu biliyor, görüyor ve sadece problemin etrafından dolanıyorlar.

Yapılacaklar bellidir. Bu okulları da diğer okullarda olduğu gibi eğitimcilerin yöneteceği ortamı sağlamak ve oluşan hücreleri okuldan uzaklaştırmaktır. Bunu yapmaya güç yetiremeyip her defasında okul müdürünü kurban vermek, son on yılda özellikle eğitimde verilen mücadeleyi anlamamaktır, teslim olmaktır.

Peki, şimdi ne olacak? Hangi yeteneklere haiz bir müdür atayacak ve ondan ne yapmasını bekleyeceksiniz? Tercihiniz azgın azınlığa teslim olacak bir müdür atamaksa, göndere beyaz bayrak çekerek göreve başlatın. Değilse yapılması gerekenleri yaparak müdürün arkasında durun ve baş edemediğiniz güce teslim olup yetişmiş insan gücümüzü harcamayın.

Okullar, eğitimin kendi dinamiklerine göre değil de organize olmuş, her fırsatta sokağa çıkan, eylem yapan, iftira atan haysiyet cellatlarının dayatmalarına boyun eğerek yönetilecekse, bu tip taşkınlıklar sonuç alacaksa, bilelim ve biz de Sultanahmet meydanına çadır kuralım. Bir tarafın sorumlu, diğer tarafın ise sürekli saldırgan davranarak, anarşiyle sonuç aldığı düzenle nereye kadar gideceğiz? Bu bayat senaryoyu ve kötü filmi daha ne kadar izleyeceğiz? Gerçekten vicdanınız rahat mı? Sahi siz eğitim yöneticilerinize ne zaman sahip çıkacaksınız?

Bu yazı toplam 619 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113