Psikolojik Harp: Bir amaç doğrultusunda insanların duygularını etkilemek ve kontrol altına almak, yönlendirmek, morallerini bozmak, nifak çıkarmak, ümitlerini kırmak, aradaki bağları koparmak, güven duygusunu yok etmek için; yalan, iftira, çarpıtma ve üretilmiş haberleri, yorumları ve düşünceleri yayarak, bir ülkeyi, toplumu ya da cepheyi dağıtmak, zayıflatmak ve sonuçta teslim almak için yürütülen gizli, yıkıcı psikolojik faaliyetlerdir.
6 Şubat 2023 tarihinde, 10 ilimizin tamamında yıkıma sebep olan büyük Anadolu depremini bahane ederek, Türk Devletine ve Milletimize karşı yeni ve sinsi bir psikolojik savaş başlatılmıştır. Depremden önceki günlerde, İsveç, Hollanda ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına izin verilmesi, İsveç’te Devlet başkanımıza hakaret eylemleri, 10 ülkenin İstanbul’daki konsolosluklarını terör eylemi olacak bahanesiyle kapatması, Avrupa ve Amerikan medyasında Türkiye aleyhindeki haber ve yorumlar, Batılı ve Amerikalı bazı siyasetçilerin Türkiye aleyhindeki açıklamaları, Amerika’nın Ege adalarına yığınak yapması ve gemilerinin Ege’ye gelmesiyle psikolojik harp zaten başlatılmıştı. Depremden sonra Fransız “Charlie Hebdo” dergisinin, deprem yıkıntısı ve altındaki tank figürlerinin üzerine; “artık tank göndermemize gerek kalmadı” yazılı insanlık dışı ve vahşet dolu düşüncelerle çizilmiş bir karikatür yayımlaması, özellikle batı medyasında kışkırtıcı iftira ve yalanların yayılmaya çalışılması ve 2002 yılında Amerika’nın yaptığı bir askeri tatbikatta, kırmızı(düşman) ülke olarak senoryada tarif ettiği ülkeye sadece Türkiye’nin benzemesi gerçekten tesadüf mü? Bütün bunlardan, Batı’nın ruh halini ve ülkemize karşı nasıl bir düşmanlık histerisi içerisinde olduğunu görmekteyiz. Bize karşı hem psikolojik, hem diplomatik hem de siyasi harpleri çoktan beri başlatmış durumdalar.
Batı, Türkiye’ye karşı başlattığı bu psikolojik harbi, kucaklayıp beslediği Türkiye düşmanı teröristlerle, sosyal medya ve iletişim araçları ile de sürdürmektedir. Yani batı ve maşaları, dışarıdan ve içeriden depremden daha büyük hasar vermeye, milletimizi yıkmaya ve bir yüzyıl daha teslim almaya çalışmaktadırlar. Bu ne zalimlik? Bu ne vahşilik?
Böyle büyük depremde elbetteki aksamalar, gecikmeler olabilir. Ama bunlar üzerinden veya kendi ürettikleri iftira ve karamalarla pusuda bekleyen çakallar, siyasi rant elde etmeye, ya da iktidar devşirmeye, devleti ve kurumlarını zayıflatmaya çalışanlar, batının dümen duyunda zalimlerle kolkola ülkemize karşı savaşmaktadırlar. Depremin daha ilk dakikasından itibaren kalbinde bir kırıntı kadar vatan ve insan sevgisi olan böyle mi davranır?
Depremzedelere nasıl yardımcı olabilirim, bu acıyı nasıl hafifletebilirim düşüncesiyle değil de, nasıl kaos tellallığı yapabilirim diye tepinenlerin çirkin yüzlerini ve sözlerini izliyoruz ve görüyoruz. Duydukları her yalanı, hiç araştırmadan medyaya taşıyanlar, bu ülkenin düşmanlarının yapmayacağı alçaklığı yapmaktadırlar. Böyle bir acıda bile, kalbi milletle birlikte atmayan insanların, Allah korusun herhangi bir savaşta düşman tarafına cephane taşımayacaklarını kim söyleyebilir?
Milletin sosyal bünyesinde kaos fayını oluşturmak için yabancı basın yayın organlarına yıkıcı, bölücü ve ayırımcı sufle verenlerin yaptıkları bu ihanetin, terör örgütlerinin kanlı saldırılarından bir farkı yoktur. Bunların yaptıklarının tek farkı, dışı süslü ambalajlarla kaplanmış, içi sosyal yapıyı tahrip eden zehirli kaos çıkarma projelerini medya vasıtasıyla uygulamaktan ibarettir.
Yoğunlaşılması gereken konu kurtarma, yaralıların tedavisi ve depremzede vatandaşların beslenme ve barınma ihtiyaçlarının karşılanması. İlk haftalardan sonra tabii ki, ihmali olanların tesbiti, gerekli soruşturmaların devamı ve bundan sonra planlarda yapılması gereken yeni düzenlemeler ve projelerde dikkate alınması gereken yeni tedbirlerin gündeme gelmesi ve bu depremden çıkarılması gereken derslerin konuşulması gerekir. Birbirimizin boğazını sıkarak saldırmak yerine, kavga ile zaman kaybetmek yerine; yapılması gerekenleri elbirliği ile yapmamız, geleceği kurgulamada işbirliği yapmamız gerekir. Yoksa kavga ile kaybedilecek zaman yoktur. Bizi kavga ettirerek deprem üzerinden psikolojik harp uygulayanların planlarını boşa çıkarmalıyız. Çünkü bu kavgalar yeni tedbirlerin alınmasını ve uygulanmasını geciktiriyor. Kentsel dönüşüm planlarının ve projelerinin gecikmesinin temelinde de bu kavgalar vardır.
Şu anda öncelikle depremzedeler olmak üzere, kurtarma çalışması yapan ekiplerin ve tüm Türkiye’nin morale ihtiyacı var. Moral bozucu her şeyden uzak durmak lazım. Enkazlar kaldırıldıktan sonra konuşulması gerekenler konuşulur.
Deprem felaketinden istifade ederek, kaos planlayanlar, ülkemize ve milletimize karşı psikolojik harp başlatanlar hiç bir şekilde emellerine ulaşamayacaklardır. Milletimiz basiretiyle bunlara fırsat vermeyecek ve bu zor günleri birlik, bütünlük, yardımlaşma, dayanışma ve kardeşlik ruhuyla aşacaktır inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.