Bir Valiliğin bastırarak okullara dağıttığı kitapta Vali Bey’in: “Globalleşen Dünyada evrensel kültürel değerlerin, Dünya ve Türk klasiklerinin çocuklarımız tarafından mutlaka bilinmesi gerektiği düşüncesiyle…” ifadelerinin yer aldığı önsözünde “globalleşen dünya ve evrensel kültür” kavramları neyi ifade etmektedir?
Globalleşen dünyadan kasıt nedir? Evrensel kültürel değerler neyi ifade etmektedir?
Tüm dünyayı ve insanlığı etkileyen olgular için kullanılan global kavramından kasıt etki midir, yoksa etkilenmek midir? Evrensel kültürel değerlerden maksat emperyal yani sömürenler için diğer kültürlerin bozulup yok edilmesi midir yoksa millî değerlere ve insanlığa katkı mıdır?
Yukarıdaki soruların cevabını kestirmeden ve toptan verelim: Globalleşen dünyada evrensel kültürel değerlerin yetişme çağındaki çocuklara öğretilmesinin hiçbir kıymeti yoktur. Aksine bu çocukların millî kültürü kazanmaları açısından ciddi zararları da vardır.
Global dünya denen şey, üretilen bir şeyin dünyanın her yerinde alıcı bulmasıdır. Bir toplu iğneden tutun da bir savaş uçağına kadar aklınıza gelebilecek her şey için geçerlidir. Bir davranış biçiminden herhangi bir moda akımına kadar… Öyle ya iletişim kanalları o kadar hızlı ve geçerlidir ki internet çağında yaşıyor olmamız bunun bir göstergesidir. Ve bu durum global denen dünyaya hizmet etmektedir. Günümüzde sosyal medya mecralarında kullanılan uygulamalar, sinema, televizyon programları, uluslararası her türden kültürel ve sportif organizasyonlar tek bir kültürü dayatır. Bu da güçlü olan, baskın çıkan, daha fazla sesi çıkan, diğerlerine yaşama şansı vermeyen zorba kültürdür.
Global dünya ve evrensel değerler denen şey neden Müslümanlar konu olunca gündeme gelmez? Mesela insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları” evrensel bir değer değil midir? Global dünya diyerek Batı’nın bütün değerlerini bize dayatan anlayış neden insan hakkı, çocuk hakkı veya kadın hakkı konusunda Gazze’de öldürülenlere ses çıkarmaz?
Evrensellik tartışmaları ve buna bağlı olarak İslamî değerlerin her geçen zaman içinde itibarsızlaştırıldığı bir çağ diliminde yaşıyoruz. Dinler arası diyalog ve Hatay buluşmaları gibi İslam’ın üzerinde başka bir inanç değerinin dayatıldığı günler çok uzakta değil. Cuma hutbelerinden “Allah katında din İslam’dır.” Ayetinin okunmadığı günleri biliyoruz.
Bu havada: “En son ve mükemmel diniyle bütün insanlığı kucaklayan yüce Allah’ın dışında insanların tamamını kucaklayacak değerler ortaya koyabilenlerin varlığından bahsedebilir miyiz?” deniyor.
Böyle bir soru ve böyle bir tartışma alanı açanların iyi niyetli olduğunu mu sanıyorsunuz? Allah dışında insanlığı kucaklayabilecek ve böyle bir değerler ortaya koyabilecek olanların olabileceği gibi bir soruyu soranlar gerçekte zaten böyle bir varlığın olamayacağını biliyor. Burada esas gaye bütün insanlığı kucaklayan İslam’a alternatif başka bir gücün veya değerlerin olacağını sunmalarıdır. Bunun da ilk başta akla gelen kavramın evrensel değerler ve global dünya kültürü olduğunu ileri sürüyorlar.
Bugün evrensel kültürel değerler denen şey gerçekte İslam’ın karşısına konmuş ve tüketim ekonomisini körükleyen sömürü aracından başka bir şey değil. Çünkü bugünkü yeni dünya düzeni dedikleri şeyin karşısında alternatif tek şey İslam’dır.
İslâm sadece bir kültürel değerler silsilesi oluşturmamaktadır. Devlet nizamından aile kurumuna kadar, sosyal yapıdan bireysel insan haklarına kadar, tabiat bilincinden hayvanların korunmasına kadar her hususta bir nizamı, intizamı, kanunu, kültürel değerleri ve birikimi mevcuttur. Böyle olunca, seküler dünya düzeninin iğfal ettiği, bozduğu, imha ettiği, mahvettiği, perişan ettiği, her şeyi düzeltebilecek ve Yeni Bir Dünya kuracak yegâne sistem İslam’dır.
Evrensel değerler diyerek alternatif bir hayal alemi oluşturan ve global sömürü düzenine hizmet eden kişi, zümre veya kurum ile kuruluşlar gerçekte millî değerlere karşı savaştıklarını bilmiyorlar. Bilseler zaten millî değerlere tezat bir kitabın basılarak okullara dağıtımını yapmazlardı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.