YERLİ MALI YURDUN MALI
Ülkemizde her yıl 12-18 Aralık tarihleri arası yerli malı haftası olarak kutlanırdı. İlkokul yıllarından hatırlarım; Öğretmenimiz yerli malı haftasından bir hafta önce planlama yapar, herkese görev verirdi. Herkes evde kurutulmuş meyvelerden, kuru yemişlerden getirirdi. Masaların üzerine sofra bezleri açılırdı. Adeta her sınıfta kuruyemiş festivali olurdu. O günün önemine binaen konuşmalar yapılır, “yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı“ diye mesajlar verilirdi.
Evet yerli üretmek ve yerli malı kullanmak kalkınmanın olmazsa olmaz şartıdır. Bir ülkenin zenginleşmesi, toplumun iş-güç sahibi olması, ekonomik bağımsızlık yerli üretim ve yerli tüketimden geçer. Yoksa dış borçtan, faizden ve döviz kıtlığından, dış ticaret açığından kurtulamayız.
Bu ülkenin teknoloji yarışında geride kaldığından, pahalılıktan, işsizlikten şikayet edenin önce kullandığı arabadan, satın aldığı televizyona kadar yerli ve milli ürünlere dikkat ediyor mu ona bakmak gerekir. Bir ürün alacağımız zaman; önce yerlisini, o yoksa yabancı marka bile olsa Türkiye’de üretilenini tercih etmek gerekir. Zorunlu olmadıkça ithal ürün kullanmamak gerekir. Vatanseverlik lafla olmuyor.
Askerimiz nasıl ki sınırları korumak için bütün varlığını ortaya koyuyorsa, toplum olarak bizler de ülkemizin yerli ürünlerini kullanarak konforumuzdan biraz fedakarlık etmeliyiz. Ülkemizin pazarlarındaki yabancı ürünlere iltifat etmemeliyiz. İktisadi sınırlarımızı korumak için bizler fert fert iş adamından , vatandaşına kadar yerli ürün üretmek ve kullanmak şeklinde destek vermeliyiz. Milli ve yerli ürünleri milli varlık oldukları şuuruyla desteklemeliyiz. Çünkü “marifet iltifata tabidir.” Biz kendi ürünlerimizi kullanmazsak, değersizleştirirsek, üreticiler ve sanayiciler de o alana yatırım yapmazlar.
Aldığımız her ithal ürün, o ürünün geldiği ülkeye ve bütçesine verdiğimiz en güçlü destektir. O ürünü bize ihraç eden ülkede işsizlere iş, aşsızlara aş imkanıdır. Kendi ülkesinde işsizlikten, gelir düşüklüğünden şikayet edenlerin, bu işin neresinde olduklarını bir daha kontrol etmeleri gerekir. Ülkemizin dış ticaret açığında bir vatandaş olarak bizim payımız ne kadar? Bir baksak iyi olur.
Millilik ve yerlilik şuuru aslında aileden başlayarak, ilköğretimde, daha çocuk yaşlarda öğretmenler tarafından verilmesi gerekir. Çocukların anne-babalardan sonra ciddi olarak ilk muhatap oldukları öğretmenleridir. Öğretmenlerimizin istisnasız bütün derslerde ve her fırsatta çocukların zihinlerine, şuur altlarına millilik ve yerlilik konusunda sembollerle gönderim yapmalıdırlar. Hatta bu konuda bir ders bile konulsa yeridir. Vatanı sevmek, millete bağlılık; milli ve yerli ürünlere verdiğimiz değer, yaptığımız iltifatla doğru orantılıdır. Herkes; halkından- idarecisine, amirinden-memuruna, küçüğünden büyüğüne kadar bu görevini yaparsa ülke ekonomisi daha da güçlenir. Sürekli şikayet edip kendi üzerimize düşeni yapmazsak, bu ülke ekonomik ve teknolojik nasıl olarak ilerler? Her işi sadece siyasal iktidara ve yöneticilere havale etmek kolaycılıktır. Herkes üzerine düşeni yaparsa olumlu bir sonuç alınır.
Günümüzde üretim büyük bir güç olduğu gibi, tüketim de büyük bir güçtür. Yabancı ürün satın almak; tüketim gücümüzü başkalarının üretim gücüne dönüştürmektir. 85 milyonluk nüfusumuzla tüketim gücümüzü de milli ve yerliden yana kullanalım. Yabancı marka arabaya binerken övünerek değil utanarak binmeliyiz. Bu yaptığımızın, yanlış olduğu konusu bizi rahatsız etmelidir.
Bana göre siyasal partilerin iktidara gelmek için en önemli ve tek vaadlerinin A’dan-Z’ye milli ve yerli üretimi artırmak olması gerekir. Bu, üretim demektir. Üretimin artması zaten diğer bütün problemleri çözer. Üretim artarsa işsizlik azalır. İstihdam artar. Vergi gelirleri çoğalır. İhracat artar. Döviz fazlası olur. Devletin bütçe gelirleri artar. Çalışanların ve emeklilerin maaşı yükselir. Yani ekonomik olarak güçlenen ülkede makro ve mikro ekonomik dengeler sağlanır ve bu konuda süreklilik oluşur. Üretmeden tüketmek bir ülke için en büyük beladır. Elinde yabancı marka en son model telefonla işsizlikten şikayet etmek karanlıkta ıslık çalmaya benzer.
Yerli ve milli üretimi küçümseyenler ve iltifat etmeyenlere bir daha sesleniyorum; Elinizi vicdanınıza koyun, bu ülke için en azından iyi bir söz söyleyin. Ülkemizde üretilen her ürün ve hizmet için sevincinizi belirtin. TOGG için sevinin, AKINCI İHA ve KIZILELMA için sevinin, MİLGEM için sevinin, YUSUFELİ BARAJI için sevinin, İSTANBUL HAVAALANI için sevinin, TEKNOFEST için sevinin, KARADENİZ DOĞALGAZI için sevinin.
Ne olur ithal yiyecek, giyecek ve diğer ürünleri almayın. Mecbur kalmak müstesna, İthal teknolojik ürünler alırken, telefon, bilgisayar ya da ithal araba alırken, bir daha düşünün. En azından huzursuz olun. İyi arabaya binmek istiyorsanız, yabancı marka bile olsa Türkiye’de üretilenin en iyisini alın. Sosyal medya mecrasından, bilgisayar programına kadar yerli üretmeli ve kullanmalıyız. Ülkenin dövizlerinin fuzuli yere dışarıya gitmesine sebep olmayalım. Böyle yaparsak Türkiye’de yatırım yapılmasına vesile olmuş oluruz. Tüketim gücümüzü ülkemize bir enerji ve üretim gücü olarak yansıtalım.
Ülkemizin bilim adamlarına, araştırmacılarına, eğitimcilerine, sanayicilerine, iş adamlarına, siyasilerine ve bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum; “ülkemizde bir vida bile üretseniz, ülke ekonomisine katkı vermiş olursunuz. Çok laftan ziyade az da olsa iş önemlidir. Ya bir ürün üret, ya bir fikir üret, ya da bu ülkede üretileni tüket ve onun hakkında güzel bir söz söyle!
Cansız zannettiğimiz toprak bile hiç boş durmuyor. Allah’ın verdiği görevini yerine getiriyor, üretiyor, ya çimen ya çayır, ya ağaç ya sebze-meyve üretiyor. Yaratılan hiç bir şey gereksiz işlevsiz değildir. İnsan başı boş mu yaratılmıştır? Hiç olmazsa tüketirken hizmet edelim. İsraf etmeyelim, milli ve yerli olalım.
Güçlü bir ülke, dünya siyasetinde sözü geçen bir ülke olmamız için atalarımız ne kadar güzel söylemiş; “Tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz.”
Dünya pazarlarında ürünleri olmayanların dünya siyasetinde sözü olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.