• BIST 9291.32
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 17 °C

ÇOCUK İSTİSMARI

Melahat Canbaz

İstismar, Türkçeye Arapçadan geçen ve sözlük anlamı olarak iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelen bir sözcüktür.
‘’0-18 yaş grubundaki çocuğun kendisine bakmakla yükümlü kişi veya kişiler tarafından zarar verici olan, kaza-dışı ve önlenebilir bir davranışa maruz kalması çocuk istismarıdır. Bunun çocuğun fiziksel, psikososyal gelişimini engelleyen, gerçekleştiği toplumun kültür değerleri dışında kalan ve uzmanı tarafından da istismar olarak kabul edilen
bir davranış olması gerekmektedir. (Polat 1993)
Çocuk istismarı 4 temel grupta incelenmektedir.
1-Fiziksel İstismar
2-Cinsel İstismar
3-Duygusal İstismar
4-İhmal’’
Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşından küçük her birey çocuktur. Çocuklar geleceğimizdir.
Son zamanlarda ülkemizde çocuk istismarı oldukça fazla. Medyanın da bangır bangır dile getirdiği gibi bu artık üzerinde durulması gereken toplumsal bir sorun haline geldi. Kim, bu çocukları hunharca istismar edenler? Bunların ruh halleri yetiştirilme tarzları, yaşam şartları ne? Toplumda nasıl bir yere sahipler? Arkadaş çevreleri var mı, varsa toplumda hangi konumdaki insanlar? Düzenli ilaç kullanıyorlar mı?bir sürü sorulacak soru var bu
istismarcılarla ilgili. Dinimizle ve toplumsal değerlerimizle örtüşmeyen, eğitim sistemimizde bakanlığımızın
her daim üzerinde durduğu çocuk istismarı konusu, artarak neden devam ediyor? Olayların artmasında medyanın etkisi var mı? tüm bu soruların cevaplarını bilimsel olarak bulmak zorundayız. Dikkat edilirse çocukların yaş aralıkları çok küçük, 3,5 -1,5 -3-4- 5-6,vs.
Uzmanların da gözünden kaçmayan bu istismarcıların çocuklara eğilimleri aşikar. Tam burada pedofili kavramı ortaya çıkıyor. ‘’Pedofili ne demektir? Pedofili ya da sübyancılık, yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocuklar veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlık. Bu rahatsızlığa sahip kişilere pedofili ya da sübyancı deniyor. Sübyancıların ,
özgüvenleri eksik olabilir ve çocuklarla ilişkiyi yetişkinlere nazaran daha az tehdit edici bulurlar. Sübyancının eğilimi karşı cinse veya kendi cinsine olabilir. Sübyancıların büyük çoğunluğu erkektir ve bu durum kadınlarda çok nadir görülür.

Arapça kökenli sübyan sözcüğü 'çocuklar' anlamına gelir. Türkçeye İngilizce paedophilia kelimesinden geçen "pedofili" sözcüğünün kökeni, Yunanca pais sözcüğünün kökü olan paid
(çocuk, oğlan) sözcüğünün birleştirme hâli "paido-" ve -philia (düşkünlük, özellikle anormal
sevgi) sözcükleridir.
Çalışmalar, çocukluğunda cinsel saldırıya uğramış erkeklerin yetişkinliklerinde cinsel suç
işleme olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir.’’(ALINTI)
Sübyancılık bir rahatsızlıktır. Bir kişiyi bu cinsel sapkınlığa götüren sebepler nelerdir? Bir kişi
neden pedofili olur? Değer yargılarımızla ve eğitim anlayışımızla örtüşmeyen bu toplumsal
sorun neden artarak devem etmekte? Tüm bu soruların cevaplarını acil bulmamız gerekiyor.
Emile DURKHEİM’in, ‘’Her sosyal olayın sosyal bir sebebi vardır’’. Demiştir. Bu toplumsal
sorunun toplumsal sebeplerini araştırıp onları çözüme ulaştırmamız gerekiyor.
Ayrıca istismarcıların bir annesi vardır. (istisna olarak annesi olmayanlar da olabilir ama
mutlaka çocuğun sorumluluğunu alan çocuğa bakan bir kadın vardır.) kız kardeşleri vardır,
kızları vardır, eşleri vardır. Bu olaylar gösteriyor k,i annelerin veya çocuğun sorumluluğunu
alan kadının çocuk eğitimi konusunda eksiklikleri var. Ne yapılmalı diye soracak olursak,
anneler veya çocuğun sorumluluğunu alan kadınlar istismar konusunda eğitilmeli. Çocuklara,
çocukluk döneminde toplumsal değerlerimiz öğretilmeli. Ayrıca; istismarın, tecavüzün, cana
kıymanın dinimiz açısından da ne kadar büyük günahlar olduğu öğretilmeli. En önemlisi de
çocuklara merhamet duygusu aşılanmalı. Merhameti olan bir kişi bir cana asla kıyamaz.
İstismara eğilimli olan çocukların, çocukluk döneminde gösterdikleri anormal davranışları
anneler tarafından gizlenmemeli, mutlaka doktora götürülmeli. Annenin çocuğuma leke
gelmesin, çocuğumun adı çıkmasın diyerek, çocuğu kontrol edebildiği zamanlarda çocukta
gördüğü olumsuz davranışları, olayları örtbas etmemeli, tedavi için doktora götürmelidir.
Eğitim sistemimizde hassas bir şekilde durduğumuz, rehber öğretmenler kanalıyla
sürekli eğitim yaptığımız bu sorun hala devam ediyorsa, sorun aileden kaynaklanmaktadır.
Çocuğun okulla tanışmasına kadar geçen süreci anne baba çok iyi değerlendirmeli, çocuğa
değer vermeli, öz güvenini geliştirmeli, çocuğu dinlemeli. Çocuğunda gördüğü her olumsuz
davranışı önemsemeli, destek almalıdır. Problemi küçükken çözmek kötü sonuçları engeller.
Çocuklar geleceğimizdir. Bir milletin geleceği yetiştirilen öğrencilerin hayata bakış açılarıyla
doğru orantılıdır.

Bu yazı toplam 2415 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Duyuru Gazetesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 02164912882 05323834739 Faks : 0216 4917113