Geçen hafta aşağıdaki yazıyı bir tablo ekleyerek yayınlamıştım. Yazının virgülüne dokumadan, tablonun da ilk üç sütununu yeniden yayınlayarak iddiamı ısrarla kamuoyunun dikkatine sunuyorum.
Tablodaki bütün bilgiler gerçek kişilere ait bilgilerdir. Ekim ayına aittir. Birçok değişkene bağlı olarak hesaplanan maaşlarımız ve ek derslerimizin üzerine, kurslar, uzman ve başöğretmenlik gibi eklenecek yeni kalemlerle, en düşük gelirli öğretmenle en yüksek gelirli öğretmen arasında iki buçuk kat fark olacak, bu çarpıklık düzeltilsin, bu zor dönemde aşağıdaki grup yukarı çekilsin diye öneriler sunuyorum.
Öğretmen maaşları yeterli demiyorum, herkes ek ders veya DYK alıyor demiyorum. Yeni başlayan sözleşmeli öğretmen arkadaşımız on üç bin lira maaş alıyor demiyorum. Çok mu zor DYK almayan branşın kendi hesabını yaparak bir kanaate ulaşması?
Peki, bazı art niyetli özel görevlilerin anlamakta zorlandığı sütunları çıkardım. Şimdi herkes hesabı kendi maaş, ek ders, kurs, uzman veya başöğretmenlik durumuna göre hesaplasın ve kıyas yapsın. Yine de tablodaki çarpıklığı göremeyip, her şey çok güzel ve adil diyorsanız ve bu durumdan memnunsanız, benim de söyleyecek başkaca bir sözüm yoktur.
Ancak ben biliyor ve görüyorum ki bu tablo eşyanın tabiatına aykırıdır. Adil değildir, düzeltilmelidir. Bu ekonomik şartlarda aşağıdaki grup yukarı çekilsin demek bir sendikacının öncelikle söylemesi gereken sözdür. Bu tablo yılbaşından sonra daha da çarpık hale gelecektir.
Değerli öğretmenlerim; trollere, bindirilmiş kıtalara, merdiven altı sendikaların ağzı ve ayarı bozuk temsilcilerine değil bize kulak verin. Birilerinin sizi yanlış yönlendirmesine izin vermeyin. Yazılarımızı kendi mantık süzgecinizden geçirin ve bunların yapmaya çalıştıklarını görün ne olur?
*************************************
BU TABLO İLE NEREYE KADAR?
Dünyada ve ülkemizde son günlerin en önemli gündemi ekonomik daralma, kontrolden çıkan enflasyon, kış aylarıyla iyice kendini hissettirecek olan elektrik ve doğalgaz faturaları ve yılbaşı yaklaşırken gıdadan ilaca en temel ihtiyaç malzemelerine yağmur gibi yağdırılan günlük, haftalık zamlar.
Kamuoyu bir taraftan piyasalardaki bu gelişmeleri diğer taraftan ise asgari ücrete ve memur maaşlarına yapılacak zamları takip ediyor. Bu kışı atlattırsak önümüzü görebiliriz diyerek atılacak adımları bekliyor.
Genel durum böyleyken eğitim alanında, özellikle uzman ve başöğretmenlik düzenlemesiyle yılbaşından sonra daha da belirginleşecek çarpık bir gelir tablosu ortaya çıkacak.
Peşinen söylemeliyim amacım aşağıdaki grubu yukarı çekecek, makası daraltacak, tecrübeye, hiyerarşiye, unvana, iş riski ve zorluğuna uygun, dengeli, adil ve kabul edilebilir, kademeli bir tablonun ortaya çıkmasını sağlamaktır.
Tabloya bakıldığında, sadece maaş karşılığı derse giren ve hiç ek ders ücreti alamayan öğretmen arkadaşlarımızla en yüksek geliri olan arkadaşımız arasında iki kattan fazla fark olduğu görülecektir.
Daha önce defalarca tablolar yayınlayarak dile getirdiğimiz gibi ek dersler konusunda, branşlar, okul türleri ve yönetim kademelerine göre mantıksız ve çarpık bir taksimat yapılmış ve bu yıllar yılı böyle devam ediyor.
Bir okul müdürüne 3.846,33 TL, diğerine 5.991,82 TL; meslek lisesi müdür yardımcısına 4.579,75 TL, lise müdürüne 3.542,67 TL aylık ek ders ücreti vermenin mantığını, tutarlılığını ve gerekçelerini yeniden tartışmalıyız.
Tablodan böyle onlarca çarpıklıklar çıkarılabilir.
Okul müdürüne, öğretmeninden; şube müdürüne, okul müdüründen; ilçe müdürüne, şube müdüründen, eğitim müfettişine bunların tamamından daha az maaş veren sistem dünyanın neresinde olsa sorgulanır.
Bu tabloyu adil hale getirecek önlemler şu şekilde alınabilir:
Ek ders yönergesi komple yeniden düzenlenebilir.
Okul yöneticilerine, şube müdürlerine, ilçe müdürlerine yönetim kademelerine paralel makam tazminatı verilebilir. (okul yöneticilerine ek ders değil makam tazminatı verilir.)
Yönetim kademeleri arasında tutarlılık gözetilir. (Müdür yardımcısı, müdür başyardımcısı, müdür, şube müdürü, ilçe müdürü, il müdür yardımcısı, müfettiş…)
İyileştirme ve yenilikler maaş, ek ders, kurs, uzman ve başöğretmenlik, makam tazminatı gibi bütün parametreler göz önünde bulundurularak denge bozulmayacak şekilde planlanır.
ÖMK ile tanımlanan “aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen” unvanlarından; uzman öğretmenliğe eğitim tazminatının yüzde altmışı, başöğretmenliğe eğitim tazminatının yüzde yüz yirmisi kadar ödenen tutar, “öğretmen” unvanı için de yüzde otuz olarak düzenlenebilir.
Böylece göreve yeni başlayan öğretmenler de adaylığının kaldırılmasından sonra kariyer sistemine dahil edilmiş ve on yıl beklemek zorunda kalmamış olacaktır. (Öğretmen 1.250, uzman öğretmen 2.500, başöğretmen 4.500 TL gibi bir düzenleme, öğretmenleri çok daha memnun edecektir.)
Düzenlemeler adalet duygusu zedelemeyecek, çalışma barışını bozmayacak şekilde yapılır.
Birçok çözüm üretilebilir ancak öncelikle bu tablonun problemli olduğunu, özellikle yılbaşından sonra uzman ve başöğretmenlik ücretlerinin (yaklaşık 2.500 ve 4.500 TL) yansımasıyla problemin daha da derinleşeceğini görmek gerekiyor.
Daha bu tabloda gösterilmeyen çeşitli sınav ücretleri ve döner sermaye gibi bir standardı olmayan kalemler var ki bunların tamamını dikkate alarak bir sistem kurmak zor olabilir ancak bu hali ile de olmaz.
Mevcut ekonomik şartlar, alandan yükselen ses ve bozulan dengeler bu tabloda az maaş, az ek ders vs. alan kesimi yukarı çekecek önlemleri ivedilikle yapmayı gerektiriyor.
Bu arada çok tartışılan sendika şube başkanları maaşını sorar gibi olduğunuzu tahmin ediyorum, döner sermayesi olan meslek lisesi müdürleri şube başkanı olmayı asla kabul etmeyecektir.