• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 10 °C

Gölgeler Âlemi

Coşkun Otluoğlu
Alışılmış şeyler gibi alışılmış sözler de çoğunlukla tesirsizdir. Sözler öylesine anlarda kendini göstermeli ki etkisi ve derinliği anlaşılabilmelidir. Sözler kendi ağırlığında etki yapabilmesi için söylendiği anda da şartlara uygun bir anın varlığı olmalıdır.

“Dünya hayatı geçicidir.” sözü herkesçe malumdur.  Peki, tesiri ne kadardır. Söylemek gerekir ki tesirsiz bir sözdür. Ama derinlikli bir sözdür. Ağır bir sözdür. Çünkü bu söz, alışılmış bir davranış biçimi gibidir. Yemek yemek gibi, uyumak gibi. Ancak üç gün aç kalmış biri ile günlük öğünlerini vaktinde yemeğini yiyen iki insan arasında yemek yemenin tesiri, önemi farklıdır. Günlerce uykusuz kalan birisinin uyumasıyla günlük normal uyku ihtiyacını karşılayacak birisinin uyuması arasındaki fark gibi. Dünya hayatının geçiciliğini herkes biliyor. Bu sözü herkes konuşuyor, herkes birbirine söylüyor. Yalnız geçiciymiş gibi derinliğine hisseden kim? Bu ağırlığı taşıyabilen kim?

            İnsanlık tarihi içinde kaç milyar insan yaşamış ve ölmüştür? Onların da hayatları geçici değil miydi? Şimdi milyarlarca insan yaşıyor hepsi de ölmeyecek mi? Hepsinin de hayatları geçici değil mi?

            Ağır ağır yaklaşan bir hayatın gölgesi var. Tutsan tutulmaz, satsan satılmaz. Dokunsan sarsılmaz ve akıp geçen bir nehir. Öyle bir nehir ki gerçekten de gölgeler âlemi. Baharın rüzgârı soluklanıp da nefes almamıza fırsat vermez. Bir cisim değildir. Çocukluk bir rüya bile değildir. Gençlik bir heyecandır. Uçup gider. Sonra hayatın gailesi. Sonra hayatın bitmez çilesi. İster lüks bir hayat sür, ister perişanlıklar bırakmasın yakanı. Öyle de böyle de yürüyüp gidecek her gün güneş dağların arasından, denizlerin yanından, bulutların kenarından gölgeler âlemi bırakacak kendini yalnızlığın perişan karanlık çukuruna. Belki bir bedendir giren mezara, belki de ruh kıyameti bekleyince uyanacak. Netice de gölgeler âlemi hayatın geçiciliğini belgeleyecek.

            Ağır aksak bir ruhun karanlık dehlizleri kişiyi kendine bırakmaz. Böyle bir hayat kişiyi kendine bırakmaz.  Zaten şehrin onca hengâmesi ve kişiyi kendinden soğutan yabancılaşması. Hepsi bir yana; insanın bütün bu koşuşturmacada kendi iç âlemine inememesi. Bütün savaşların, acıların merkezinde bu var. Her an yaşadığımız acılar. Her zaman gördüğümüz bütün yokluk yine de gölgeler âleminde yaşadığımızı gölgeliyor. Perdeliyor, gizliyor, engelliyor.

            Gölgeler âlemi, yokluklar diyarı, saçma sapan dünyanın kendisi. Böyle durup içimizin zenginliğini keşfedemeden yok olup gitmek. Kaybolmak.

 

             

Bu yazı toplam 3376 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113