Eğitim sistemimizin yeteri kadar problemi yokmuş gibi bir de mahkemelerin sebep olduğu kargaşayı düzeltmek zorunda kalıyoruz.
İki yüz sekiz üniversitesi, bunca yıllık sınav tecrübesi, sınavlar konusunda ÖSYM gibi bir markası olan bir ülkenin üst mahkemesinin, ortaokul son sınıf öğrencilerine sorulan bir sorunun doğru mu yanlış mı olduğuna altı ay sonra karar verebilmesi anlaşılır gibi değil.
Peki okulların açıldığı ilk haftaya nasıl yetiştirildi bu karar?
Haziran ayına bıraksaydınız daha isabetli olurdu bence! Öğretmen mülakatlarından soru iptallerine insanlarını hayatlarını derinden etkileyen, telafi edilmesi mümkün olmayan veya kargaşaya sebep olan kararların zamanında alınamamasına gerekçe adli tatil gösterilemez, nöbetçi mahkeme olur, karar verir. Adli yargının bile basına yansıyan konularda ne kadar etki altında karar verdiğini kamuoyu görüyor halbuki. İdari mahkemeler neden önlem almaz, eğer kasıt yoksa tabi. Geç gelen adalet kargaşa çıkarıyor.
•••İUP İFLAS ETTİ!••• Bir bakanlığın kendi problemini kendisi çözmesi gerektiğine en iyi örnek bu yıl okulların temizlik konusunda yaşadığı çıkmaz gösterilebilir. İŞKUR yetkilileri sanki başka ülkede yaşıyorlar, onların çocukları başka ülkede okuyor. Bir sistem kurmuşlar, evlere şenlik. Bu problem artık kalıcı bir şekilde çözülmeli. MEB çözmeli. Ortada problem var yandan geç denmemeli. Artık imece usulü ile veliler mi çözer, eskilerde, bizim öğrencilik yıllarımızda olduğu gibi nöbetçi öğrenciler mi temizler, bu problemi okul müdürlerinin omuzlarından almak gerekiyor. •••ÜCRETLİ ÖĞRETMENLER NE İSTİYOR, BİZ NE DİYORUZ?•••
Ücretli öğretmenler öncelikle sigortamız tam yapılsın, vekil öğretmen uygulamasında olduğu gibi maaşımız ek dersimiz olsun, asgari ücretin altında ek ders ücreti ile emeğimiz sömürülmesin, nöbet ücreti alalım.. Son derece haklı talepler. KPSS’ye hazırlanırken ek ders karşılığı çalışanlardan ziyade uzun yıllar ücretli öğretmenlik yapan öğretmenler ise doğal olarak bir çıkış yolu arıyorlar, önlerini görmek istiyorlar. Bir defaya mahsus da olsa önlerinde bir uygulama var, tekrar böyle bir adım atılabilir mi diye soruyorlar. Son derece insani bir durum. Biz ise öğretmenin ücretlisi, sözleşmelisi vs. olmasın, aslolan kadrolu atamadır diyoruz. Sistemin arızası sistem haline gelmesin, ücretli öğretmenlik kurumsallaşarak bir istihdam şekline dönüşmesin diyoruz.
Her yıl atanması öngörülen öğretmen sayısı belli oranda artırılsın, kaynak aktarımında eğitime öncelik verilsin ve ücretli öğretmenlik bir plan dahilinde bitirilsin diyoruz. Bu yapılana kadar ücretli çalışan öğretmenlere ise öğretmene yakışır imkanlar sunulsun diye çalışıyoruz. Bu çabamızla küçük de olsa ek ders ücretinde artış yapıldı. Kadrolu atanmanın zor bir sınavla yapıldığı, kontenjanların giderek düştüğü, planlama olmadığı için atanamayan öğretmen sayısının bir milyona yaklaştığı bir ortamda; sınavdan sonra yapılan ve atama puanına yüzde ellisi dahil edilen mülakatı bile kabul etmeyen bizim, ücretli öğretmenler sınavsız atansın dediğimiz iddiasına kim inanmak istiyorsa inanabilir, problem yok.