• BIST 9132.53
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 12 °C

Kaygının İşaret Ettiği Noktaya Bakmak

İlkay Dingeç

KAYGI YOĞUNLUĞUYLA BAŞA ÇIKMA

 Bugün sizlere kaygı yoğunluğunun; düşünceleri, davranışları ve tekrar duyguları nasıl etkilediğinden ve bu döngüyü kırma yollarından bahsedeceğim.

   Öncelikle bilinmelidir ki kaygı doğal bir duygudur. Tıpkı tüm duygular gibi… Ancak bazen kaygı, olması gereken seviyenin üzerinde seyredebilir. İşte bu durum anksiyete olarak adlandırılır.

    Kaygı yoğunluğunun katılığını yumuşatmak için pek çok strateji söz konusudur. Ancak önemli ve kalıcı olan stratejilerden biri kaygıyı yaratan düşüncelere odaklanmaktır. Çünkü, kaygı bir belirtidir. Asıl bakılması gereken yer, zihinden sürekli akıp geçen düşüncelerdir. Bunu trafiğe benzetebilirsiniz. Mesela uzun saatler trafikte kaldığınızda yorulduğunuzu fark edersiniz. Ve neden olarak trafiğin sizi yorduğunu söylersiniz. Oysa o trafiği oluşturan arabalara tek tek dikkat etmemişsinizdir. Gün sonunda sizi yoran şeyin kırmızı sedan araba ya da sarı taksi olduğunu değil de trafik sıkışıklığı olduğunu belirtirsiniz. İşte trafikteki o arabaları zihinden sürekli akıp geçen düşüncelere benzetebilirsiniz.  Sürekli akan ancak odaklanıl-a-madığı için sadece yorgunluğu hissedilen araba gürültüsü ve görüntüsü…Yani yoğun kaygı duygusunun düşüncelerden türediğini söyleyebiliriz.

Peki düşüncelere Nasıl Odaklanabilirsiniz?

Kaygı yoğunluğunda duygu, düşünce ve davranış birbirine karışabilmektedir. Öyle ki bir süre sonra birbirlerini etkileyerek kar topu etkisi yaratabilirler. Düşüncelere odaklanmak çoğu zaman onların içinde kaybolmak olarak algılanabiliyor. Ancak burada “odaklanmak” düşünceleri duygulardan bağımsız ve arı bir halde ele almak demektir.

Şimdi size bununla ilgili ufak bir alıştırma önereceğim. Kendinizi yoğun kaygı içerisinde hissettiğinizde gözlerinizi kapatıp “Şu an aklımdan hangi düşünce akıp geçiyor ki bu duyguyu hissediyorum?” sorusunu sorabilirsiniz. Düşünceleri hemen yakalamak zor gelebilir, bu çok doğaldır. Çünkü yıllardan beri kullanılan bu otomatik düşünceleri bir soruyla anlamak elbette kolay olmayabilir. Bu bilgiyi de lütfen göz ardı etmeyin.

İçinde bulunduğunuz durumu daha iyi anlamlandırmanıza yardımcı olması için bedeninizde neler hissettiğinizi de gözlemleyin (Terleme, hızlı nefes alma, mide ağrısı vb.). Zira durumu bütünüyle ele almak, sorunun daha duru görülmesine ve dolayısıyla çözülmesine de katkı sağlayacaktır.

Herkesin problemi parmak izi gibidir. Her kaygı problemi kendi karakteristiğiyle anlaşılmak ister. O nedenle aşağıda yazdığım soruları cevaplayarak kendi kaygı durumunuzu anlamlandırma yolunda adımlar atabilirsiniz.

Sakin bir anda iken yazarak şu soruları yanıtlayın lütfen:

  1. Genellikle hangi ortamlarda kaygılanıyorum?
  2. Hangi ortamlarda kaygımın azaldığını hissediyorum?
  3. Günün hangi saatleri kaygı durumum artıyor?
  4. Kaygılıyken bu durumla başa çıkmak için ne yapıyorum ( yemek yemek, arkadaşla paylaşmak, alkol almak vs.)?
  5. Kimlerin yanında kaygılanıyorum?
  6. Ne zamandan beri kaygı bozukluğu yaşıyorum?
  7. Hayatımda kaygı bozukluğuna sebep olabilecek bir yaşam olayı var mı?

Kaygının İşaret Ettiği Noktaya Bakmak

Tekrar etmekte yarar görüyorum ki kaygı bozukluğu için pek çok strateji vardır. Burada birkaçından kısaca bahsettim. Ancak bu alıştırmalarla da kaygı probleminizi tanıma konusunda ilk adımı atabilirsiniz.

Kaygı bozukluğu, çözümü olan bir sorundur. Önemli  olan kaygının yoğunlaştığı yerlerde neyi işaret ettiğine bakmaktır. Yani kaygıyı bir belirti olarak ele alıp, temelde yatan probleme odaklanmak gerekir. Mesela, tümörün sebep olduğu baş ağrısını ağrı kesicilerle geçirmek nasıl ki kalıcı bir çözüm değilse psikolojik problemlerin, psikolojik travmaların, stresli yaşam olaylarının sebep olduğu kaygıyı; düşüncelere odaklanmayarak belki de görmezden gelerek geçirmeye çalışmak da kalıcı çözüm değildir.

Bir an önce bu durumdan kurtulmak isteseniz bile en kestirme yol aslında, en uzun gelen yola girmek olabiliyor. O nedenle size önerim düşüncelere odaklanmaktan çekinmemenizdir. Elbette bu kolay olmayabilir. Bu noktada uzman desteği önermekteyim. Böylece sorununuzun çözümüne giden yolda sizin için en güvenli yol seçilerek süreci daha konforlu tamamlamanız sağlanacaktır.

Umarım bu yazım iyi oluşunuza ufak bile olsa bir katkı sağlamıştır.

 

Kendinize çok iyi bakın, görüşmek ümidiyle…

Uzman Klinik Psikolog İlkay Dingeç

 

Bu yazı toplam 608 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113