Bir devletin egemenliği altında bulunan bağımsız, uluslararası antlaşmalara dayalı sınırlarla çevrili, üzerinde dil, kültür ve ülkü bakımından birlik oluşturan bir ulusun yaşadığı toprakların tümüne ülke denir.(TDK)
Memleket; bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünüdür. Bir kimsenin doğup büyüdüğü yerdir, şehirdir, yurttur.
Üzerinde yaşadığımız, havasını soluduğumuz memleketimiz her şeyimizdir. Olmazsa olmazımız, göz bebeğimizdir. İyi günde, kötü günde sahip çıkmamız gereken en öncelikli kıymetlimizdir. Ülkemizin yararına olan her şeye destek olmak bir vatandaşlık görevidir.
Ülkeler; bulundukları stratejik konum itibarıyla, sahip olduğu yeraltı kaynaklarıyla, taşıdıkları misyon ve vizyonlarıyla önem kazanırlar. Bu kriterler çerçevesinde de ister istemez menfaat çatışması, menfaat ortaklığı yaşanması kaçınılmazdır. Ülke insanları bütün bunları eğitim ve öğretimle öğrenirler. Bu çerçevede hem ülkeyi yönetenler, hem de ülke insanları dost ve düşman anlamında temkinli ve tedbirli davranırlar. Ülke geleceğinde olmasını istediklerimiz veya olmasını istemediklerimiz olabilir. Bütün bunlar aile eğitimiyle başlar, aldığımız akademik eğitim ile taçlanır, içselleştirdiğimiz kültürümüzle hayat bulur ve bize bir hayat görüşü sunar. Bu hayat görüşü çerçevesinde bir hayatımız olsun isteriz. İnsanoğlu süt değildir ki döktüğünüz kabın şeklini alsın. Herkesin aynı şeyleri düşünmesini veya istemesini bekleyemeyiz. Aynı genleri taşıyan kardeşler de bile hem fiziksel hem de düşünce anlamında değişikliklerin olduğu gerçektir. Herkesin kendimiz gibi düşünmesini beklememek olgunluktur, saygıdır, çeşitliliktir. Bu farklılıklar bize farklı bakış açıları kazandırır. Hatalarımızı görmemizi sağlar. Ancak bazı şeyler vardır ki su götürmez gerçeklerdir. Başka bir yoruma ve başka bir alternatife açık değildir. Olmazsa olmazdır. Ülkenin geleceği için hayati önem taşır. İşte bu tür olaylarda doğru yerde durabilmek ve doğru karara destek verebilmek bir vatandaşlık görevidir. Tabii bu tür şeyleri araştırmadan karar vermek de doğru değildir.
Doğru karar verebilmek için okuyup araştırmak gerekir. Alınacak kararların öncelikle ülke menfaatine olup olmadığını, gelecek nesilleri nasıl etkileyeceğini çok iyi analiz etmek gerekir. Öyle oldu bitti mantığıyla, yaklaşmamak gerekir. Enine boyuna düşünüp, analiz etmek en doğrusudur. Bir yerde okumuştum. Bir Prof; ‘ bir olay olduğu zaman çok kısa bir mantıkla düşüneceksiniz, kimin işine yarar? Kimin işine yaradığını bilirseniz kimin yaptığını aynı adresle bulabilirsiniz.’ Ben bu sözü gerçekten müthiş buldum. Bu sözü bir de farklı bir açıdan bakalım. Bir şey ya olacak ya da olmayacak. Ama birey olarak bu olayın olmasında ve olmamasında bizim etkimizin olacağını varsayalım. Çıkacak sonuçtan gelecek nesillerin de etkileneceğini düşünürsek, üzerimize bir kat daha sorumluk binmiş olur. O zaman öncelikle bu konu hakkında bir araştırma yapmamız, ilgili kaynakları okumamız gerekir. Bu olayı olumlu bakan ve olumsuz bakan çevrelerin misyonlarını ve vizyonlarını, kimlerle oturup kalktıklarını, kimlerle yiyip içtiklerini, kimlerle menfaatlerinin kesiştiğini ve çatıştığını çok iyi analiz etmek gerekir. Bütün bunları analiz etmek demek; bilimsel araştırma yapmak, demek değildir. Sadece bu olay üzerinde araştırma yapanların sonuçlarını okumak, yayınları takip etmek, bizlere vereceğimiz karar üzerinde fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır. Üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmışız hissi yaşatacaktır. En önemlisi vicdani hesaplaşmamızda içimiz rahat olacaktır. En doğru kararı vermekle sorumluluktan iyi yönde kurtulmuş oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.