Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın jeopolitik adımlarının incelendiği analiz dizisine başlayan gazete, ilk haberinde Ankara'nın son dönemde Batılı ülkelerle ilişkileri düzeltmeye yönelik bazı adımlar attığını, Dağlık Karabağ zaferinin kutlandığı törende ise binlerce Azerbaycanlı askerin bu zaferi mümkün kılan Erdoğan'ı selamladığını hatırlattı.
İngiliz gazetesi Financial Times, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Libya'daki iç savaşın gidişatını değiştirdiğini ve Kafkasya’da Rusya’nın sınırlarını açığa çıkardığını yazdı.
Gazetenin, “Erdoğan’ın büyük oyunu: Askerler, casuslar ve Türkiye’nin güç arayışı” başlığıyla verdiği ve Türkiye’ye yönelik analiz dizisinin ilki olduğu kaydedilen haberde, geçen ay Bakü’de, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ zaferinin kutlandığı törende, binlerce Azerbaycanlı askerin bu zaferi mümkün kılan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı selamladıkları kaydedildi.
Türkiye’nin Azerbaycan’a verdiği desteğin, Batılı ülkelerin ateşkes çağrılarına rağmen sürdürüldüğüne işaret edilen haberde, “Bu destek, Erdoğan’ın ‘tavizsiz retorik ve kullanıma hazır sert güç' ile karakterize edilen, giderek güç kullanımı odaklı hale gelen dış politika duruşunun en son tezahürüydü.” ifadesine yer verildi.
Geçen beş yıl içerisinde, Türkiye’nin, Suriye ve Kuzey Irak’ta askeri operasyonlar düzenlediği, Libya’ya asker gönderdiği ve Yunanistan’la donanma restleşmelerine girdiği yorumuna yer verilen haberde, “Aynı zamanda NATO müttefiklerini kızdıran, eski rekabetleri yeniden alevlendiren ve yeni düşmanlar oluşturan müdahaleler yapıldı.” denildi.
Son haftalarda Türkiye’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçimleri kaybetmesini ve ülkeye yabancı sermaye çekme gereksinimini “kabullendiği” iddiasının yer aldığı haberde, “Cumhurbaşkanı Erdoğan da Batı ile yeni bir sayfa açmak istediğini söyledi. Ancak Erdoğan'ın, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB), ABD ve Orta Doğu devletleri ile ilişkilerini bozan konularda uzlaşmaya istekli olup olmadığı veya uzlaşmacı dilin yakında yenilenmiş bir huysuzluğa yol açıp açmayacağı belirsizliğini koruyor.” yorumuna yer verildi.
Haberde görüşlerine yer verilen, ancak kimliği açıklanmayan Avrupalı bir diplomat, “Türkiye’nin attığı bazı adımları çok tatmin edici olmasa da ‘zeytin dalı’ olarak değerlendirmek mümkün. Temelde anlaşamadığımız konulara bakarsanız, her iki taraf da topun diğerinin sahasında olduğu görüşüne sahip. Bu yüzden bir yerlere varabilmek çok zor.” değerlendirmesini yaptı.
'Darbe girişimi dönüm noktası oldu'
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin Türkiye için bir dönüm noktası olduğunun belirtildiği haberde, darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı'ya karşı daha şüpheci, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ise daha yakın bir yaklaşım sergilediği öne sürüldü.
Dünyada şahlanış gerçekleştirdi
Erdoğan’ın “Türkiye’nin dünya sahnesinde şahlanış gerçekleştirdiği” ifadesinin değerlendirildiği habere göre, bu stratejinin bazı önemli riskler barındırdığı kaydedildi.
Türkiye’nin 10 yıl önce “komşularla sıfır problem” siyasetini benimsediği yorumunun yer aldığı haberde, “Eleştirmenler, Erdoğan’ın dış politikasını, Güney Avrupa, Batı Asya ve Kuzey Afrika'yı kapsayan ve modern cumhuriyetten önce gelen imparatorluğa referansla ‘neo-Osmanlı’ olarak tanımlanıyor. Türk yetkililer, ülkelerinin sadece çıkarlarını koruduğunu söylüyor.” denildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi ve “tasfiye sürecinin” ardından silahlı kuvvetler üzerindeki kontrolünü artırdığının belirtildiği haberde, “Ayrıca MHP ile ittifak kurdu ve ulusal güvenlik, özellikle de Kürt ayrılıkçılığı konusunda şahin sağcı bakış açısını benimsedi. 2018'de başkanlık sistemine geçiş, geleneksel olarak Türkiye’nin doğal yönelimini Batı'ya doğru gören bürokratların yurdu olan dışişleri bakanlığının rolünü zayıflattı. Çok sayıda kişi, eski bir büyükelçinin “diplomasi yerine askerlere ve casuslara" güvenmek olarak tanımladığı şeyi eleştiriyor.” yorumuna yer verildi.
'Libya ve Dağlık Karabağ’da başarılar var'
Türkiye’nin Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika’yla 2000’lerin ortasından itibaren ticaret ve yardımlar yoluyla bölgesel güç haline gelme çabasının “sorunlu” hale geldiğinin öne sürüldüğü haberde, “Ülkenin AB'ye katılma umutları, her iki tarafın da güvensizlik ve kötü niyet suçlamaları üzerine zayıfladı. Arap komşularıyla daha güçlü bağlar kurma planı geri tepti. Suriye savaşı, Türkiye'ye terör saldırıları ve milyonlarca mültecinin gelmesi şeklinde yayıldı. Suriye ve Libya'daki askeri operasyonlar ve Müslüman Kardeşler'e verilen destek, Ankara'yı Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan liderliğindeki güçlü bir Arap ittifakının karşısına koydu.” denildi.
ABD’nin S-400 alımı, Avrupa’nın ise insan hakları gibi konular nedeniyle Türkiye ile sorunlar yaşadığının hatırlatıldığı haberde, “Türkiye’nin yeni ortaklarıyla (Rusya) ilişkileri de çok kolay değil. Ancak Erdoğan’ın bazı başarıları da var. Türkiye’nin desteği, Libya'daki iç savaşın gidişatını değiştirdi ve Dağlık Karabağ’da Azerbaycan’a verilen destek Kafkasya’da Rusya’nın sınırlarını açığa çıkardı.” yorumu yapıldı.
Geçen süre zarfında, Türkiye’nin yönünü tekrar Batı'ya çevirdiği değerlendirmesinin yer aldığı haberde, “Erdoğan, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı görüşmede, 'Türkiye’nin geleceği Avrupa'da' dedi ve göç ve ticaret gibi konularda daha fazla iş birliği çağrısında bulundu. Türkiye Cumhurbaşkanı uzun süredir iktidarını sürdürmek için gerekirse zor seçimler yapmaya istekli bir pragmatisttir. Ancak bazı analistler, Erdoğan'ın NATO müttefikleri, özellikle de ABD ile ilişkileri iyileştirmek için gereken tavizleri vermeye isteksiz olacağından şüphe duyuyor.” denildi.
Eski ABD Dışişleri Bakanlığı çalışanı ve Amerikan İlerleme Merkezi’nden Türkiye uzmanı Alan Makovsky, gazeteye yaptığı açıklamada, “NATO içinde kalmaya devam ederken, bağımsız, güçlü bir dış politikaya sahip olma hedefinin devam edeceğini düşünüyorum. Belki retorik yumuşar ama vizyonun yumuşayacağını sanmıyorum." dedi. Yeniakit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.