İnsanlık, yakın tarihteki en zor günlerini, mezalimin zirve yaptığı günleri yaşıyor. Şer güçler birlik olmuş İslam Coğrafyası'nda insanlık kıyımı yapıyorlar. İkinci Dünya Savaşı'ndan buyana görülmeyen katliamlara, vahşete tanıklık ediyoruz. Ne acı ki yalnızca tanıklık edebiliyoruz. Dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. İnsani yardım kuruluşlarının olağanüstü çabasına karınca misali su taşımaktan öteye geçemiyoruz.
Halep'te gün geçmiyor ki bombalar patlamasın. Yıkılan evler, paramparça cesetler, çoluk çocuk demeden katledilen körpe bedenler.
Tüm bu olağanüstülükler yaşanırken, bombalar ardı ardına kabus gibi düşerken, Halep nüfusunun önemli bir kesimi vatanlarını terk etmiyor. Terk etmek şöyle dursun; "Burası bizim vatanımız, asla bir yere gitmeyiz. Ölürsek burada öleceğiz." diye adeta kahramanlık destanı yazıyorlar.
Daha ne kadar dayanabilecekler bilemiyorum! 300 bin nüfuslu kentte sadece 3 ekmek fırını kaldı. Gıda depoları Rus uçakları ve rejim güçleri tarafından havaya uçurularak yok edildi.
Gaddarlığın, kahpeliğin ve canavarca hislerin her türlüsünün hiç esirgenmeden ve hiç birşeyden de çekinilmeden pervasızca sergilendiği Suriye topraklarında ümitsizliksiz her geçen gün artıyor.
Buradakı Sünni müslümanlar önce Allah'a güveniyor, kahpeleri, çocuk çocuk demeden katliam yapanları Allah'a havale ediyor. Ne yapsınlar? Büyük bir çaresizliğin pençesinde kıvranıyorlar, ellerinden başka bir şey gelmiyor.
Birde Türkiye'ye güveniyorlar, 3 milyon Suriyeli'yi yıllardır topraklarında barındıran Türkiye'li kardeşlerine güveniyorlar. Türkiye'nin lideri, İslam Alemi'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan'a güveniyorlar.
Suriye'de durum böyle içler acısıyken, Arakan'daki müslümanların hali çok daha kötü. Bu uzak coğrafyada yaşayan bir avuç müslümana adeta soykırım uygulanıyor. Feryatlar yürekleri dağlıyor, çocuklar diri diri yakılıyor, kadınlara tecavüz ediliyor ve vahşetin her türlüsü tüm dünyanın gözü önünde tüm acımasızlığıyla sergileniyor.
29 Kasım 2016 tarihli Yenişafak Gazetesi, Arakan'da yaşananlarla ilgili okuyucularıyla şu haberi paylaşıyor; "Rohingya Müslümanlarına yönelik şiddet dozunu arttırdı. Birçok insan kurşuna dizilerek ve yakılarak katledilirken, evlerde yalnız kalan kadınlar Myanmar polisleri tarafından toplu tecavüzlere uğruyor. Kadın, çocuk, yaşlı demeden katledilen insanları kurtarmak için Arakan Rohingya Birliği Başkanı Prof. Dr. Vakar Uddin çağrıda bulundu. Uddin; "Bu duruma dur demenin tek yolu uluslararası bir gücün duruma el koyması ve Myanmar hükümetine karşı sert bir tutum takınmasıdır. BM bir an önce bu konuyu Güvenlik Konseyine taşımalı ve Myanmar hükümetine yönelik yaptırımlar getirilmelidir."
Prof.Dr. Vakar Uddin açıklamalarına şöyle devam ediyor; "Rohingya Müslümanlarına karşı yeni bir şiddet uygulanmaktadır. Bu defa halklar arası bir şiddet değil, aşırıcı yerel Budistler tarafından değil bizzat Myanmar hükümeti tarafından yapılan bir şiddet söz konusu. Myanmar askeri kuvvetleri birçok köye saldırıyor, sivilleri öldürüyor ve evleri ateşe veriyor. Bir çok kadın ve çocuk yanan evlerden kaçmaya çalışıyor. Kadın ve çocukları yakalayıp yanan evlerin içine atıyorlar. Kaçarken yakalayamadıklarını ise helikopterlerden açtıkları ateşle öldürüyorlar. Açık alanlar, pirinç tarlaları katledilen Arakanlı Müslümanların cesetleriyle dolu."
Arakan'da bu katliam yaşanırken çaresizlik içerisindeki müslümanların lideri Prof.Dr. Vakar Uddin, Türkiye'den destek bekliyor. Türkiye'nin, Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın devreye girmesini istiyor ve bu vahşete bir son verilmesi için Myanmar hükümetine baskı yapılmasını talep ediyor.
Artık kabul gören ve değişmez realite; dünyadaki tüm mazlumların, umudu önce Allah, sonra Türkiye. Dünya mazlumlarının çaresizliği ortada ve beklentileri yalnızca Türkiye'den iken, bu durum, çaresizlerin bu beklentisi bizim sorumluluğumuzu, şuurumuzu daha da artırmalı. İnsanlık adına daha fazla şeyler yapabilmek için tüm imkanlırımızı seferber etmekten tereddüt etmemeliyiz.
Allah'a şükür, zaten fedakarlık yapıyoruz, mazlumlara tüm insani yardımları biz ulaştırıyoruz. Gerektiğinde topraklarımızı, bağrımızı çekinmeden açıyoruz.
İşte tüm bunları yaptığımız içinde Rabbim bizi mahçup etmiyor. İçerideki hainlerin ve dışarıdaki düşmanların Türkiye'yi diz çöktürme girişimleri karşılık bulmuyor, İnşaAllah bundan sonrada bulmayacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.