Gazeteci Fehmi Koru bugünkü köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakında başlayacak dediği Afrin operasyonunu yazdı.
Koru PYD'nin adeta yuvası haline gelen Afrin'de acaba Türkiye bir oyuna getirilmek isteniyor olunabilir mi sorusunun yanıtını verdi. Afrin konusunda Türkiye'yi uyaran Koru'nun yazısı şöyle:
Türkiye güvenliği açısından sınırlarının hemen ötesindeki gelişmelerden tedirgin; her an askeri bir müdahalede bulunacakmış gibi hazır, ancak sözlü tehditler sürdürülmesine rağmen müdahalede acul davranılmıyor.
Rahatsız olmakta da teenni ile hareket etmekte de haklı Türkiye.Sınırın öte tarafında PYD/YPG güçleri de var, ama onların hemen yanı başında ABD ve Rusya da varlığını hissettiriyor.
Bizim PYD/YPG olarak gördüğümüz güçler, ABD jargonunda Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adıyla anılıyor ve SDG içerisinde yalnız Kürt unsurlar değil, ABD’nin bölgeden devşirdiği Araplar da var.
SDG'Yİ AMERİKALI KURMAYLAR EĞİTİYOR: Sayıları şimdiden 15 bini buldu, kısa sürede o sayının 30 bine ulaşmasını planlıyor ABD. Karma bir ordu bu.SDG’yi Amerikalı kurmaylar eğitiyor.Binlerce TIR’la günler boyu hafif-ağır Amerikan silâhları SDG için bölgeye taşındı. Ülkemizin bu tabloya itiraz etmemesini istiyor ABD.
TÜRKİYE'YE KUMPAS MI KURULDU?
Yine de Türkiye ihtiyatını koruyor. Bu iyi.Oyun.. kumpas.. komplo.. Acaba Afrin üzerinden bir oyuna getirilmek isteniyor olunabilir mi? Son zamanlarda siyasette en fazla kullanılan sözcük ‘kumpas’… Gerçi Afrin ile ilgili olarak bu sözcüğün kullanıldığını henüz işitmedik, ama başka bir çok konuda Türkiye’ye dışarıdan ‘kumpaslar’ kurulduğuna dair yetkili ağızların açıklamaları belleklerde taze.‘Kumpas’ Afrin için de kullanılabilecek bir sözcük mü?Eski müttefikimiz ABD’nin? O değilse bile yeni müttefikimiz Rusya’nın?
TÜRKİYE UYANIK OLMAK ZORUNDA
Bunların ikisi de gerektiğinde muhataplarına ‘kumpas’ kurabilen ülkeler; ikisinin de örtülü operasyon sabıkaları hayli fazla…Uyanık olmak ve tedbirli davranmakta yarar var. Türkiye’nin sınırları ötesindeki gelişmelerden tedirginlik duyması ve etrafında güvenlik riski oluşturacak oluşumları önlemek istemesi doğal; ancak bunu riski büyütmeden ve varlığını daha büyük bir tehdit altına düşürmeden yapması da şart.
EN TEHLİKELİ SENARYO NE?
En tehlikeli senaryo, sınır-ötesi müdahalenin Türkiye’nin içine sıçrayacak bir yangını ateşlemesidir.Çinli stratejist Sun Tzu’nun binlerce yıl önceden belirlediği gibi, “En büyük zafer hiç savaşmadan elde edilen zaferdir.” Türkiye sözlü çıkışlar ve açıklamalarla istediği sonucu savaşmadan almaya çalışıyor.Doğru tavır da budur.
AFRİN'DE ABD VE 30 BİNLİK SDG ASKERİ GÜCÜ VAR
Yeşil ışıkla, ülkemizi Rusya ile karşı karşıya bırakmak (ABD bunu istiyor olabilir) veya savaşa iterek bölge halklarıyla aramıza ‘kan davası’ girmesini sağlamak (hem ABD hem Rusya tarafından) hedeflenmiş olabileceği hesabının yapıldığı belli. Oyun dediğim bu ikili kıskaç işte.Ayrıca Afrin’de SDG’nin 30 bini bulacak karma askeri gücü yanında, sayılarının iki binden az olmadığı bilinen Amerikan askerleri de var.
RUSYA TÜRK UÇAKLARINA İZİN VERMİYOR
Rusya da Türk askeri uçaklarının Suriye üzerinde uçuşuna izin vermiyor. Türkiye’nin Afrin’e askerleriyle girebilmesi için Amerika’nın askerlerini bölgeden çekmesi ve Rusya’nın da havadan müdahaleye izin vermesi gerekiyor. İki ayrı yerden yakılması gerekiyor ‘yeşil ışık’ın…“Aldırmayalım, girelim” dendiğinde de, tek taraflı hatta ikili yeşil ışık yakıldığı durumlarda da ‘kumpas’ ihtimalini hep akılda tutmak şart.
ÇÖZÜM MASASINDA OLMALI TÜRKİYE
Geçen hafta traş olduğum genç berberin uyarısı, Türkiye’nin, en az Afrin kadar önemli başka sorunları bulunduğuna da işaret ediyor.
Suriye’nin bütününü düşünmek zorundayız. Beşşar Esad’lı formüle razı olunacaksa da, onsuz bir çözüm söz konusu olacaksa da, Türkiye’nin çözümün kararlaştırıldığı masada güçlü biçimde oturuyor olması şart.
Kaynakİnternethaber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.