LGBT Sapkınlığı 

Adını ve anlamını gizleyerek, özellikle gençleri hedef alan, emperyalizmin lgbt tuzağı maalesef iyi anlaşılamıyor. Türkçesi eşcinselliktir. Hatta şu anda dünyada lgbt lobisinin hedefi, sadece eşcinsellik değil; bu çürümüşlüğü savunmak ve ülkelere yaymak, aileyi ve evliliği ortadan kaldırmak, nüfusu frenlemek, insan onurunu yerle yeksan etmek, maneviyatı ortadan kaldırmaktır.

Geçmiş kavimlerde bu çürümüşlük ve tefessüh yüzünden helak olanlar vardır. Kur’an-ı Kerim’de Lut Aleyhisselam’ın kavminin bu sapıklıktan dolayı helak olduğu bildirilmektedir. LGBT’yi savunmak küfürdür ve insanı kafir yapar, savunanlarla beraber olmak insanlığa ihanettir. LGBT, yani oğlancılık Kur’an-ı Kerim’de lanetlenmiştir. Başlarına taş yağarak helak olmuşlardır.

Bir insanın aynı cins insanla yani erkek erkekle, kadın kadınla evlenmesi ya da böyle bir onursuzluğu ve şahsiyet cellatlığını savunmak insanlığın fıtratına aykırıdır ve bütün dinlerde yasaktır. Cinsiyetini değiştirmek de haramdır ve insanlık dışı bir meyildir. ABD ve Avrupa bu sapıklığı dünyaya yaymak istiyor. ABD İstanbul başkonsolosluğuna büyük bir lgbt bayrağı astı. Ayıp ve büyük kötülük. Ülkemize ve milli bünyemize, dinimize ve ahlakımıza açık bir saldırıdır.

Lgbt; insan haysiyetini yok etmek,  dünya nüfusunu azaltmak ve ahlaken çökertmek için kurulmuş bir tuzağın adıdır. Özellikle İslam ülkelerinde bunu yaymak istiyorlar. İstanbul sözleşmesinde “toplumsal cinsiyet” diye gizlenen bir kavramdır. İptal edilen İstanbul sözleşmesini yeniden dirilteceğini söyleyen muhalefet aslında terörizm kadar tehlikeli bir kötülüğün daha savunuculuğuna soyunmuştur. Güya kadın hakları adı altında süslü cümlelerle piyasaya sürülen İstanbul  sözleşmesinin içerisindeki asıl amaç LGBT’yi hakim kılmaktı. Süslü ambalajlara sarılarak toplumu aptal yerine koymaya çalışan, ne söylediği anlaşılmadan toplumun şuur altına eşcinsellik, oğlancılık zehirinin zerkeden bir zalim tuzağın adıdır lgbt. Kadın hakları İle hiçbir ilgisi yokken o ambalajla sunulmaktadır. 

Toplumsal cinsiyet; görünürde ilk anlaşılan sanki cinsiyet ayırımımın ortadan kaldıran kadın haklarını önceleyen bir kavram gibi duruyor. Ancak durum tam tersidir. Fiziksel cinsiyet insan türünün yaratılıştan gelen bir biçimidir. İnsan erkek ya da kadın olarak yaratılmıştır. Üçüncü bir cinsiyet yoktur. Zorlama İle üretilen toplumsal cinsiyet kavramı; yaratılışta olmayan , uydurulmuş, insanın yaratılış özelliklerine müdahale ederek onu kendisi olmaktan çıkarmayı amaçlayan bir kavramdır. Onun için çok dikkatli olmak gerekir. İstanbul sözleşmesine de bu şekilde yerleştirilmiş ve herkes aldatılmıştır. Böyle bir sözleşmeye “İstanbul Sözleşmesi” adını vermek Avrupa’nın, Haçlı anlayışı ile, topraklarını işgal edemediği Osmanlı’nın torunlarının aklını ve ruhunu, inancını, ahlakını ve imanını teslim almaktır. Bunu yaptıktan sonra İstanbul’u işgal etmeye bile gerek kalmaz. Bu tuzağı farkeden Türkiye, sözleşmeden hemen çekilmiştir. İstanbul sözleşmesi bir milli güvenlik sorunu olmuştu. Özellikle insan neslini kurutmak İçin icad edilmiş, insanlığı ve ruhu öldüren bir sapıklıktır. Yumuşak terördür, terörden daha tehlikelidir. Başımıza taş yağar, Allah korusun. Gerçek anlamı “İnsanlığa ve fıtrata karşı savaş sözleşmesi” dir. İçerisindeki bütün sahte söylemler, lgbt’ yi korumak, toplumda legalleştirmek ve çocukların zihnini ve ruhunu tefessüh ettirmek içindir. Hamdolsun ondan kurtulduk. Ancak bu kirli zihniyeti yaşatmak isteyenler, dün ODTü’ de hortladılar, LGBT’ye destek eylemi yaptılar. Bunlar öğrenciyse vay geldi başımıza. Allah akıl, fikir, iz’an, şuur versin. Bu kötülüğe karşı harekete geçmek gerekiyor. Hem kanuni düzenlemeler, hem de eğitim ve kültür programlarında bu sapkınlığı önleyici programlar yapılmalıdır.