Onu Keşmir’de Rara Yetimhanesi’nde görmüştüm. 7 yaşındaydı ve yetimhanenin en küçük çocuğuydu. Saçlarını okşamamanın, yanağından makas almamanın mümkün olmadığı kadar sevimliydi. Babası depremde ölmüştü. Barınağı Rara Yetimhanesi, dayanağı ise Hüseyin Abisi idi.
Hüseyin Oruç’un selamını ilettiler arkadaşlar. Bir anda gözlerinin içi parladı. Onu İHH Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç’un himaye ettiğini sonradan anladım. Yasin’in yaşı çok küçük ama anlaşılan belleği çok kuvvetliydi. İki kere gördüğü Hüseyin Oruç’u unutmadığını söylediler. Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara, Aştot Limanı’na çekildiğinde, elleri kelepçeli olarak indirilen yardım gönüllüleri arasından Hüseyin Oruç’u televizyonda gören Yasin’in, “İşte bu adam benim babam” diye bağırdığını anlattılar.
Dünya’da iyilik kadar güzel, etkili ve kalıcı başka bir şey yok sanırım. Peygamberimizin “Bir insanın gerçek zenginliği bu dünyada yaptığı iyiliktir” sözü o yüzden boşuna değil. İyiliği artırmak için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından çok ciddi bir adım atıldı. İşte bu beni heyecanlandırdı.
Dünya’da ve hatta yanı başımızda dayanılmaz acılar yaşanıyor. Yasinler soğuktan donarak ölüyor. Akşam evlerimize çekildiğimizde, perdelerimizle birlikte yüreklerimizi de dışarıya kapattığımızda unutmamalıyız ki, insan tacirleri ve organ mafyaları hâlâ dışarıdalar. Onlar içeri çekilmiyor, içeriye çekiyorlar. Sudan’dayken, 300 çocuğu kaçırırken yakalanan yabancı uyruklu kötü emelli insanlardan bahsetmişlerdi bana. Bunları bilmek bile insanı rahatsız ediyor biliyorum.
Voltaire, “Kötü insanlar yeryüzüne serpilmiş bir avuç iyi insanı sınamaya yararlar” der. Habil ve Kabil’den bugüne iyilik ve kötülük hep birbiri ile yarışmaya devam ediyor. Dünya’da 165 milyon yetim çocuğun olduğu yansıdı istatistiklere. Kötülükler yaygınlaşırken, Andre Gide gibi, “Her türlü kötülüğü yapmaya muktedirken, kötü bir şey yapmamak; işte budur iyilik…” diyemeyiz. Kötülük yapmamış olmak yetmez, iyilik yapmak ve onu yaymak gerekiyor.
Donarak ölen çocukların da, insan kılığındaki şeytanların pençesine düşen yavruların vebali kötüler kadar iyilerin de sırtında. Fecr Süresi 17. Ayet, “Hayır hayır! Siz yetime hiç değer vermiyorsunuz” derken, insanlığı insan olmaya davet ediyor ve bir nevi vurdumduymazlığın kuşattığı insanı da tehdit ediyor. Yardım kuruluşlarının dünyada her yıl çoğunluğu yetim olan 2,5 milyon çocuğun kaçırılarak satıldığını açıklaması, ayetin de teyit edilmesidir. Irak’ta yaşanan savaşta yetim kalan 5 milyon çocuk dünyadaki yetim sayısına dâhil oldu. Suriye’de bilanço netleşmedi ama kimyasal silahla ölen ve suyun yüzüne vurmuş ölü balıklar gibi dizili çocukların fotoğrafına her geçen gün kimi donarak kimi vurularak kimi açlıktan ölen yeni çocuklar ekleniyor. Arakan’da yaşananları ve çocukların maruz kaldıklarını yazmaya ise bırakın insanı, kalem utanmaktadır.
Çözüm, kötülükte yarışanlara mukabil iyilikte yarışanları çoğaltmaktır. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İHH ile birlikte “İyilikte Yarışan Sınıflar” sloganıyla “Her Sınıfın Bir Yetimi Olsun” kampanyası başlattı. Bu proje, çağa damga vuracak bir projedir. Kötülüğün teker teker çoğaldığı bir dünyada çocuklara, iyiliği sınıfça omuzlamayı öğretmek kadar büyük bir proje olamaz. Öğretmenlere ve okul yöneticilerine 165 milyon yetimi zimmetlercesine, onlara yol gösteren ve yüreklendiren bakanlık, kesinlikle doğru bakanlıktır.
“Çocuklara, sınıf mevcudumuzu artırıyoruz. Sınıfımıza bir kişi daha alacağız. O bizimle olamayacak ama biz hep onunla birlikte olacağız. Sınıfımızda resmi ve bilgileri panomuzda ‘Yetim Özet Bilgi Formu’ ile asılı duracak. Hepimiz ayda 2-3 TL’yi sınıfımızdaki yetim kumbaramıza atarak bir araya getirdiğimiz 90 TL ile bir yetimin elinden tutmuş ve sınıfımızın sıcaklığını ona da yaşatmış olacağız. Yetimin anne ve babası olmayabilir ama artık bizim sınıfımızdakiler gibi kardeşleri var” deme fırsatını öğretmenlere vererek, sınıflarının “en güzel sınıf” unvanına sahip olmalarına vesile olmak müthiş bir projedir. Allah Resulü, “Allah’a evlerin en güzeli, içinde güzel muamele edilen yetimin bulunduğu evdir” diyor. İçinde bir yetimi barındıran sınıftan daha güzel sınıf olabilir mi? Öğretmenlerine yol açan ve onlarla yol alan Bakanlık, doğru yoldadır.
Yetimler konusunda sadece eğitimciler değil, herkes duyarlı olmak zorundadır. Yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan imtihana çekileceğimiz gün gelmeden önce daha iyi olmamız gerektiğine inanarak yola koyulmalıyız. “Kötülüğü yapmaya muktedirken hiçbir kötülük yapmıyorum, bundan daha büyük iyilik mi olur” diyerek kendimizi avutamayız. Farkında değiliz ama kalplerimiz katılaşıyor ve bütün katı cisimlerin bile eriyebileceği cehennemin ateşi hepimizi kendine doğru çekiyor. Kendi istek ve arzularımızın esiri oluyor, çağımızın modern tapınakları olan AVM’lerde çoluk çocuğumuzla birlikte ailecek kayboluyoruz. Hâlbuki Allah, İnsan Suresi’nde, “(Gerçek müminler) kendileri daha çok arzu ettikleri halde önce yoksulu, yetimi ve esiri doyururlar” diyor.
Sahi bir başkası için ağlamayalı ne kadar oldu? Çünkü bir başkasını anlayabilmek, onun için ağlayabilmekle başlar. Pragmatizmin benliklerini yok ettiği insanlara dönüşmeden kalplerimizin pasını silmeliyiz. Katılaşan kalbinden şikâyet eden adama, Allah Resulü, “Kalbinin yumuşamasını istersen yoksulu doyur ve yetimin başını okşa” diye karşılık veriyor. Sigaraya ayda ortalama 150 lira harcayan bir insanın, yetimi ayda 90 lira ile himaye etmemesinin geçerli mazeret olmadığı ana doğru yaklaşmak hakikaten ürpertici.
Dünyaya iyilik hâkim olsun deyip gayreti başkasından bekleyenler yerine ilk adımı atan Bakanlık, ikinci adımı atmayı okul yönetimlerinden, üçüncü adımı ise öğretmenlerden beklemektedir. Yapılacak gayret mali haklarda değil belki ama kazanılmış bir hak olarak özlük haklarında mutlaka karşılığını bulacaktır. Kampanya hakkında bilgi almak ve katkı sunmak için, www.yetimkardes.org adre
Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İHH başta olmak üzere, yetim çalışması yapan bütün yardım kuruluşlarına, kış mevsiminde yürekleriyle yetimleri ısıtmak için sınıflarını harekete geçiren okul yöneticilerine ve iyilik elçisi öğretmenlere şimdiden teşekkür ediyorum.
Şahadet parmağı ile işaret parmağını yan yana birleştirerek uzatan ve “Ben ve yetimi himaye eden kimse, cennette böyle yakın olacağız” diyen Hz. Muhammed’i (SAV) duyup, iyilikte yarışan ve bir yetimi himaye eden insanlar arasında olmanız dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.