LGBT PROPAGANDA VE ÖRGÜTLENMESİNİ
CEZA YAPTIRIMINA BAĞLAYAN KANUN
DERHAL ÇIKARILMALIDIR
Mezuniyet törenlerinden tiyatro sahnelerine, televizyon programlarından sosyal medyaya, aklımıza gelebilecek her mecrada eşcinsellik normalleştirilmekte ve özendirilmekte, doğal olmayan cinsel kimlikler ve cinsiyetsizlik övülmektedir.
Son birkaç hafta içinde yaşanan gelişmelere göz atıldığında durumun ciddiyeti yeniden anlaşılacaktır:
1- Ünlü bir erkek oyuncunun, tiyatro oyununun provasında erkek rol arkadaşıyla öpüştüğü hepimizin malumudur. Söz konusu tiyatronun Aşık Shakespeare filminden uyarlandığını biliyoruz. Filmde böyle bir sahne yer almadığı halde tiyatro oyununa erkek erkeğe öpüşme sahnesinin eklenmesi eşcinselliği özendirme çabasından başka birşey değildir. Sanat özgürlüğüne sığınarak LGBT propagandasına dokunulmazlık kazandırma girişimidir. Ayrıca, söz konusu eylem tek başına değerlendirilmemelidir. Bu eylem; Oscar’a LGBT kriteri getirilmesinin, en iyi kadın ve erkek oyuncu ödüllerinin yerini cinsiyetsiz ödüllerin almaya başlamasının, gökkuşağı bayraklarıyla konserlere çıkılmasının, Netflix ve benzeri platformlarda maruz kaldığımız çıplaklık, şiddet, madde kullanımı, eşcinsellik güzellemelerinin, ödül törenlerinde ellere tutuşturulan metinlerin, bütün kız çocuklarını erkek yapmakla gururlanan ünlü davranışlarının devamıdır.
2- Ordu Üniversitesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ve ÇAPA Tıp Fakültelerinin mezuniyet törenlerinde, Hekim Andı “cinsel yönelim” ifadesi eklenmiş şekliyle okunmuştur. Toplumsal cinsiyet ideolojisine teslim olan Dünya Tabipler Birliği’nin 2017 yılında yaptığı değişikliğe dayanılarak Hekim Andının değiştirilmesi, gençlerimizin ne yazık ki LGBT propagandasının etkisi altına girdiğinin göstergesidir ve kaygı vericidir. Oysa biyolojik cinsiyeti reddeden toplumsal cinsiyet terörüne göğsünü siper etmesi ve hepimizden önce bilimi savunması gerekenler genç hekim arkadaşlarımızdır.
3- LGBT eylemlerinde başı çeken DEM Partili Milletvekilleri, bu yıl da boş durmamış, Haliç’teki Atatürk Köprüsü’ne trans bayrağı asmışlardır. Ankara’da ise TİP desteğiyle düzenlenen ve “Faili Devlet” sloganıyla gerçekleşen sözde Trans Onur Yürüyüşünde sözde Kürdistan’a selam gönderilmiştir. Yani, PKK bir yandan ABD silahlarıyla vatan bütünlüğümüzü tehdit ederken diğer yandan ideolojik bombalarla toplumumuzu çürütmeye devam etmektedir. Etnik bölücülükle cinsel bölücülük yine el eledir.
4- CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel katıldığı bir televizyon programında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı’na dönüştürme niyetlerini ifade etmiştir. Amaç, aileyi değersizleştirmektir. CHP Genel Başkanı, kadın sorununun arkasına saklanarak aile düşmanlığını kışkırtmaktadır. Aileye düşmanlığı körükleyenler kadın haklarını savunamaz. Aileye düşmanlık, kadına düşmanlıktır; kadını yalnızlığa, mutsuzluğa, güvensizliğe itmektir. Aile içi şiddeti önleme mücadelesi, aile kurumuna saldırının paravanı haline getirilemez. Aksine, çağdaş bir aile kültürü inşa etmek, kadına şiddetle mücadelede anahtar roldedir. O nedenle, Vatan Partisi iktidarında Aile Bakanlığı hiç çalışmadığı kadar çok çalışacaktır.
Onur Yürüyüşlerinde en önde poz veren, LGBT Çocuk Vardır kampanyaları düzenleyen CHP yönetiminin LGBT destekçisi sicili kabarıktır. Ayrıca, CHP’li belediyelerde açılan Cinsiyet Eşitliği Merkezlerinin LGBT Merkezlerine dönüştüğü düşünüldüğünde Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı’nın da LGBT Bakanlığı olacağı öngörülmektedir.
Diğer yandan, son derece haklı bir mücadele olan kadın mücadelesinin LGBT hareketi için çarpıtılmasına ilk önce kadınlar karşı çıkmalıdır. LGBT hareketi en büyük darbeyi kadın hareketine vurmaktadır. Bu hareket, kadın hareketine tutunarak kendine alan açmakta ve kadın hareketinin kazanımlarını tehdit etmektedir. LGBT hareketinin dayandığı toplumsal cinsiyet ideolojisiyle ise sayısız cinsiyet türetilerek kadının adı silinmiştir. Kadını sayısız cinsel kimlikten yalnızca birisi düzeyine indirgeyen bir harekete, bakanlık seviyesinde yani en üst düzeyde alan açarak hangi kadın hakkını savunabilirler? Sayın Özel’in açıklamaları kadın haklarını savunmak değildir, LGBT’ye ve Batı’ya mesajdır.
5- Son olarak, Onur Ayı bahanesiyle başta İstanbul olmak üzere çeşitli şehirlerimizde foncu örgütler tarafından eylemler yapılmıştır.
LGBT’yi topluma yayma cüretkârlığının bu dereceye varması, devlet gücünün ortaya konmadığını göstermektedir. Hal böyleyken, Ak Parti hükümetine ve Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilere soruyoruz: Bu saldırıyı durdurmak için hangi tedbirleri alıyorsunuz? LGBT propaganda ve örgütlenmesini ceza yaptırımına bağlayacak bir yasa çıkarmak için daha neyi bekliyorsunuz? Kanada’daki gibi çıplak onur yürüyüşlerini mi milletimize izleteceksiniz? Küçücük çocuklarımızın cinsiyet değişikliği için ameliyat masalarına yatırılmasını mı bekleyeceksiniz? Gençlerimizin neoliberal politikaların kurbanı olmasını mı seyredeceksiniz?
Devletimizin zaaf içinde olduğu apaçık biçimde ortadadır. İktidar, LGBT dayatmasıyla mücadelede anayasa değişikliğini yeterli görmektedir. Halbuki anayasada yapılacak değişiklik, evlilik birliğinin kadın ve erkek arasında kurulabileceğini hükme bağlayarak eşcinsel evlilikleri engelleyecektir, LGBT propaganda ve örgütlenmesini durdurmayacaktır. Kaldı ki, yeni anayasa için kapısı çalınan partilerin içinde LGBT lobisinin sözcülüğünü yapanlar bulunmaktadır, DEM Parti ile insanı ve aileyi koruyan bir anayasa yapmak imkânsızdır.
Meclisimizin sessizliği de devlet zaafının göstergesidir. LGBT’ci partileri bir kenara koyacak olursak, konuya duyarlı olduğunu söyleyen partiler de bugüne değin herhangi bir çaba sarf etmemiştir. Anlaşılan odur ki, milletvekillerimizin insanı, toplumu ve devleti korumaktan daha önemli işleri vardır!
Vatan Partisi, devleti zaaftan kurtaracak; LGBT propaganda ve örgütlenmesini yasaklayacaktır. Görevimizin bilincinde, sorumluluğumuzun farkındayız. Bu nedenle, geçtiğimiz yıl Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek tarafından milletimizle paylaşılan kanun önerimizi tekrar dikkatinize sunuyoruz.
KANUNUN GEREKÇESİ
LGBT diye kısaltılan “Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel, Cinsiyetsizlik, Akışkan Cinsiyet” gibi doğal olmayan, kadın ile erkek kimliği ve ilişkisi dışındaki cinsel kimlik ve ilişkilerin propagandası ve örgütlenmesi, milletimiz, devletimiz ve insanımız için ciddî tehdit oluşturmakta ve yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır.
Eşcinsellik, tarih boyunca sınıfsal çelişkilerin ve kadının aşağılanmasının aşırı boyutlara vardığı toplumlarda, topluma yukardan aşağı dayatılmıştır. Günümüz dünyasında da LGBT propaganda ve örgütlenmesi, emperyalist devletlerin bütün insanlığa ve millî devletimize karşı yıkıcı faaliyeti kapsamındadır. Bu faaliyetle toplumumuzu ayakta tutan değerler yozlaştırılmakta ve çürütülmektedir.
Emperyalist Batıdan gelen ideolojik baskılarla oluşturulan “Toplumsal cinsiyet” kavramı altında, cinsiyetsizlik ve benzeri doğal olmayan cinsel kimlikler topluma dayatılmakta, eşcinsellik ve transseksüellik yaygınlaştırılmaktadır. Öncelikle insan, aile kurumu ve kadınıyla erkeğiyle bütün toplum hedeftedir. İnsanın cinsiyetine yabancılaştırılması, kendi bedeniyle kavgalı hale getirilmesi, bunalımları, intiharları, madde ve alkol bağımlılığını tetiklemekte, şiddet eğilimini kışkırtmaktadır. Dış dayatmalarla cinsiyet değiştirdiği için pişman olanların sayısı artmaktadır.
LGBT propagandasının masum ve bilinçsiz olan çocukları bile hedef alması, onları istismara açık hale getirmektedir. Dahası çocukların cinsiyetine müdahale etmek ve onları LGBT hareketini meşrulaştırmak amacıyla kullanmak, toplumumuzun geleceğini karartmaktadır.
Yapılan araştırmalar, Türkiye’de ve Dünya’da sözde “cinsiyet hoşnutsuzluğu” vakalarında kayda değer artışlar olduğunu ortaya koymaktadır. Bu artışın nedeni, doğal değil ideolojik ve kültüreldir. Gençlerin kimlik arayışı “özgürlük, çağdaşlık, düzene başkaldırı” olarak sunulan LGBT propagandasıyla buluşturulmakta ve “LGBT birey” kimliği yaygınlaştırılmaktadır.
Yabancı devlet parasıyla desteklenen LGBT propagandası ve örgütlenmesi, millî kültürümüzde ve ahlakımızda derinleşen yaralar açmaktadır.
İnsanı, toplumu, sağlığı, genel ahlâkı ve kamu güvenliğini korumak, Devletimizin anayasal görevidir. “Doğal Olmayan Cinsel Kimlik ve İlişkilerin Propaganda ve Örgütlenmenin Suç Oluşturduğuna İlişkin Kanun”un amacı, LGBT propaganda ve örgütlenmesini ceza yaptırımına bağlayarak, devletimizi, toplumumuzu, aileyi ve insanımızı korumaktır.
Kanunun adında LGBT kavramının tercih edilmeme nedeni, yeni yeni cinsel kimlikler türetilmesidir. Böylece LGBT harfleri yetersiz hale getirilmektedir. Bu nedenle “Doğal Olmayan Cinsel Kimlikler ve İlişkiler” kavramı kullanılmıştır.
Doğal olmayan cinsel kimlik ve ilişkilerin propagandasından kasıt; özendirme ve telkin içeren kamuya açık eylemlerdir. Gazete, dergi, kitap, televizyon, sinema, radyo, internet gibi kitle iletişim araçlarıyla yapılan özendirici nitelikteki yayınlar ve aynı nitelikteki toplantı ve gösteriler propaganda kapsamındadır.
Cinsiyet, cinsellik ve doğal olmayan cinsel kimlikler konularında yapılan bilgilendirme, araştırma ve tartışmalar, elbette suç kapsamı içinde değildir.
Kanunda cezalandırılan, kamuya açık propagandadır. Kişilerin özel hayatları ve kendi aralarında yaptıkları görüş alışverişleri propaganda kapsamında değildir.
Suçun oluşumunda kasıt unsurunun saptanması, belirleyici önemdedir.
Örgüt suçuna gelince, Kanunda, doğal olmayan cinsel kimlik ve ilişkilerin propagandası amacıyla örgüt kurma veya örgüt yönetme eylemleri de cezalandırılmıştır. Ayrıca tanımlanan amaçla kurulan örgütlerin kapatılması öngörülmüştür. Kapatma hükmünün verilmesi için iki şart aranmalıdır. Suç, ya o örgütü temsil eden organlar aracılığıyla işlenecektir ya da o örgütün faaliyetinin tanımlanan suça odak oluşturduğu saptanacaktır.
Suç oluşturan amaçla yabancı devletlerden, örgütlerden ve kurumlardan maddî yardım almak, cezayı ağırlaştırma nedeni olarak öngörülmektedir.
İstanbul Sözleşmesi’nin 24 Kasım 2011 tarihinde kabul edilmesinden sonra düzenlenen kanun, tüzük, yönetmelik ve genelgelere ve kamu belgelerine giren “toplumsal cinsiyet”, “gender” gibi ifadeler, İstanbul Sözleşmesi’nin 20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle feshedilmesine rağmen, devletin hukukî düzenlemelerinde durmaktadır. Bu ifadeler, emperyalizmin dayattığı yozlaşma ve çürümeye zemin oluşturmak yanında, LGBT’nin propaganda ve örgütlenmesi suçunun işlenmesine de alan açmaktadır. Bu nedenlerle ilgili ifadelerin hukuk metinlerinden ve belgelerden çıkarılması, yürütme ve yasama organlarının ertelenemez görevidir.
DOĞAL OLMAYAN CİNSEL KİMLİK VE İLİŞKİLERİN PROPAGANDA VE ÖRGÜTLENMESİNİN
SUÇ OLUŞTURDUĞUNA İLİŞKİN KANUN
1. Suçun Tanımı
Doğal olmayan veya “toplumsal cinsiyet” diye tanımlanan sözde cinsiyetlerin, cinsel ilişkilerin ve tıbbi zorunluluk dışındaki cinsiyet değiştirmenin özendirilmesine ve telkinine yönelik propaganda ve örgütlenme faaliyeti suçtur.
2. Propaganda suçu
Kanunda tanımlanan propaganda eylemini sözlü olarak ya da yazılı, görsel ve işitsel yoldan kitle iletişim araçlarıyla kamuya açık biçimde yapanlar, 500 günden on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
-Suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.
Kanunda tanımlanan propagandanın yer aldığı yayın yasaklanır ve yayının kamuya erişimi engellenir.
3. Toplantı ve gösteri yasağı
Bu kanunda suç olarak tanımlanan eylemleri gerçekleştirmek üzere toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapılması, Anayasanın 34. Maddesinde öngörüldüğü üzere, “millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” amacıyla yasaklanır. Hükme aykırı eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun ceza hükümleri uygulanır.
4. Örgütlenme suçu
Doğal olmayan cinsel kimlik ve ilişkilerin propagandası ve yayılması amacıyla örgüt kuranlar veya örgütü yönetenler, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
5. Tüzel kişiyi kapatma yaptırımı
Suçun tüzel kişiliği yöneten organlar aracılığıyla işlenmesi ya da tüzel kişinin suç oluşturan faaliyetin odağı haline gelmesi durumunda, tüzel kişilik kapatılır ve sorumlu yöneticiler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
6. Suç amacıyla yabancı gerçek ve tüzel kişilerden maddî destek alma suçu
Kanunda tanımlanan eylemleri işlemek amacıyla yabancı devletlerden, örgütlerden ve kurumlardan maddî destek alanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Alınan destek müsadere edilir. Müsadere edilecek değerin sarf edilmiş olması durumunda, bedelin desteği alan veya alanlardan tahsil edilmesine hükmedilir.
Suç amacıyla maddî destek alan örgüt kapatılır.
7. Yayım tarihi ve yürürlük
Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Kanun hükümleri Cumhurbaşkanlığı tarafından yürütülür.
Meltem AYVALI
Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi
Öncü Kadın Genel Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.