Dua Arapçada çağırma, irtibat kurma veya mesaj verme anlamlarına gelmektedir. Dini anlamda ise, kulun Allah'a yalvarması, içini dökmesi ve ihtiyaçlarını dile getirmesi demektir.
Dua zayıflığın itirafı, kulun affa sığınma çabası, dertlerden uzak olması ve kötülüklerden korunması için, kulun Rabbine iltica etmesidir.
Dua, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağ kurduğu için, imanın en önemli özelliği sayılmaktadır. Allah(c.c.) ile kul arasında olan münasebetin odak noktasıdır. Efendimizin beyanıyla, ibadetin de özüdür.
Allah’ın huzuruna duâ ile varılır. Onun için, kul gücünün yetmediği ve imkânının tükendiği her konuda kadiri mutlak olan Rabbinden yardım ister.
Dua sadece insana mahsus değildir. Kâinattaki yaratılmışların hepsini ilgilendiren bir olgudur.
Mesela toprağa atılan bir tohum, başını topraktan çıkarmak için, yumurtaları üzerinde yatan kuşlar yavruları için, ağaçlar meyve vermek için, Allah’a dua ederler. Yani yeryüzündeki yaratıkların tamamı kendi dilleri ile Allah’a dua etmektedirler.
Bir ayet-i kerimede:
"Kainatta hiçbir şey yoktur ki hamd ile Allah'ı tesbih etmesin, Onu anmasın, Ona dua etmesin. Fakat siz onların bu tesbihlerini, zikirlerini, dualarını anlamazsınız." Buyrulmuştur. (İsra Suresi 17/44)
Kur'an'da Allah korkusu ile yarılan, dağlardan yuvarlanan kayalardan bahsedilirken, gök gürültüsünün hamd ile Allah'ı tespih ettiğinden de bahsedilir.
Efendimiz (s.a.v.) uhud dağı için
"Bu dağ Uhud'dur. O bizi sever biz de onu severiz." Buyurmuştur.
Allah Teâlâ’nın bir ismi de “el-Mücîb” yani “dualara icabet eden”dir. O bize bizden daha yakındır. Gizli ve açık olarak yaptığımız dualarımızı işiten, bilen ve kabul edendir. Bu durumu bildiren ayet-i kerimede:
“Kullarım, beni sana sorarlarsa, bilsinler ki, ben onlara çok yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına karşılık veririm. Şu halde kullarım benim davetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.” Buyrulmuştur. (Bakara suresi 2/186)
Dua nimete şükür, sıkıntıya sabır, keder ve meşakkate de dayanmak için yapılan bir ibadettir. İmana kuvvet verir. tevekkül gücümüzü artırır, insana umut ve direnme gücü verir. Bir hadis-i şerifte Efendimiz;:
"Allah'ım senden hidâyet, takva (Allah korkusu), iffet (dünyevî arzulardan korunma), ve (gönül) zenginliği istiyorum." diyerek dua etmiştir. (Kütübi sitte Trc 6/542)
Müminler, dualarının kabul olmadığı hissine kapılmamalıdır. Zira bir hadisi- şerifte:
“Sizden biriniz, ‘dua ettim de duam karşılık görmedi’ deyip acele etmediği müddetçe duası karşılık bulur.”buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, Vitr,)
Duanın kabulünde üç merhale vardır. Ya istenilen şey dünyada verilir. Ya ahirete saklanır, yahutta istenilen iyilik kadar kişinin kötülüğü silinmiş olur. (Müsnet 3/18)
Dua etmekle beraber, Allah’ın takdirine de uymak gerekir. Yani toprağa tohumu atan bir kişinin, dua ettim Allah dilerse verir demesi yeterli değildir. Onun suyunun verilmesi, bakımının da yapılması lazımdır.
Dualarımızı sadece nefsimiz için yapmamalıyız. Nefsimiz, ailemiz, akrabalarımız, komşularımız, ülkemiz, birliğimiz ve bütün İslam âlemi için de dua etmeliyiz. Zira bir hadisi şerifte:
"Sizden biri, kendi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek imana eremez." Buyrulmuştur( Buhârî, İman 6; Müslim, İman 71,Nesâî, İman 19)
Bize şahdamarımızdan yakın olan Yüce Rabbimiz, bizi bizden daha iyi bilmektedir. Duada istediğimiz şeyin bizim için hayırlı olup olmadığını da en iyi bilen yine odur. Yani her şeyin hayırlı olanını istemeliyiz. 11.12.2022
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.