Karz-ı Hasen; muteber fıkıh kitaplarımızdan ‘’Fetevâyı Hindiyye de’’ şu şekilde tanımlanmaktadır.
Karz: Ödünç verilen mal demektir. Bir kimsenin nakit ve mekîlat (Sıvılar ve taneli bitkiler gibi bir hacim ölçülü veya belirli bir kapla ölçülerek alınıp satılan şeyler) gibi bir malını, bilahare mislini almak üzere, bir şahsa vermesine de karz ve ikraz denir.
Malını bu şekilde ödünç veren kimseye Mukriz; ödünç alan kimseye de Müstakriz adı verilir. Ödünç alma işine İstikraz da denir.
Tekâruz ise, iki şahsın karşılıklı olarak birbirlerinden ödünç alması demektir. Faizsiz olarak verilen borca da Karz-ı Hasen denilmektedir.
Kur’an-ı Kerimde konu ile ilgili bazı ayetlerde şöyle buyurulur;
‘’Kim Allah’a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat-kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır.’’ (Hadid Suresi, Ayet-11)
‘’Eğer siz Allah’a güzel bir borç verirseniz, Allah onu size, kat-kat öder ve sizi bağışlar. Allah, şükrün karşılığını verendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)’’ (Tegabun S. Ayet-17)
‘’Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.’’ (Bakara Suresi Ayet-262)
Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet, karz-ı hasen verecek Müslümanlara hem müjde veriyor hem de karz-ı hasen’in nasıl yapılması gerektiğine dair uyarılarda bulunuyor. Buna göre; erkek-kadın herkes borç vermek için teşvik ediliyor, borç vermek namaz ve zekâtla birlikte zikrediliyor, fakirlikten ve darlıktan korkmadan verin, deniyor. Kendisi ihtiyaç içinde olanların da yine ihtiyaç sahiplerine yardım etmesi gerektiği söyleniyor. Allah’ın hiç sevmediği cimrilikten kurtulmak için de karz-ı hasen öneriliyor. Allah yolunda harcayanların kat-kat kazanacağı anlatılıyor ve ‘infak etmek için ölümü beklemeyin’ tavsiyesinde bulunuluyor.
Peygamberimiz (s.a.s.) de ‘’Karz-ı Hasen’’ konusunda şöyle buyuruyorlar;
‘’Bir malı (parayı borç) ödünç vermek, onu sadaka olarak vermekten hayırlıdır.’’ (Ahmed bin Hanbel-1/463)
"Borcunu ödemekte zorluk çeken birisine mühlet veren veya borcunun bir kısmını bağışlayan kimseyi yüce Allah Cehennem ateşinden korur " (İbni Mâce, Sadakat 14)
‘’Sadaka isteyen bunu ihtiyacı olmadan dilenebilir; ancak ödünç isteyen, sadece ihtiyacı olduğundan dolayı bunu ister.’’ (İbn Mâce, Sadakat, 19(2431)
‘’Karz-ı hasen’’ sadakadan efdaldir Zira sadaka muhatabı incitebilir. Ancak ödünç vermek, onun geri dönüşü olduğu için, incitmez Ödünç veren (mukriz), ödünç alanı (mustakriz) zorlamayıp ödemesini kolaylaştırdığı oranda fazileti de katlanacaktır.
Peygamberimiz de güzel borç vermeyi her zaman övüyor ve inananları da hayatı boyunca bu konuda teşvik ediyor. Hatta borç vermenin sadakadan daha üstün olduğuna Hz. Enes bin Mâlik’in (r.a.) rivayet ettiği bir hadisle dikkat çekiyor: “Bir adam cennete girdi. Kapısında şöyle bir yazı gördü: ‘’Verilen sadakanın karşılığı on sevap, verilen ödünç paranın karşılığı ise on sekiz sevaptır.’’ Ben de neden ödünç para sadakadan üstündür diye Cibril’e sordum.
Bana şöyle cevap verdi: Dilenci dilenirken yanında para bulunabilir. Ama ödünç para isteyenin mutlaka bir ihtiyacı vardır da onun için istemiştir.” Abdullah İbn-i Ömer’den (r.a.) rivayet edilen başka bir hadis de şöyle: “Duasının kabul edilmesini ve sıkıntısının giderilmesini isteyen, sıkıntıda olan borçluya yardım etsin.”
Birçok belayı def eden ve bilhassa Rasulullah (s.a.s.) tarafından muhtelif hadislerde -şiddetle- emir ve tavsiye edilen sadakadan daha faziletli olan "karz-ı hasene" günümüz İslam fertleri, maalesef gerekli hassasiyeti göstermemektedir.
Karz-ı Hasen de alınan borcun ödenmesiyle alakalı önemli ayrıntılar var. Borcun belirtilen vadesinde ödenmesi en güzel olanıdır.
Peygamberimiz (s.a.s.); “Zenginin borcunu erteleyip vadesinde ödememesi zulümdür.” diyor. İstemesine rağmen ödeyemeyenler için de niyetin önemli olduğuna dikkat çekiliyor. Ebu Hureyre (r.a.)’nin rivayet ettiği bir hadiste: “Bir kimse ödemek niyetiyle borçlanır, borcunu ödemeden ölürse, Allah onun borcundan vazgeçer ve istediği bedeli vererek alacaklılarını razı eder. Buna karşılık gönlünde ödeme niyeti olmaksızın borçlanan kimse, borcunu ödemeden ölürse Allah ondan alacaklıların hakkını alır.”
Günümüz Müslümanları ağırlaşan ekonomik şartları da dikkate alarak ‘’Karz-ı Hasen’’ kültürünü canlı tutmaya çalışmalıdırlar. Karz-ı Hasen, Müslümanları faize bulaşmaktan alıkoyar. Sosyal yardımlaşma sayesinde Müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik bağlarını güçlendirir. Karz-ı Hasen yapan her halükârda kârlı çıkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.