Oturum Başkanlığını Türk Ocakları Pendik Şube Başkanı Ahmet Kara'nın yaptığı panelde Doç. Dr. Ömer Kul, Dr. Muhittin Canuygur, Dr. Ferhat kurban Tanrıdağlı ve Şevket Kanat bildirilerini sundular.
İlk konuşmayı Doğu Türkistan'ın dünü konusu ile Uygur Akademi Genel Sekreteri Dr. Ferhat Kurban Tanrıdağlı tarafından gerçekleştirildi. Tanrıdağlı konuşmasında Doğu Türkistan'da bugün yaşananların geçmişle bağlantısını kurarak aslında Çin'in gerçek emelinin Doğu Türkistanlıların beyin takımını yok etmek olduğunu ifade etti. Tanrıdağlı özellikle son dönemlerde hapse atılan ve halen sağ olup-olmadığı teyit edilemeyen Doğu Türkistanlıların Duttar Ustası Abdurrehim Heyit hakkında toplantıya katılanları bilgilendirdi. Eğitimli insanlara Çinlilerin tahammül edemediğini vurgulayan sayın Tanrıdağlı, geçmişten günümüze Doğu Türkistan'daki Çin uygulamalarının değişmediğini, bunu hatırdan çıkartmamak ve unutmamak adına ecdadımızın Orhun yazıtlarına Çinlilerin gerçek durumunu kazıdığını sözlerine ekledi.
İkinci konuşmacı ise Doğu Türkistan vakfı başkanı Dr. Muhittin Canuygur idi. Canuygur konuşmasında 2016 yılında bu yana Doğu Türkistan'da yaşanan insan hakları ihlallerine örnekler vererek bölge halkının patlama noktasına geldiğini ifade etti. Canuygur "toplama kampları"nın ne amaçla yapıldığı, içeriye alınanlara uygulanan zulümler, "kardeş aile projesi"nden Çin'in maksadını, zorla evlendirilen Doğu Türkistanlı genç kızlarımızın yürek yakan hallerini, kreşlere toplatılarak Çin kültürü ile yetiştirilen Doğu Türkistanlı balaların milli ve dini değerlerini yok ederek asimile edilme çabalarını, yolda yürüyen Doğu Türkistanlı hanımların, kot pantolon üzerine de olsa uzun eteklerinin görevliler tarafından makaslarla kesildiğini, Ramazan aylarında zorla içki içme partilerine Doğu Türkistan halkının iştirak etmeye zorlandığını, evlerinde dini ve milli değerler içeren basılı ve görsel malzeme kullanaların hapse atıldığını, hapse atılanlardan bir daha haber alınamadığını, imamlara "sağlıklı yaşam" adı altında zorla müzikler eşliğinde dans partileri düzenlediğini, camilere kimlerin girebileceğine dair levhalar asıldığını ve bilumum gayri insai uygulamaları görsel malzeme üzerinden anlattı. Gelinen noktada "bıçağın kemiği kimseye başladığını" ifade eden Dr. Canuygur, bölgenin karışma ihtimalinin belirdiğini ve bu durumun kimseye yarar sağlamayacağını vurgulayarak Çin'i itidalli olmaya ve insan hakları ihlallerinden kaçınmaya davet etti.
Panel'in 3. konuşmacısı olan İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Anabilim dalı Yüksek Lisans öğrencisi ve Doğu Türkistan gençlik Derneği Yönetim Kurulu üyesi Şevket Kanat ise Doğu Türkistan'ın bayrak şahsiyeti merhum İsa Yusuf Alptekin'in hayatından kesitler sunarak, günümüz gençliğine mesajlar verdi. Konuşmasına İsa Yusuf Alptekin'in kısaca hayar biyografisini vererek başlayan Şevket Kanat daha sonra merhumun Doğu Türkistan davasında nasıl bayrak şahsiyet olduğuna dair değerlendirmelerde bulundu. İsa Yusuf Alptekin'in bir dava adamı olmasının çekirdeğini daha çocukluğunda Çinlilerin halkına yaptıkları gayri insani davranışlar ile başladığını, çalışmak için gittiği Taşkent ve Endican'da bulunduğu yıllarda Süleyman Çolpan ve arkadaşlarında komünizm belasının kötülüklerini öğrendiğini, 1932 yılında gittiği merkezi Çin'de Dr. Mesut Sabri Baykozi ile birlikte hareket etmesini, 1939 yılında ziyaret ettiği Türkiye'de edindiği dostlukları sayesinde 1952 yılında Doğu Türkistanlıların Türkiye'ye iskanlı göçmen olarak yerleştirilmelerindeki katkılarına değindi. 1942 yılında Mehmet Emin Buğra'nın da merkezi Çin'e yerleşerek "Üç Efendiler"in zikredilen tarihten itibaren birlikte hareket ettiğinin altını çizen Kanat, 1947 yılında Doğu Türkistan'da kurulan milli hükümetin çıkardığı "ERK" gazetesinin kupüründe yazan "Dilde, işte, fikirde birlik" ülküsüyle hareket ettiklerini ifade etti. Türkiye'ye hicret etmek zorunda kalan Alptekin'in burada da davasını anlatmak için şehir şehir gezdiğini, konferanslar gazete mülakatları verdiğini, dergi ve kitaplar neşrettiğini belirten Kanat, bir asra yakın ömrünü davası için harcayan liderlerinin ölümüne yakın "Doğu Türkistan davasını gençlere emanet ettiğini, bu yüzden omuzlarında yükün ağırlığını bilerek ama liderleri Alptekin'in vasiyetini yerine getirmek üzere çaba içerisinde olduklarını söyledi. Alptekin'in fikirleri yaşadığı sürece aralarında olduğunu belirten Kanat sözlerine "sen ölmedin, aramızda yaşıyorsun, sana layık evlatların bayrağına, vatanına milletine sahip çıkmaya devame diyor, ruhun şâd, mekanın cennet olsun" diyerek sonlandırdı.
Panelin son konuşmacısı İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve İsa Yusuf Alptekin Vakfı başkanı Doç. Dr. Ömer Kul idi. Kul konuşmasında Çin'in önümüzdeki 30 yılda Doğu Türkistan diye bir problemle karşılaşmamak adına bir nevi soykırım uygulamakta ve Hitler, Stalin ve Mao'nun uygulamalarının bir benzerini 21. asırda yeniden ama bu sefer Çin devlet başkanı Si Jin Ping eliyle hayata geçirdiğinden bahsetti. Despot Çin idaresini ve onun uygulamalarını eleştiren devlet ve uluslararası kuruluşların çıkmaya başlaması ümid verici olmakla beraber, geç kalınmadan müdahale edilmesi gereken bir kültürel soykırıma mani olabilmek adına gerekli adımlar ivedilikle atılmalı diyen Kul, insanlık adına, Türklük ve Müslümanlık adına bir duruş sergilemek gerektiğine dikkat çekti. Şovenist Çin devletinin durdurulması adına başta BM ve İslam İşbirliği teşkilatı ivedilikle olaya müdahil olması gerektiğini ifade eden Kul, dünya ticaret savaşlarının bu bölgede nihayet bulacağını, Çin'in içinde birçok problemi olduğunu, ayrıca komşularıyla da sıkıntılar yaşayan Çin'in yakın gelecekte Sovyet Rusya gibi dağılma süreci yaşayacağını belirtti. Çin'in "İpek Yolu" projeleri ile tam bir emperyal devlet havasına büründüğünü, bu gidişatın dünya huzuru için tehlikeli boyutlara ulaştığını ifade eden Kul, Çin ile geliştirilmek istenen ilişkilerde çok dikkatli olunması gerektiğine vurgu yaparak konuşmasını sonlandırdı.
Konuşmaların bitiminde Türk Ocakları Pendik Şube Başkanı Ahmet KARA katılımcılara günün anısına plaket takdim edilerek panele son verildi. Dışarıda başlatılan imza kampanyasına ise katılımcılar ve dinleyiciler imzalarını attılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.