Kısa bir süre önce "AĞIZLARDA LİYAKAT LAFINI DÜŞÜRMEYEN DOSTLARA..."
diye başlayan bir makale yazmış idik. Yazılan bu makale üzerine sizlerden çok güzel YORUMLAR, geriye dönüşler almış idim.
Bugün ise değerli büyüğüm Abdülhamid Doğan abimin paylaşmış olduğu ibretlik bir hikâyeyi olduğu gibi; sağına, soluna dokunmadan aynı şekilde alacağım, yani İKTİBAS yapacağım.
Bu makale günümüz politikacılarına; iktidar da veya muhalefette olup siyaset yapan ve bu nokta da gereken hassasiyeti göstermeyen herkese, cümle aleme gelsin.
Buyrun, makalenin ben de dahil bir kez dahi olsa okunması ve ibret alınması duası ile.
Adam uzun yıllar devesiyle taşımacılık yapmış.
Yaşlanan deve yolun sonuna gelmiş.
Artık öleceğini anlayınca:
— Sahibimi çağırın da helallik vereyim, demiş.
Devenin sahibi:
— Ne hakkı varmış ki ben de? demiş.
Demiş ama yine de merak etmiş.
Dayanamayıp devesinin yanına gitmiş.
— Ne hakkın var ki ben de? demiş.
Deve:
— Öyle deme!
İlk olarak; benim taşıma gücüm belliyken, sen bunun iki katı çuval yüklerdin bana.
Bu hakkımı helal ediyorum sana.
— İkinci olarak; benim günlük 10 kg yiyeceğe ihtiyacım varken, sen hep 8 kg verir kalanı vermezdin.
Bu hakkımı da helal ediyorum.
— Ayrıca; üç günlük yolu iki günde gitmem için sopayla döverdin beni.
Bu hakkımı da helal ediyorum.
— Dahası; bir de yavrum olmuştu.
Onu kesmiş, misafirlerinle bir güzel yemiştiniz.
Bu hakkımı da helal ediyorum.
— Amma bir hakkım var ki, onu sana asla helal etmeyeceğim.
Mahşerde bunu senden soracağım.
Sahibi merakla sormuş.
— Nedir o?
— Her seferinde her yolu en iyi ben bildiğim halde, tüm yükü de ben taşıdığım halde, yularımı bir eşeğe verirdin.
Beni bir eşeğe mahkum ederdin ya, işte bu hakkımı asla helal etmeyeceğim!
Düşünülmesi, ibret alınması ve ehil olmayan, liyakatsız eşeklere hiç bir makamın, değerin ve emanetin teslim edilmemesi dileğiyle.
Buyrun, herkes yorumunu yapsın.
Selâm ve dua ile.