Bugün kiminle oturup konuşsanız eğitim üzerine görüş bildirmekten kaçınmadıklarını
görebilirsiniz. Bu da eğitimin her kesim tarafından ilgiyle takip edildiğini, hemen hemen herkesin
eğitim ile uzaktan ve yakından etkileşimde bulunduğu göstermektedir.
Gelişmiş ülkeler eğitim üzerine temellendirdikleri paradigmalarını ülkemizden yaklaşık elli
yıl önce tamamlamış ve süreci kendileri açısından olumlu sonuçlandırmıştır. Türkiye de ise
eğitim süreci batıya yönümüzü döndüğümüz Tanzimat’tan bu yana sürekli tartışmalı bir şekilde
değişiklik göstererek her zaman bir gelişim ve değişim içinde olmuştur.
Kendini Beğenmiş Aydın Tipi
Eğitimin toplumun bütün kesimlerine hitap etmesi bakımından karşımıza çıkan sorunların
başında “kendini beğenmiş aydın tipi”nin ve “kendini toplumdan üstün gören elitist bir grubun”
siyasî veya “bürokratik” kadrolarda varlığını sürdürmüş olmasıdır. Her şeyi kendisi bilen,
toplumun kültürünü, dinini, ahlakını ve geleneklerini ötekileştirerek “emredici” bir pozisyonda
bulunmak, gerekirse kolluk kuvvetleri ile zor kullanmak, hatta kelle almak bu “tip”in ana karakteri
olmuştur.
Yakın tarihe kadar “kılık kıyafet” bakımından üniversitelerden atılan, eğitim hakları
ellerinden alınan bir neslin heba oluşunu bu “tip”in baskıcı ve ötekileştirici bir örnek olarak
gösterilmesi hala hafızalardadır. Katsayı problemi, sekiz yıllık kesintisiz temel eğitim, meslekî ve
teknik eğitimin ihmali gibi bir çok örnek verilebilir.
Sınav Sistemi
Müfredatta yer alan konular incelendiğinde, uygulamaya dönük fiili eğitim yerine daha çok
teorik ve ezbere dayalı eğitim metodunun halen sürdüğünü çekinmeden ifade edebiliriz.
Öğrencilerin en çok sevdiği dersler sıralandığında; beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar gibi fiile
dönük uygulamalı eğitim içeriği bulunan derslerin olması tesadüfi değildir. Buna karşılık merkezî
sınavlarda bu derslerin hiçbir önemi yoktur.
Merkezî sınav sistemi ile öğretmen seçimi (KPSS), üniversiteye öğrenci yerleştirme
(YKS) liselere öğrenci seçimi (Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezi Sınav) gibi
çoğaltabileceğimiz birçok alanda yapılan sınavlar uygulamalı olmayan dersleri öncelemiş ve
önemli hale getirmiştir. Böylece sistem bu ezberci eğitim metoduna öğretmen, öğrenci ve veliyi
yönlendirmektedir. Bu sınav sisteminin sebep olduğu eğitim metotları maalesef öğrencileri
hayata hazırlamaktan da uzaktadır.
Ahlak ve manevî eğitimin yetersizliği
Millî değerlerin temelini oluşturan güzel ahlak eğitiminin yetersizliği gözden kaçmaktadır.
Seçmeli dersler olarak öğrencilerin erişimine açılan Temel Dini Bilgiler, Kur’an-ı Kerim gibi
dersler de bile öğrencileri ezber bilgiler kuşatmış bu dersler bile öğrencilerin ahlaklı
yetişmelerine zemin hazırlamamıştır.
Hem temel eğitim, hem ortaöğretim ve yüksek öğretim müfredatları incelendiğinde tarih,
dil ve din bilincinin oluşturulmadığı, hal ve tavırların önüne ezberci ve daha çok çıkarcı bir eğitim
anlayışının hakim kılınmasında önemli rolün öğretmende olduğu görülmektedir.
Batı Kaynaklı Araştırmalar
Yapılan iyileştirmeler ve gelişmeler çoğunlukla batı kaynaklı araştırmalar esas alınarak
ele alınmış Türkiye şartları çoğunlukla gözden kaçırılmıştır.
2000’li yılların başında Toplam Kalite Yönetimi adı altındaki çalışmalarda ele alınan
konular ve yöntemler bunlardan biridir. Bunun yanında “Haydi Kızlar Okula” Avrupa Birliği Temel
Eğitim Programı, Dünya Bankası Temel Eğitim Projesi I ve II, UNICEF destekli projeler ilk akla
gelen ve buna benzer sayısız örnekler sıralanabilir.
Batı bakış açısı ile yaklaşılan eğitim anlayışına şunu anlatamazsınız:
Bir gün Hz. Aişe, Hz. Peygambere, kurban için eda edilen etlerin bir kürek kemiği
dışındakilerin tamamının ihtiyaç sahiplerine ve komşularına dağıtıldığını kendilerine sadece bir
kürek kemiğinin kaldığını söyleyince Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:
“Desene, bir kürek kemiği dışındakilerin tamamı bizim oldu.”
Mevcut eğitim sistemi ise, hep bana, sadece bana şeklinde ifade edebileceğimiz,
ihtiyaçların sınırsız, kaynakların sınırlı olduğu bir aç gözlülüğe doğru bireyi itmektedir.
Eğitim sistemi daha çok uygulamaya dönük, millî ahlakın müfredatta yer aldığı, eğitim ve
yönetici kadrolarının tarih, din ve dil şuuru ile donandığı bir yöne doğru hızlı biçimde
temellendirilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.