CUMHURBAŞKANI Erdoğan 11 günlük tatilini tamamlayıp Ankara’ya dönecekti. Ancak Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Dursun’un cenazesi nedeniyle tatilini tamamlamadan İstanbul’a geçti. Erdoğan’ı Erdoğan yapan sır da burada yatıyor. Vefası...
Bir yanda değerli bir ilim adamının vefatı nedeniyle tatilini kesip cenazeye yetişen Erdoğan, diğer yanda ise İstanbul sele giderken Bodrum’da tatilini sürdüren Ekrem İmamoğlu var. Liderler kriz döneminde ortaya çıkar. Yorgunluksa, Erdoğan’da 17 yılın yorgunluğunun olması lazım. İmamoğlu daha seçileli 2 ay oldu. Bu neyin tatili, bu neyin yorgunluğu böyle?
Ekrem İmamoğlu’nun şunu unutmaması lazım. Başarısı sadece kendi başarısı olmayacağı gibi, başarısızlığı da sadece kendi başarısızlığı olmayacak. Nurettin Sözen dönemi CHP’ye tam 25 yıla mal oldu. İmamoğlu bir anlamda omuzlarında CHP’nin kaderini taşıyor. Çalışırken de bu sorumluluğu hissetmeli. Tabii tatil yaparken de...
Tekrar Erdoğan’ın programına dönecek olursak... Cumhurbaşkanı bugün AK Parti Genel Merkezi’nde belediye başkanları ve il başkanlarının katılacağı toplantıda konuşacak.
Kurban Bayramı’nın ardından, bir anlamda yeni dönemin şifrelerini verecek. Erdoğan, cuma günü Ankara’da partisinin kuruluşunun 18. yıldönümü programına katıldıktan sonra memleketi Rize’ye geçecek. Memleketinde birkaç gün kaldıktan sonra yoğun bir şekilde yurtiçi ve yurtdışı programlarına başlayacak. Rize’den sonra sırada Davutoğlu’nun memleketi Konya ve Abdullah Gül’ün memleketi olan Kayseri var. Erdoğan, kurulacak yeni partilerle ilgili mesajlarını Davutoğlu ve Gül’ün memleketinde verecek. 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinden sonra değişim için gözler Erdoğan’a çevrildi. Cumhurbaşkanı her zaman olduğu gibi kendini sıcak dalgaya kaptırmadı. Hatta hemen seçimin ardından değişim bekleyenlere “Öyle bir şey yapılması gerekiyorsa onu biz yaparız. Dışarıdan dayatmayla kabine değişikliği olmaz” karşılığını verdi. Eski bir futbolcu olduğu için önce gelen sert şutu göğsünde yumuşattı. Ancak bu durum değişim talebini ortadan kaldırmadı.
İKİ TEZ VAR
Şimdi cevabı aranan esas soru şu: Erdoğan radikal değişikliklere mi gidecek, yoksa küçük revizyonlarla mı yetinecek? Erdoğan tatildeyken AK Partililerin kafasını en çok meşgul eden soru buydu. Erdoğan tatilde ailesiyle birlikte olduğu için henüz parti yöneticileri de bir sinyal alabilmiş değil. AK Parti çevrelerinde iki tez var:
1- Reis radikal değişiklikler yapacak.
2- Cumhurbaşkanı ince ayarla yetinecek.
Değişim denilince hemen akla kabine değişikliği geliyor. Hatta daha çok, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak değişecek mi değişmeyecek mi sorusu etrafında toplanıyor.
AK Parti yönetimindeki değişiklik talebi dahi ondan sonra geliyor. Oysa AK Parti’nin siyaset tarzı, dili ve ülke yönetimiyle ilgili birtakım değişikliklere ihtiyacı var. Tekrarlanan İstanbul seçimleri bunu daha kaçınılmaz hale getirdi. Çünkü önümüzdeki ilk seçim, Erdoğan’ın seçimi olacak. Erdoğan bir yandan kendi içinden çıkacak yeni partilerle, diğer yandan muhalefetle mücadele etmek zorunda kalacak. Bir anlamda iki cephede savaşacak. Abdullah Gül-Ali Babacan ile Davutoğlu’nun kuracağı partinin ne yapacağı önemli değil. Asıl soru ne götüreceği. Yüzde 50 artı 1’in arandığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 1 demek altın hisseyi elinde tutmak demek. Yani durum ciddi.
RADİKAL DEĞİŞİKLİK Mİ, REVİZYON MU?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yakından tanıyanlarla konuşuyorum. Erdoğan’ın köklü değişiklikler yapmayacağını söylüyorlar. Bu olay önümüzdeki günlerde daha da netleşecek. Ama yakın çevredeki beklenti, Erdoğan’ın küçük düzenlemelerle yetineceği yönünde. Kongre sürecini başlatarak hem parti bütünlüğünü korumayı hedefliyor, hem de partideki değişimi doğal süreci içinde gerçekleştirmeyi planlıyor. Bu AK Parti yönetiminde bir değişiklik olmayacağı anlamına gelmiyor. Kongre sürecine yayılmış olan uzun vadeli bir yenileşme olacak.
EKONOMİ YÖNETİMİNE GÜVENOYU
Erdoğan seçimlerin hemen ardından yapılan MYK toplantısında ekonomi yönetiminin başarılı olduğunu söylemişti. Şu ana kadar ekonomi yönetiminde değişiklik olacağı sinyalini vermedi.
Erdoğan siyaset dilinde ve ülke yönetimindeki tarzında köklü bir değişiklik yapacak mı? Yakın çevre bunun söz konusu olmadığı noktasında hemfikir. Çünkü Erdoğan bu noktalarda bir yanlışlık görmüyor. İstanbul seçimlerinin kaybedilmesini ise “Eski arkadaşlarımız bizi sırtımızdan hançerledi” olarak değerlendiriyor. Eski arkadaşlar kim? Yereli bilmiyorum ama Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nun kast edildiği net.
Edindiğim izlenime gelince... Radikal değişiklikler beklemiyorum. Ama bazı değişiklikler olacağı kesin. Önemli olan, o değişikliklerin kamuoyunu tatmin edip etmeyeceği...
Kaynak:internethaber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.