“Efendim, kar yağdı okullar neden tatil edilmedi? Veya “Tatil edildi, neden tatil edildi? Almanya’da kar yüzünden eğer tatil edilseydi okullar hiç açık olmazdı.” gibi akla ziyan yorumlar. Bizim ülkemiz sanki kar yüzü görmüyor. Erzurum’da, Kars’ta kış boyunca okullar sanki her gün tatil.
Mesele kar veya tatil değil. Mesele, felaket tellallığı.
“Yağmur yağmasa da İstanbul susuz kalsa.” Buradan nasıl bir rol çalarız. Buradan nasıl bir felaket tellağı yaparız anlayışı hâkim. Şimdi barajlar doldu buradan vurma ümitleri kalmadı.Yağmayınca felaket tellallığı var da yağınca yok mu? Olmaz mı?
Yağmur yağınca da sel olsun istenir. “Sel olsun, şehri su bassın!” Nerede bu devlet, nerede bu millet yaygarası!
Vatandaşın evi yansın! Acılar üzerinden tellallığa devam; “Bu itfaiye var ya, kaç saattir gelmedi. Nerede bu devlet?
Kıtlık olsun, yağmur yağmasın, oh olsun! Bu millet müstahak denir. Sözüm ona aydın geçinen birtakım zevat maden faciasına bizleri müstahak görmemiş miydi?
Şehitler üzerinden yapılan tellallık! Birilerini huy tutmuş. Yüz yıllık büyük bir sorun bütün risklerine rağmen çözülüyor diye, tırnaklarını yiyen, içten içe kuduran, bu milletin ve bu devletin bütün hasımları, bütün düşmanları tellallık peşinde.
Masumların acısından medet ummak. Onların acıları üzerinden rol çalmak, simsarlık yapmak, karamsar ve kararmış ruhlarını böylece masum kimselerin acıları üzerinden gündem oluşturmak.
Tabiat eskilere ilham olurdu, şimdikilerin ruhlarında ise kasvet oluşturmuş.
Yağmuru ve karı yağdırana teslim olmuş bir zihniyetten, yağmuru ve karı saldırı aracı kabul etmiş bir zihniyete geçmiş hasta ruhlar.
Oysa şiir kanadını açsa ve insan bir düşünse:
Bir anlamı olsa keşke
Batan güneşin
Kayan yıldızın
Ve üşümüş çocuğun
İliklerine kadar inen soğuğun
Bir anlamı olsa
Mısraların
Bu yoğunluğun
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.