İstanbul Cuma salâsı geleneğine yeniden kavuşuyor. Vatandaşlardan gelen yoğun talep üzerine Diyanet İşleri, eskiden oluğu gibi, İstanbul’un merkez camilerinde Perşembe akşamları Cuma salâsı okunmasına izin verdi.
TÜRK şiirinin zirve isimlerinden Ahmet Haşim ‘Müslüman Saati’ başlıklı muhteşem yazısında ‘İstanbul’u yenileştiren ve yerlisini şaşırtan istilaların en gizlisi ve en tesirlisi yabancı saatlerin hayatımıza girişi oldu’ diyor ve şöyle devam ediyordu “Saat”ten kastımız, zamanı ölçen alet değil, fakat bizzat zamandır. Eskiden kendimize göre yaşayışımız, düşünüşümüz, giyinişimiz ve kendimize göre, dinden, ırktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduğu gibi, bu üslub-ı hayata göre de “saat”lerimiz ve “gün”lerimiz vardı.’
Şair devamında şöyle yakınır ‘Şimdi heyhat, eski ‘saat’le beraber akşam da, fecir de bitti. Şimdi müslüman evindeki saat, başka bir alemin vakitlerini gösterir gibi, bizim için gece olan saatleri gündüz ve gündüz olan saatleri gece renginde gösteriyor.’
HOŞGELDIN MESAJI
Ahmet Haşim’in bu sözlerini hatırlamama sebeb Ahmet Özhan’ın geçen gün paylaştığı bir mesaj oldu. Türk müziğini en iyi icra eden günümüz sanatçılarından Özhan, eskiden Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan akşamlarda okunan Cuma salâsına olan özlemini dile getiriyor ve ‘Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecede İstanbul semalarından ‘Salâ’ duymak istiyoruz. Mü’minlerin beyinleri, gönülleri bu frekansı hak ediyor’ diyordu. Ardından aynı dileklerin çok sayıda başka kişi ve kurumlarca da dile getirildiğini görünce, Ahmet Özhan’ı aradım, Cuma salâlarını konuşmak üzere...
Bilindiği üzere ‘Müslüman Saati’ne göre gün tanyerinin ağarmasıyla başlar, akşam karanlığın çökmesiyle sona erer ve hayatın, kainatın tüm ritmi de buna göre tanzim edilirdi. İşte o günlerde Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan akşamlarda Cuma salâsı okunur, bu mübarek güne kavuşmanın sevinci minarelerden paylaşılırdı. Özhan’ın dile getirdiği ve metropollerde yeniden ikame edilmesini istediği gelenek buydu işte. Özhan’a göre Cuma salâsı, sevgilinin gelişinin bir habercisidir. Bir yöneliştir. O gece minarelerde kandiller yanar, salalar verilir, çünkü Cuma mü’minin bayramıdır.
VE SALÂ BAŞLIYOR
Tekrar etmek gerekirse, Cuma salâsından kasıt, Cuma günleri namaz vakti okunan sala değil, Perşembe akşamları okunan salâlardır. Ahmet Özhan bu geleneğe Rumeli illerinde ve Anadolu’da rastladığını söylerken, ancak nedense metropollerde bu salânın devre dışı bırakılmasını dikkat çekici buluyordu. ‘Bu salâları isteyen milyonlar var. Bu arzunun yerine getirilmesi lazımdır’ diyor ve Diyanet’i işaret ediyordu; ‘Diyanet İşleri Başkanlığımız bunu bir prensip haline getirebilir.’
Çok geçmeden, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan müjdeli haber geldi. Uzun zamandır İstanbullulardan gelen yoğun talepleri değerlendiren Başkanlık, İstanbul’da merkez camilerinde,Perşembe akşamları Cuma salâsının okunabileceğine karar verdi. Diyanet’te ilçe müftülüklerine gönderilmek için bir yazı hazırlandı.
Bir gazeteci olarak bu güzel geleneğin yeniden ihya edileceğini paylaşmak da bize nasip oldu: Bu akşam İstanbul’da Cuma salâsı var. (Star)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.