Ülkemizde son yılların en önemli problemi değersizleştirmedir. Toplumun, ustaca yapılan değersizleştirmeye henüz pirim verip vermediğini bilemiyoruz ancak her geçen gün risk biraz daha artıyor. Bu probleme yakın zamanda çözüm üretemezsek, korkarım bedelini çok ağır bir şekilde ödeyeceğiz.
Ortaya herhangi bir eser koyamayan ve başarı gösteremeyenlerin en önemli silahı olan değersizleştirmeye, siyaset, sendika ve bürokrasiden onlarca örnek verebiliriz. En önemli değersizleştirme örneklerini, son dönemin muhalefet yapma biçiminde ve son olarak da belediyelerde gördük.
Temel atmama törenleriyle zirve yapan değersizleştirme, birçok alana bulaşarak, virüs gibi yayılmaya devam ediyor.
Siyasete baktığımızda muhalefet nezdinde, yapılan havaalanlarının, hızlı trenlerin, bölünmüş yolların, tüp geçitlerin, köprülerin vs. hiçbir kıymeti yok. Salgın sürecinde bütün hizmetleri ücretsiz sunmak, engelli çocuğu olan anneye maaş bağlamak, emekliye bayram ikramiyesi vermekse zaten sıradan işler! Tarihin seyrini değiştirecek yerli silahlar üretmek mi, hiç kıymeti yok!
Ya bizim alanda, sendikacılıkta, nöbet ücreti getirmenin, sınav ücretlerini beş katına çıkarmanın, taban aylığa zam almanın, sözleşmeliye kadronun, 3600 ek göstergenin, toplu sözleşme pirimini 400 liraya çıkarmanın hiç kıymeti yok! Katsayı zulmünün sona erdirilmesi, kamuda serbest kıyafet özgürlüğü ile başörtüsü probleminin çözümü zaten çok eskilerde kaldı…
Bürokrasi mi dediniz, FETÖ ile mücadelede ön safta yer alanların, gerektiğinde yargılananların, bedel ödeyenlerin bugünlerde gördüğü muameleyi her fırsatta dile getirmeye çalışıyorum. Burada yerine göre rövanş uğruna, makam mevki dağıtmak adına, çoğunlukla anlaşılması zor keyfi uygulamalarla yapılan değersizleştirmeyi yapanlara baktığımızda ise tam anlamıyla bir harakiriye şahit oluyoruz.
Hayatın olağan akışına ters işleyen bu durum karşısında her kesimin durup kendi özeleştirisini yapması gerekir. Değersizleştirerek, gözden düşürerek kendilerine yol açanlar, üretmeden nereye kadar gidebileceklerini düşünürken; asıl sorguyu başarıları kolayca gözden düşürülenler yapmalıdır. Hangi yanlışımız veya eksiğimiz var ki beceriksizlere, kifayetsizlere gün doğdu, sorusu cevabını bulmalıdır.
Bozguncu takımını bir kenara bırakarak, sağduyulu ve aklıselim insanlara şunu söylemek isterim. Emeğinize, başarınıza, insanınıza, teşkilatınıza, fikrinize sudan sebeplerle sahip çıkmazsanız, oyuna geldiğinizi anladığınız gün iş işten geçmiş olacaktır. Her şeye rağmen ahlakı, adaleti, vicdanı kimler temsil ediyor diye bakarak, yanlışları ayıklayarak, doğrularla beraber olmak gerekiyor.
Böylesine dönemler renksiz ve rakiplerine karşı ezik insanları öne çıkarır. Ezikler, kendinden olana sahip çıkmaz, çıkamaz, onlardan kurtulmak ister. Kurumlarımızı ve insanlarımızı kolayca harcar. Öyle cürümler işler ki yaptığının kendisi bile farkında değildir. Böyle dönemlerde, karşıdakilerden çok bu tiplere dikkat etmek gerekir.