• BIST 9136.75
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 12 °C

Muharrem Ayı ve Ondaki Hikmetler

Edib Ahmet Ceylan

Muharrem ayıyla başlayan hicri yılbaşını Muharrem orucunu ve Aşure Gününü idrak
ediyoruz.
Muharrem Ayı, Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in “Hürmete Şayan’ı olarak nitelediği, rahmet ve
hikmet dolu bir aydır.
Efendimiz (s.a.s), “Ramazan’dan sonra en faziletli oruç olarak Allah’ın ayı olan
Muharrem ayında tutulan oruçtur” buyurarak bu ayın manevi bereketine işaret etmiştir.
Muharremin onuncu günü olan Âşûrâ gününde, bir gün öncesi veya bir gün sonrasıyla
birlikte ( Muharrem Ayını 9.10.11.Günü ) oruç tutmayı ümmetine tavsiye etmiştir
Müslümanlar için bir dönüm noktası olan hicret, tarihte yeni bir sayfa açmıştır. Hz.
Ömer’in halifeliği döneminde hicretin gerçekleştiği gün, Hz. Ali’nin teklifiyle hicrî takvimin de
başlangıcı sayılmıştır. O günden itibaren de İslam âleminde bir Muharrem hicrî takvimin
başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) peygamberliğinin 13. senesinde 53 yaşında Ashabıyla
beraber, yurtlarını, mallarını, hatta sahabeden birçoğu anne, baba, eş ve çocuklarını bırakarak
Mekke’den Medine'ye Hicret etmek zorunda kaldılar.
İlâhî nura susayan gönüller tarafından cihanşümul bir misafir olarak karşılanan
Peygamberimize, Ensar ve Muhacirlerin sergiledikleri dostluk, kardeşlik ve fedakârlığın bir benzerine
tarih henüz şahit olmamıştır.
Müslümanlar için bir milat olan hicret; Allah’a ve O’nun Elçisi Rahmet Peygamberine
gönülden bağlılığın bir ifadesi; Hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan
yolculuktur
Aşure Günü, Hicri takvimin ilk günü olan Muharrem ayının onuncu günüdür. İslam
inancına göre bu günde birçok önemli olayın meydana geldiği inanılırken bu güne kıymet
atfedilir.
Bu aya, Muharrem ayına “Şehrullah” adı verilir. Bu da, bu ayın kıymetini ifade etmek
için “Şehrullah, Allâh’ın ayı” diye ifade edilir
Aşure, (Aşura) Arapça ’da 10 Manasına gelen "Aşara" kelimesinden türemiştir.
Kelimenin Sâmî diller arasında ortak bir kelime olduğu düşünülmektedir.
Aşure, birlik ve beraberliğimizin, paylaşma ve dayanışmamızın simgesidir. Aşure
aşındaki farklı nimetlerin kaynaşarak ortak bir tada dönüşmesi gibi, milletimiz de asırlardır
birlikte yaşama ahlakının gereği olarak sevinci ve kederi, nimeti ve külfeti, muhabbeti ve
meşakkati paylaşmıştır.
Şehrullahi’l-Muharrem" yani "Allah'ın Ayı Muharrem" olarak bilinen bu Ayı, İlahi
bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Muharrem ayı aynı zamanda topyekûn bütün Müslümanları derin bir acıya gark
eden Kerbelâ hadisesinin yaşandığı aydır. Zira Hicri 10 Muharrem 61 tarihi, Hz. Hüseyin
Efendimizin ve çoğu Ehl-i Beyt-i Mustafa’dan olan 73 kişinin Kerbelâ çölünde hunharca
katledilerek şehadet şerbetini içtikleri tarihtir. Hz. Hüseyin ki, Peygamberimiz (s.a.s)’in,
“Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım” (1) dediği, “Cennet Gençlerinin Efendisi” (2)
olarak tavsif ettiği, Hz. Aliyyü’l-Murtaza’nın, Hz. Fatımatu’z-Zehra’nın yavrusu,
ciğerparesidir.
Bu vesileyle şehitlerin serdarı, serçeşmesi, seyyidü’ş-şüheda Hz. Hüseyin
Efendimiz başta olmak üzere Kerbelâ şehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, adalet,
ahlâk, erdem ve fazilet için; din, iman, vatan ve millet için can veren bütün şühedayı
rahmet, minnet, şükran, saygı ve tazim ile yâd ediyor, Allah bütün şehitlerimize gani
gani rahmet eylesin. Âmin!

Kuran’da Muharrem Ayı
Hicrî Takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının İslâm tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu
ayın onuncu gününe “Aşure Günü” denilmektedir. Aşure Gününün Allah katında da çok
seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Suresinin ikinci ayeti olan "O geceye yemin olsun" (3)
ifadelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.
Yüce Rabbimizin Tövbe Suresi 36. ayetinde: “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri
yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü
haram aylardır. (4) buyurduğu aylardan Sevgili Peygamberimizin de "Şehrullah”, yani,
“Allah'ın Ayı" diye nitelendirdiği ay Muharrem Ayıdır.

Hadis-i Şeriflerde Muharrem Ayı
Bir zat Peygamberimiz(s.a.s) geldi ve sordu:
"Ramazan'dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?
"Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o,
Allah'ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tövbesini kabul
etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir" buyurdu. (5)
Yine Tirmizi ’de de geçen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Aşure Gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin
günahlarına kefaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum." (6)
"Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem Ayında
tutulan oruçtur” (7)

Aşure Orucunun tutmanın önemi
Hazreti İbn-i Abbas (Radıyallahu Anhüma)’dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte
Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır.
“Her kim Zilhicce ayının son gününde ve Muharrem ayının ilk gününde
Oruç tutarsa o kimse, geçmiş seneyi oruçla tamamlamış ve gelecek seneye oruçla
başlamış olur. (8)
Peygamberimiz (s.a.s) Medine’ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin
oruçlu olduklarını öğrendi. - “ Bu ne orucu diye sordu.”
-Yahudiler : “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı Firavunu boğdurduğu
gündür. Hz Musa(a.s) şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s) de “ Biz Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok
yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu. Ve tutulmasını da emretti. (9)
Aşüre Orucu tutmak sünnettir. Peygamber -Sallallâhu Aleyhi ve Sellem-
Efendimiz, Yahudilere benzememek için Muharrem ayının;
9 ve 10. günü veya 10 ve 11. günlerinden birinde tutmamızı tavsiye etmişlerdir.
Yine bu ayda ikramda bulunmak çok sevaptır peygamber Efendimiz (s.a.s) bu
konuda şöyle buyurmaktadır.
“Her kim Aşura gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa Cenab-ı Hak
da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder." (10)
Bu yüzdendir ki, hemen bütün İslâm ülkelerinde 10 Muharrem’de çeşitli tahılların bir
araya getirilerek yapıldığı aşure tatlısı yapılır, bu tarihî hâdiselerin hatırlanması manasında
sevinçli ve neşeli günler yaşanır, eş dosta aşure yedirme âdeti devam eder.
Aslında böyle bir tatlı İslâmî bakımdan ne emredilir, ne de nehyedilir... Yâni,
ne yapana yapma denir, ne yapmayana yapma denilir.
Nuh Aleyhisselâm’ın gemisinden karaya çıktığı günü, geride kalan çeşitli tahılları bir
araya getirip de pişirdiği şükür tatlısının hatırlanması manasında yapılan aşureler, herhalde gönüllerde bir canlanma, çoraklaşan maddî hayatımızda bir tebessüme imkân vermektedir.
Aşurenin kendi gibi, mânâsı da tatlıdır.
Bu yüzdendir ki, hemen bütün İslâm Âleminde 10 Muharrem’de çeşitli tahılların bir
araya getirilerek aşure tatlısı yapılır, bu tarihî hâdiselerin hatırlanması mânasında sevinçli ve
neşeli günler yaşanır, eş dosta aşure yedirme âdeti devam eder. Ve gün bir bayram günü
gibi bütün İslam âleminde yaşanmaya çalışılır.

AŞURE GÜNÜNDE YAPILACAKLAR
1)O gün, eve ufak-tefek erzak alınırsa, bir sene boyunca evde bereket olduğuna
inanılır.
Bu konuda Peygamber Efendimiz;
"Her kim Aşura gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa Cenab-ı Hak da
senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(et-Tergîb ve'l-
Terhİb, 2 /116)
”Aşure günü bir yetimin başını okşayana, Allah' u Teâlâ o yetimin başındaki kıllar
kadar Cennet'te derece verir.”
“Aşure günü bir mümine iftar ettirene Cenabı Hak Ümmeti Muhammedin
tamamına iftar ettirmiş gibi sevap yazılır.” (Hâdis-i Şerif- Gunyet-üt-Tâlibîn)
2) Aşüre günü oruç tutmak sünnettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşüre günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Müslim, Tirmizî, İ. Ahmed, Taberanî]
Tek başına Aşûre günü oruç tutmak mekruh olur. Çünkü Yahudilere benzenmiş olur. 9.
ile 10. veya 10. ile 11. günü tutulursa mekruh olmaz.
3) Sıla-i rahim yapmalı. Yani salih akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya
çeşitli yardım ile gönüllerini almalı.
Hadis-i şerifte, (Sıla-i rahmi terk eden, Aşûre günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya
ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur) buyuruldu. (Şir’a)
4)Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte, (Aşûre günü, zerre kadar
sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur)buyuruldu. (Şir'a)
5) Çok Selam vermeli. Hadis-i şerifte, (Aşûre günü on Müslüman’a selam veren,
bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)
6) Çoluk çocuğunu sevindirmeli! Hadis-i şerifte, (Aşûre günü, aile efradının
nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur)buyuruldu. (Beyhaki)
7) Gusletmeli.(Boy Abdesti Almalı) Hadis-i şerifte, (Aşûre günü gusleden mümin,
günahlardan temizlenir) buyuruldu. (Şir'a) [
Bu sevaplar, itikadı düzgün olan, namaz kılan ve haramlardan kaçan mümin içindir.
Bunlara riayet etmeyen kimse, Aşûre günü, bir değil, defalarca gusletse, günahları
affolmaz.]
8)İlim öğrenmeli! Hadis-i şerifte, (Aşûre günü, ilim öğrenilen veya Allah’u teâlâyı
zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer) buyuruldu. Bu gece ilim
olarak, ehl-i sünnete uygun bir Kitap okunmalı. Ayrıca Kur’an-ı kerim okumalı, kazası olan
kaza namazı kılmalı. (Şir’a)

MUHARREM AYINDAKİ OLAN HADİSE VE OLAYLAR.
01) Allah’u Teâlâ (c.c) Gökleri bu ayda yaratmıştır
02) Dağları, denizleri, kalemi, levh-i Mahfuz-u bu ayda yaratmıştır.
03) Hz Âdemi bu ayda yaratmıştır.
04) Hz Âdem Aleyhisselamın tövbesini bu ayda kabul etmiştir.
05) İdris Aleyhisselam bugünde yüce bir mekânı ref olduğu bilinmektedir.
06) Nuh Aleyhisselam tufandan sonra bugünde karaya ayak bastığı bilinir.
07) Cenabı Allah, Hz. İbrahim’i bugünde ateşten kurtarmıştır.
08) Cenabı Allah, Tevrat’ı bugünde Musa Aleyhisselâm’a indirdiği bilinir.
09) Cenabı Allah, Yusuf Aleyhisselâm’ı bugünde zindandan kurtarmıştır.
10) Cenabı Allah, Yakup (a.s) kör olan gözlerini de bugün açmıştır.
11) Eyüp Aleyhisselam bugünde şifa bulmuştur.
12) Yunus Aleyhisselam balığın karnından bugünde kurtulmuştur.
13) Musa (a.s) bugünde Kızıl Denizden Firavun ’un zulmünden kurtulmuştur
14) Davut Aleyhisselamın bugün de mağfiret olduğu bilinmektedir.
15) Süleyman Aleyhisselâm’a bugünde mülk ve saltanat verildiği bilinir.

16) Hz Hüseyin ve 73 Arkadaşının şehit olduğu “Kerbelâ” şehitleri bu günde şehit
olmuştur.
Daha bu ve buna benzer birçok faziletli önemli gün ve haftaların bugüne rastladığı
bilinmektedir.

Kerbela ve Hz Hüseyin
Muharrem ayı aynı zamanda hepimizin ortak acısı, tarihimizin yürek yarası olan Kerbelâ
olayının yaşandığı aydır.
Hz. Hüseyin Efendimiz ve çoğu Ehl-i Beytten olmak üzere, beraberindeki yetmişten fazla
Müslüman, Kerbelâ'da şehadet şerbeti içmiştir. Kerbelâ, çetin bir imtihanın ve derin bir
hüznün adıdır. Kerbelâ, Sevgili Peygamberimizin aile efradından asırlara miras kalan ağır bir
derstir. Bugün Kerbelâ denince bağrı yanan, Hz. Hüseyin anılınca “Ah!” çeken her Müslüman,
Kerbelâ üzerine düşünmeli, onu doğru anlamalı ve ondan ibretler çıkarmalıdır.
Kerbelâ’yı anlamak için Hz. Hüseyin’i tanımak lazımdır. Hz. Hüseyin, dedesi olan
Hâtemü'l-Enbiyâ Muhammed Mustafa'nın (s.a.s) yolunda yürüyen şerefli bir mümindir. Hz.
Hüseyin, haksızlığın ve zulmün karşısında duran; hakkın, adaletin, vefanın, sadakatin ve
erdemin yoluna baş koyan haysiyetli bir Müslümandır.
Hz. Hüseyin’i sevmek, onun, uğruna can verdiği değerleri sahiplenmeyi gerektirir. Zira o,
tüm nesiller ve çağlar için onurlu bir hayatın ve asil bir duruşun muhteşem bir örneğidir. Hz.
Hüseyin’in imanını ve ahlakını kuşanmak, aynı zamanda onun yiğit ve fedakâr şahsiyetini
gençlerimize aktarmak bizim görevimiz olmalıdır.
Bunu için yeni Kerbelâ’lar yaşamamak için, aynı imanı, acıyı, özlemi taşıyan kalplerimizi
birleştirelim. Gönüllerimizde birbirimize yer açalım, hayatlarımızı muhabbetle buluşturalım.
Ortak acılarımıza ve çözüm bekleyen sorunlarımıza ferasetle, basiretle, sorumluluk ve
duyarlılıkla yaklaşalım. Bizi biz yapan mukaddes değerlerimiz etrafında kenetlenelim. Hz.
Hüseyin’in asaletini ve güzel ahlakını kendimize şiar edinelim.
Bu vesileyle şehitlerin serçeşmesi Hz. Hüseyin Efendimiz başta olmak üzere
Kerbelâ'dan bugüne kadar, hakikat, hürriyet, izzet ve mukaddesat uğruna canını feda eden
bütün şehitlerimizi, rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz. (11)
Bu güne has er ravzu’l-faik’in kitabındaki şu kıssası çok önemlidir.
Bir vakit Basra’da servet sahibi bir adam vardı. Her senenin Aşure Gününde
Müslüman Kardeşlerini evine toplar, sabaha kadar Kur’an okuyarak, okutarak geceyi ihya
ederler, nerde fakir ve yoksul, kimsesiz varsa buldurur, hepsine tasaddukta bulunur, dul ve
yetimlere ikramda bulunur, elinden gelen hayrı fazlasıyla yapardı. Evinin bitişiğinde bir
komşusu bulunuyordu ve komşusunun hem anası, hem de kızı senelerden beri yürüyemez
vaziyette idiler, kız babasına sordu;
-Babacığım bugün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi Kur’an ibadet
ve zikirle ihya ediyor.
-Babası;
-Yavrucuğum, bugün Aşure günüdür, Allah katında bugünün hürmeti büyüktür, ayrıca
çok da faziletleri vardır, dedi. Sonra uykuya vardılar. Fakat kız çocuğunun gözüne uyku
girmiyordu. Sanki nefesi kesilmiş bir halde huşu ve hayret ile Kuran’ı ve zikrullahı dinliyordu.
Kuran’ın hatim duasını yaptıkları vakit yüzünü semaya doğru çevirdi ve Allah’a niyaz
ederek;
-Ey Mevla’m!
Bu gecenin senin indindeki hürmeti hakkı için, senin rızanı kazanmak için bu
gece Kur’an-ı okumak için uyumamış, kulların hürmeti için beni şu halimden kurtar,
kalbimin kırıklığını sar! Dedi.
Daha sözünü bitirmemişti, o anda afiyet bularak bütün ağrı ve sancılarından kurtularak
kalkıp doğruldu. Sabahleyin bu hali görünce şaşıp kalan babası:
-Kızım bu nasıl oldu? Diye sordu. O da;
-Babacığım bu gün Allah’a tevessül ettim. O da anında bana sıhhatimi ihsan etti, dedi
(12)
Yazımı: Hz Hüseyin Efendimizin şu duası ile bitirmek istiyorum:
“Allah’ım!
Sana hamdlerin en güzelini arz ediyorum.
Allah’ım! Atamızı peygamber kıldığın için sana şükrediyorum.
Allah’ım! Bize Kur’ân’ı gönderdiğin ve onun derinliğini öğrettiğin için sana hamd
ediyorum.

Allah’ım! Bize hakkı gören göz, hakkı duyan kulak ve hakkı düşünen kalp
verdiğin için sana şükrediyorum.
Allah’ım! Bizi sana şükreden kullarından eyle! Bizi zalimlerden berî, müminlere
velî.” (13)
Bu vesile ile Muharrem ayı ile başlayan Hicri yılının ve 10 Muharrem Aşure gününün
milletimizin şahsında tüm İslam Âlemine mazlum insanlara hayırlara vesile olmasını Cenabı
Allah’tan dilerim.

KAYNAKLAR:
(1) Tirmizi, Menâkıb, 30.
( 2 ) İbnMâce, Sunne, 11/4.
( 3 ) Fecr Suresi Ayet 2
( 4 ) Tövbe suresi Ayet 36.
( 5 ) Tirmizi. Savm: 40
( 6 ) A.g.e. Savın: 47.
( 7 ) İbni Mâce. Siyam: 43.
( 8 ) (A.Geylani, El-Gunye: 2/316; Abdurrahman b. Yusuf, İmadül İslâm:386)
( 9 ) İbn-i Mâce.
( 10 ) et-Tergîb ve'l-Terhİb, 2/116)
( 11 ) Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 06.09.2019 tarihli hutbesinden.
( 12 ) Dua ve Zikirler M.Sami Sayfa:121.
( 13 ) Diyanet 07.10.2016 Tarihli Hutbesi.

Bu yazı toplam 1160 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113