Fahri Kainat efendimizin alemlere rahmet olarak gönderildiği tarihin yıl dönümünde “Mevlidi Nebi
Haftası”nda değişik etkinlikliklerle onun örnek hayatını anlama, hayatımıza uyarlama, üzerinde ziyadesiyle
düşünmek için çaba içerisindeyiz.
Onun için Allaha hamd, efendimiz Sav’e Salatü Selam olsun.
O’nu (Sav) anlamak, elbetteki yolundan takip etmek izinden yürümekle mümkün olur. Çünkü risaletiyle
alemleri zulmetten kurtarıp, karanlıkları aydınlığa kavuşturmuştu. Örnek hayatı ile de yaşadığı zamanı “Asrı
Saadet”e dönüştürmüştü. Belli ki efendimizin hayatının örnek hayat olduğu her dönem saadet asrı olmaya
adaydır.
ÇÜRÜMÜŞ VE KOKUŞMUŞLUĞA ÇARE
Yaşadığımız asırdaki çürümüşlüklerin, kokuşmuşlukların tek çareside yine Peygamberimizin izinde yürümekten
geçmektedir. Çok uzaklara gitmeden birkaç gün içersinde basında, sosyal medyada, sosyal hayatta gündem
olan olaylara baktığımızda ifade ettiklerimizin ne kadar önemli hususlar olduğunu görmek mümkündür.
Bir taraftan, medeniyet ve çağdaşlık teraneleriyle insanlığa maddeci yaklaşım, materyalist düşünce,seküler
inanç sistemi alabildiğine iliklere kadar nakşedilmeye çalışılırken, diğer taraftanda bu düşüncelerin hayata
geçmesinin önündeki engelleri bir bir kaldırmaya çalışıyorlar.
BİZE AİT OLMAYAN HAYATI DİKTE EDİYORLAR
Bu düşence eksenindeki küresel hareketin içerisinde bulunduğu tezatları görmeden, dikte ettikleri hayat
tarzının aslında bize ait olmadığını anlayamayız. Onlar bize modern hayat, özgür düşünce, çağdaşlık gibi kulağa
hoş gelen iksiri bol kelimelerle gelecekler, adeta altın tepsinin içerisinde zehiri şerbet diye içireceklerdir.
Birkaç örnekle beraber hadiseyi etraflıca aktarmaya çalışacağım.
İKİ YÜZLÜ YAKLAŞIM SERGİLİYORLAR
Bizim medeniyetimizde, geleneklerimizde sevgi, saygı, hürmet, anlayış ve hoşgörü vardır. Bundan dolayıdır ki
canlıya, cansıza, bütün yaratılmışlara yaratandan ötürü severiz. “Hayvansever”, “Ağaçsever”, “İnsansever” gibi
ayrıma gitmemize gerek yoktur. Madem ki her şeyin Haliki Allah zülcelaldir. Yaratmaya layık bulmuştur,
bizimde o yaratılmışa sevgi beslememiz, olmadı en azından saygı duymamız görevimizdir.
Ancak gördük ki “Ağaçsever”, “yeşilsever”, “Doğasever” olduklarını iddia edenler, yeşillikler katledilirken,
ormanlar kül edilirken sus pus oldular, kampanya düzenleyip protesto etmediler, sosyal medyada organize
olup “trend topic” yapmadılar
Hayvansever olduğunu iddia ederek kurbana karşı kampanya düzenleyenler spor olsun diye boğaları
şişleyenlere karşı, çok su içiyor diye develeri kurşuna dizenlere karşı sus pus oldular.
Bir hayvan yavrusu kanala düştüğü için, kurtarılma görüntülerini tüm kanallarda gösterim yarışına girerken ,
açlıktan ölmemek için ot yiyoruz diyen çocuğa el uzatmadılar, minik bedeni sahile vuran bebekleri görmezden
geldiler, sizi Allah’a şikayet edeceğim diyen çocukların ahının arşa çıkacağını hesap etmediler.
“İbadetin bana lazım değil onu Allaha göster bana insanlığın lazım” dediler, hep inanan kesimleri suçladılar
ama insanlık namına, insanlığın hayrına kılını bile kıpırdatmadılar.
MÜSLÜMAN HATA YAPTI FATURA İSLAMA KESİLDİ
İslamı ve müslümanları münferit olumsuzluklar, kişisel hatalar üzerinden ellerinden gelse tarih sahnesinden
silmeye çalıştılar. Algı yapmada gerçekten çok mahir olduklarını gösterdiler. Adamlar “hem dayak atıyorlar
hem de bizi dövüyorlar” diye çığlık atıyorlar, işin ilginç tarafı da etraftakileri buna inandırıyorlar.
Kadınların bu güne kadar aşağılandığını, köle gibi kullanıldığını, hangi zamanda yaşıyoruz kadınlarımız hakettiği
değeri görmeli diyerek, süslü cümlelerle aslında bizi biz yapan “Aile” yapımızın altına istanbul sözleşmesinden
güç alarak adeta dinamiti koymuş oldular.
Bizim inanç değerlerimizde “Cennet, annelerimizin ayağı altındadır”. Biz “ Sizin en hayırlınız ailesine karşı en
iyi davranınızdır” buyuran peygamberin ümmetiyiz. Kadınları diri diri toprağa gömen bir zihniyete, Kadınların
baştacı olduğunu öğreten bir Peygamberimiz var bizim. Aynı zihniyet bu gün kadınları belki toprağa değil, ama
şehvetin, servetin, modernitenin, reklamın geri dönülmez dehlizlerine atarak manen ölmesine seyirci kalıyor,
kalmakla yetinmiyor tabutunu çakmış oluyorlar.
“En iyi islamı biz yaşıyoruz” dediler, hayatlarında ne Kuran’a nede Hz peygamber sav’e yer verdiler. Bırakın yer
vermeyi açıkça bazı ayetlerin günümüzde geçerliliğinin olamayacağını, Hz Peygamber sav’in sünnetlerinin o
döneme ait bir uygulama olduğunu, modern dünyada bedevilerin hayat tarzlarının bizim dünyamızda yeri
olamayacağını ifade ettiler.
Dahası peygamberimize hakaret eden karikatürü yayınlayan “charlie hebdo” dergisinin sayfalarını
gazetelerinde yayınladılar. Bu dergi bütün dünyada müslümanlar tarafından protesto edilirken onlar sahip
çıktılar.
Bir Mevlidi Nebi haftası arefesinde Fransa cumhurbaşkanının bilgisi dahilinde kamu binalarına Peygamberimize
hakaret içerikli görseller yansıtıldı. Bu çevreler yine suskun yine sessiz…
Ama biz susmayıp bunları dile getirmeye, gücümüz ve nefesimiz kadar müslümanları uyandırmaya devam
edeceğiz. Bunun içinde farklı konulardan hareketle ortaya bir fotoğraf koymaya çalıştım. Bu fotoğrafta
görünenden çok göremediklerimizinde olduğunu bilin.
İÇİMİZDEKİ BEYİNSİZLER YÜZÜNDEN BİZİ HELAK ETME ALLAHIM
Bizi bizimle, içimizdeki beyinsizlerle vurmaya çalışıyorlar. İslama tetiği çekenleri ne olur artık tanıyın. Onların
içimize sızdırdıkları düşünceleri, düşünce sahiplerini görün ve tanıyın. Hem müslüman olduğunu, hemde İslam
ve müslümanlara cephe açmaktan geri durmayanları tanıyın. En önemlisi de bunlarla mücadelede en etkili
yöntem twit savaşları ile değil, örnek bir hayat yaşarak insanlığa “Rol Model” olmakla mümkün olacaktır
Merhum Akifin dediği gibi
Allâha güven, sa'ye sarıl, hikmete râm ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol
Mevlidi Nebi haftamız hayırlara vesile olsun. Selam ve Muhabbetlerimle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.