NASIL BİR YÖNETMELİK?
Eğitim sistemimizde, istikrara en çok ihtiyaç duyulan alan yönetici atama sistemidir. Yapılan onlarca yönetmeliğe rağmen, işleyen ve devamlılık arz eden bir sisteme sahip olamadık. Bugün, sadece okul idareleri değil her kademedeki yöneticinin atama, yer değiştirme ve terfi sistemi tıkanmış durumdadır. Yeniden yönetmelik değişikliği gündemde ve arayışlar devam ediyor.
Bu aşamada, yeni yönetmeliğin içeriğinden ziyade mantığını sorgulamalıyız. Tartışmaların yoğunlaştığı konular nelerdir? İstikrarı nasıl yakalarız? Eğitimde zaman ve kaynak israfını nasıl önleriz? Eğitim sistemimize, dinamizm getirecek yöneticileri nasıl seçer, nasıl yetiştiririz?
Bu sorulara cevap aramaya geçmeden önce birkaç hususu paylaşmakta fayda var. Her şeyden önce, bütün kesimleri memnun edecek bir yönetmelik yazmak neredeyse imkânsız. Önceliklerimiz, şartlara göre farklılaşabiliyor. Bugün yapılan eleştirilere, geçmişte yapılan haksız uygulamaların sıralandığı kısır döngüden kurtulamadığımız sürece, birbirimizi yemeye devam edeceğiz. Bu gidişe, bir yerde artık dur demeliyiz.
Bir diğer husus, sıra dışı uygulamaların yaşandığı son iki yıllık süreci, sebepleri ve sonuçları ile iyi analiz etmeden, sadece sendikamıza yüklenenler, bundan sonra da bir şey üretme niyetinde değiller. Daha önce de belirtiğim gibi, biz sendika olarak, her dönemde oyunun kuralı neyse ona göre dersimizi çalışarak yol aldık. 2002 öncesi, atama komisyonlarının, 10 puanlık yetkisi ile bütün okul idarelerinin şekillendiği dönemlerden sonra, bütün olumsuz şartlara rağmen hem de yarım puanlık avantaj kullanmadan, idareci oranlarında diğer sendikalara karşı durumu dengelemiştik zaten. O dönemlerde gösterdiğimiz sınav başarısı karşısında tek çareleri; “Eğitim Bir Senlilere sorular verildi.” İftirasına sığınmak olmuştu. Biz ne yaptığımızı biliyoruz, derdim sadece sergilenen ikiyüzlülüğü ortaya koymaktır. Son iki yıldır yaşananların hesabı, bizden önce ülkenin huzurunu kaçıranlardan sorulsun.
Buradan yeniden yönetmelik tartışmalarına dönecek olursak, geldiğimiz aşamada, atamalarda ön plana çıkan en önemli beklenti mutlaka objektif kriterlerin olması gereğidir. “Belirli şartları sağlayanlar arasından, sınırlı yetki kullanarak idareci seçmek” ana fikir olarak benimsenmelidir. Buna itiraz edenlere, mülakat uygulamasının mahkemelerce iptal edilmediğini ve sadece sınav sorularını doğru cevaplayarak idareci olunamayacağı tecrübesini, 2002 öncesini de örnek göstererek hatırlatmak isterim.
Yeni yönetmelik, yukarıda belirttiğim ana fikir üzerine, genel işleyişte sıkıntı oluşturan konular da dikkate alarak yazılmalıdır. Maddeler halinde sıralayacak olursak:
· Atamalarda yöneticilik basamakları, müdür yardımcısı, (müdür başyardımcısı), müdür, şube müdürü gibi sıra ile uygulanmalıdır.
· Sadece kız öğrencisi olan okullara bayan idareci zorunluluğu esnetilmelidir. Ek puan uygulaması adil bir şekilde uygulanmalıdır. İlahiyat mezunları, İmam Hatiplere; meslek mezunları, meslek liselerine ek puanla atandığı gibi örneğin, sınıf öğretmenleri, ilkokula; okul öncesi öğretmenleri de anaokullarına ek puanla atanmalıdır.
· Atanacağı okulda, “Okutacağı dersi olmak” şartı, “alanı itibari ile atanabilme” şartı olarak değiştirilmelidir.
· Ek 2 deki ödüllerin, mülki idare amirlerinin keyfi ve adaletsiz uygulamaları dikkate alınarak puan değeri düşürülmelidir. Şöyle ki, bir öğretim yılı sonunda, iki sınır ilçenin birinde hiç ödül verilmezken, diğerinde altı yüz kişiye birden ödül verilebiliyor. Ödüller, genç yönetici adayları için aşılmaz engel durumundadır. Öğretmenle, idareciyle birebir çalışan İlçe Milli Eğitim Müdürü ödül verebilmelidir ve puan değeri de olmalıdır.
· Müdür yardımcılığına atamada; barajı 60 olan sınav + Okul Müdürü ve ilçe Milli Eğitim Müdürünün önereceği üç kişi arasından il müdürünün inhasıyla,
· Müdür Başyardımcılığına; okul müdürünün önerisi ile üç yılını doldurmuş (bulunamazsa iki ve bir yıl) müdür yardımcıları arasından;
· Okul müdürlüğüne atamada; barajı 60 olan sınav (% 50)+Ek 2 (% 20) + Mülakat (% 30) (Oranlar tartışılabilir.)
· Dört yılını dolduran müdürlerle ilgili puanlamada; Öğretmenlerin tamamının vereceği puanın ortalaması (% 20)+ İlçe MEM (% 50)+ Ek 2 (% 30)(Öğrenci ve okul aile birliği kesinlikle olmamalıdır.)
· Atananlar bir yıl dolmadan istifa edemez ve bir yıl aday olarak çalışır.
· Kurucu müdürler mevcut idareciler arasından seçilir.
Yeni dönemde atılacak adımların artık daha sağlam, daha tutarlı ve kalıcı olmasına dikkat edilmelidir. Bugün, müdür yardımcısından il müdürüne kadar görevde olan bütün idareciler, geleceği ile ilgili belirsizlik içinde çalışıyor. Her gün bir mahkeme kararı çıkıyor ve her çıkan karardan herkes başka bir şey anlıyor. Bir okulu bile bir ay vekil idareciyle yönetmemek ilke olarak benimsenmeliyken bugün büyük illerimiz bile iki yıldır vekâletle yönetiliyor. Yönetim bilimsel bir süreçtir ve siz kişisel güvence vererek, “ben sizin arkanızdayım” diyerek yol alamazsınız. Bu güncel ifadesiyle, “Benim adım Kemal, ben söylediysem yaparım.” Mantığıdır.
Yönetmelik taslağı eğitim kamuoyunda tartışmaya açılsın. Farklı öneriler ortak paydada buluşsun. Danıştay denen kurum sadece iptal mekanizması olarak değil, adının anlamına uygun “danışmanlık” işlevi de görsün ve artık ana omurgası değişmeyen, uzun yıllar uygulanacak bir yönetmeliğimiz olsun. Bu tartışmalardan kurtulup eğitimin gerçek problemlerini, çocuklarımızı konuşmaya başlayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.