Hatırlar mısınız? Gezi olaylarında kırmızı elbiseli bir kadın, ardından kırmızı fularlı bir kız meydanlardaydı... Sonralarda o kırmızılı kadın İngiltere basınına ülkemizi kötülemiş, kırmızı fularlı kızın da dağda teröristlerle resimleri çıkmıştı. Bu kızın avukatı da fetöyle bağlantısı olduğu ortaya çıkınca tutuklandı!
Kendini ''müftü karısı'' ilan eden, müftü dediği kocasını yerden yere vuran, din düşmanlığı yapan, hükümeti istifaya çağıran kadını da UNUTMAMAK gerekir. Gezi olaylarına destek için kamera karşısına geçip kendisini 'müftü karısı' olarak tanıtan kadın Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde bar işletmecisi olduğu ortaya çıkmıştı. Bu kadının aslında tesettürlü ve eşinin de müftü olmadığı ortaya çıkınca ''şaka yapmıştım özür dilerim'' gibi açıklamalar yaptığını da hatırlarsınız.
O, bu, şu derken; geldik şortlu bir kızcağıza. Tüm bunları hatırlayınca otomatik olarak bende bir ''acaba''duygusu oluştu.
Haberlerde doğal yoldan gelişmiş bir olay gibi görünse de hislerim bana ''acaba bu da mı senaryo'' diyor.
İnsanları ve ideolojileri karşı karşıya getirme operasyonlarından bıktık çünkü.
Tehlikeli oyunlar !
Polemikler!
...Tesettürlüsünden açığına, dindarından gayri müslimine aynı binalarda aynı işyerlerinde bir aradayız. Bu tarz görüntülerin insanlar üstündeki etkilerini düşünebiliyor musunuz?
Nefret ve kin;
Böyle duygular içerisinde olan insanlara nasıl ''bir olalım birlik olalım'' denilebilinir ki ? Denilse bile ne kadar işe yarar?
İŞTE istenen tamda bu! Zırhı zayıflatmak!
Geçmişte tesettürlü bayanlara yapılan eziyetleri kimseler konuşmazken, sürekli din düşmanlığına sebebiyet verici olaylar yaşanması gerçekten entresan. Hem de birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan bu zor günlerde.
Sınırlarımızda can pazarı yaşanırken, ülkemiz darbe girişimi adı altında çok büyük bir tehlikeyi henüz atlatmışken, bu olayların yaşanması bana hiç normal gelmiyor.
İşin gerçeği; konu ne fularlı kız, ne de şortlu kız. Konu; bu vatanın birliği ve beraberliği.
Sürekli; ''özgürlük elden gidiyor'' ''şuraya döneceğiz'' ''bu olacak'' gibi söylemler...
Bir algı operasyonudur gidiyor. En sonunda da halk kışkırtılmaya çalışılıyor. En üzücü olan da hala ders almamış olmamız. Kavga için bahaneler aramamız. Ne kadar müsaitiz değil mi öfkeye hiddete. Fırsatları hiç kaçırmıyoruz.
Maalesef zaaflarımızı en yakınlarımızdan dahi daha iyi biliyorlar. Bizleri tanıyorlar, içimizdeler ve biz onları bu vatanın evlatları sanıyoruz..
Halbuki değiller. Halbuki, sadece böyle günler için yetiştirilmiş elemanlar onlar. Bu ve benzeri olaylarda hala ''acaba'' demeyi düşünemiyoruz. Acaba? Neden birileri sürekli bizleri kışkırtmaya çalışıyor? Neden sürekli yalan haber pompalanıyor? Neden ? Ne yapmaya çalışıyorlar?
Bizler birbirimize nefretle bakarken bu işten kim ya da kimler kazançlı çıkıyor?
Söyleyeyim mi? Bu işten kazançlı çıkan asla biz olmayız. Çünkü bizler aynı gemideyiz.
Bu tarz olaylar geçmişte yaşandı, bugün neden yaşanmasın? Bu tarz fitneler geçmişte işe yaradı peki bu gün neden ''işe yarar'' diye düşünmesinler?
Kavga için bahaneleri bırakalım işimize ve yolumuza bakalım. Eminim ki bir çoğumuz hiddetinin kurbanı olmuştur. Bizler birbirimizin düşmanı değiliz ki düşman dışarda ve içerideki kuklaları fırsat kolluyor!
Lütfen onlara bu fırsatı vermeyelim birbirimize saygı duyalım, en azından duymaya çalışalım insanların seçimleri tarzımız olmayabilir, fikir ayrılıklarımız olabilir. Düşünüyorum da herkesin aynı düşündüğü bir dünya çok saçma olurdu! Ve gerçekten sıkıcı!
Burada başarmamız gereken farklılıklarımızla bir arada yaşayabilmek ve herşeye rağmen gülümseyebilmek...
O zaman maskelerin nasıl düştüğünü, başaramamanın acısıyla nasıl öfkelendiklerini, öfkelendikçe de kendilerini nasıl ele verdiklerini GÖRECEKSİNİZ! Anlaşılacak ki bunlar bizden gibi gözüküp, bizden olmayanlarmış...
Bizler herşeye rağmen olaylara mantığımızla bakabilmeliyiz. Anlamadan, araştırmadan, haberin güvenilirliğini teyit etmeden karar vermemeliyiz, temkinli olmalıyız.
Bunları alışkanlık haline getirdiğimizde özelimizde de, ülke genelinde de, huzur tesis olacaktır...
En azından ben böyle olacağını ümit ediyorum.
Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de de buyrulduğu üzere;
"Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ‘olmadık-kötü lakablarla’ çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir." (Hucurat Suresi, 11)
GÜLÜMSEYİN :)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.