Türkiye Cumhuriyeti; 1595 yılında sınırları 19 Milyon 902 bin kilometre kare olan, 1683 yılında etki alanlarıyla birlikte 24 milyon kilometre kareye ulaşan Osmanlı Devletinin devamıdır ve onun ismi değişmiş ve sınırları yaklaşık 25 kat küçülmüş yeni halidir.
Tarihimizde dünyanın en büyük ve en güçlü devletlerini kurmuşuz ve yönetmişiz. “Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesi ve dünya nizamındaki etkisini yitirmesinden sonra, kısaca Osmanlı’nın durdurulmasından sonra artık; “eşkiya dünyaya hükümran oldu.” Emperyalist ülkeler Osmanlı coğrafyasını paylaştılar ve bir asırdır hem Osmanlı coğrafyası, hem de dünya huzur yüzü görmedi.
Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın küllerinden doğmuş, yüz yıldır kendine gelebilmek için çırpınıyor fakat içeriden ve dışarıdan muhasara altına alınmış; ruhun bedene dönüşü sürekli engellenmeye çalışılmaktadır. İşte o ruha milli ruh diyoruz. Milli ruhundan yoksun bırakılmaya çalışılan ülkemiz sürekli kendini yeniden inşa etmeye çalışmaktadır, ancak bu milli ruh her fırsatta örselenmekte ve bedenine dönüşü geciktirilmektedir. Eninde sonunda bu ruh bedene dönecektir. Rahmetli Menderes, Özal, Türkeş, Erbakan, Yazıcıoğlu ve nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan milli ruhun ve milli duruşun son 70 yıldaki siyasi liderleridir.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin milli ruhu; tüm dünyada adaletin, barışın ve huzurun hakim olması davasını yüklenmiştir. ”Emperyalizmin önündeki en büyük engeldir. Osmanlı coğrafyasını 50 parçaya bölüp, her parçasına bir devlet kurduranlar; kan, gözyaşı, terör ve sömürüden beslenmektedirler. Bu parçalardan hiçbirinde istikrarlı bir yönetime ve iç barışa fırsat ve imkan vermiyorlar.
Türkiye’de son 20 yıldır istikrarlı bir yönetim vardır. Bu istikrar maalesef Türkiye düşmanlarını rahatsız etmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle istikrar kalıcı hale gelmiştir. Bu sistemin yeni bir Anayasa ile eksik kalan kısımlarının tamamlanması gerekmektedir. Türkiye’ye yeni bir Anayasa şarttır. Sistemin eksik ya da eleştirilen yönleri yeni duruma uygun bir Anayasa ile giderilebilir. Bunun için milli duruşa sahip partilerin iş birliği yapması gerekmektedir.
Avrupa ve Amerika’dan kopya edilerek alınan medeni kanun, ceza kanunu, idari kanunlar velhasıl bütün aşırma ve kopyalama kanunlar bir işe yaramadığı gibi, oralardan bize kurtarıcı reçeteler de gelmemiştir ve gelmesi de mümkün değildir. Evet bütün dünyada uygulanmış ya da uygulanmakta olan sistemlerin başarılı olanlarından faydalanabiliriz, ancak kendi kültürümüzü, medeniyetimizi, tarihi tecrübemizi ve yorumumuzu katarak, kendi milli ve yerli kanunlarımızı, eğitim sistemimizi ve ekonomik ve ticari sistemimizi kurmalıyız. Milli ve yerli olmayanları, ya da bize uymayanları, on yıllardır deneyip hiçbir faydasını görmediklerimizi TBMM’de ayıklamayız. Gerekirse milli iradenin asıl sahibi olan halkın iradesine başvurmalıyız. Milli duruş işte bunu gerektirir.
Avrupa ve Amerika Türkiye’yi bölmeyi hedeflemiş ve bunun için açıktan 40 yıldır terör örgütlerine destek vermektedirler. Bir gün gelecek Türk Devleti bunun hesabını emperyalistlerden de soracaktır. İşte “Milli Duruş”a sahip siyasiler; bu hesabı soracak cesarete sahip olan kimselerdir. Avrupa’dan kanun alanlar, şimdi de para alma derdindedirler. Parayı verirler ancak onurunuzu ve vatanınızı alırlar. Sizi tasmalı köle haline getirirler. ABD ve AB emperyalizmin araç ülkeleridir ve Asya, Afrika ve Orta Doğuyu bu hale getirmişlerdir. Milli duruşa sahip olmak; bu ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel köleliğe isyan etmek, karşı koymak demektir. Milli duruş; üretmektir, ülkemiz için alın teri ve akıl teri dökmektir.
Milli Duruş; varoluştur, silkinerek kendine gelmektir, kendini yeniden keşfetmektir, durdurulan “Osmanlı Ruhu”’nun biricik devletimiz olan Türkiye Cumhuriyetinde yeniden bedene dönüşü ve zulme karşı kıyamıdır. Milli duruş; milletin değerlerine, milli kimliğine, kültürüne, medeniyetine saygı duymak ve aynı ruha sahip olanlarla birlikte olmak, beraber yol yürümektir. İktidara ortak olmak hayaliyle, ya da dünya menfaati için ilkelerini, maneviyatını çiğnememek, ruhunu satmamaktır. Milli duruş; bilime, teknolojiye, kalkınmaya bütün gücüyle yol açmak, destek vermek ve ülkesi için, milleti için gece gündüz çalışmak, göz nuru dökmektir. Hasılı Milli duruş demek; gerekirse vatan ve mukaddesat uğruna sınır boylarında gözünü kırpmadan can vermektir.
Milli duruşu olanlar; müstevlilerin içerideki maşaları ile gizli ya da açık süklüm püklüm kol kola yürümezler, Amerika’nın ya da Avrupa’nın parasına, gücüne sığınıp tapınmazlar, teslim olmazlar, tam aksine; “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz ben davamdan vaz geçmem.” diyen Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselatü Vesselam’ın dava bilincini rehber edinirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.