İsrail terör devletinin, modern dünyanın gözü önünde işlediği savaş suçu ve uyguladığı soykırıma karşı elimizden ne geliyorsa yapmaya devam ediyoruz. Son günlerde, İsrail ve suç ortağı ABD menşeili ürünlere karşı giderek yaygınlaşan boykot, en etkili protesto araçlarından biri oldu. Bu etkili boykotun sadece ülkmizde değil bütün dünyada uygulanması için çaba sarfetmeliyiz.
Boykot aslında dönemsel bir tepki değil sürdürülmesi gereken bir tavırdır. İleri bilinç düzeyi ve kararlılık göstergesidir. Belki de atılması gereken ilk adımdır. Dünyada mevcut sömürü düzenini kuran egemenler, sömürdükleri kaynaklarımızdan ürettiklerini tekrar bize satarak hem bugünkü refah düzeyine ulaşmış hem de bugün ölüm kusan silahlarını geliştirmişlerdir.
İnsanı ve hukuku yok sayan ve bulduğu ilk fırsatta zulüm yagdıran batının yumuşak karnı ticaretidir. Savaşların çoğunlukla din ve ekonomi kaynaklı olduğunu biliyorsak, mücadeleyi de bu alanda yoğunlaştırmamız gerekir. Bu yüzden yapılan boykot çağrılarına kulak vermeli, önce ailemizden başlayarak yakın çevremiz ve ulaşabildiğimiz bütün herkesi boykota katılmaya davet etmeliyiz. Alışkanlıklarımızı değiştirmeli ve alternatif ürünleri hızlıca listelemeliyiz.
Tam da burada bilinçli ve sorumlu esnafa, en önemlisi de yetkililerimize iş düşüyor. Boykot edilen malların yerli aLternatifini üreten, dağıtan, satan esnafın da ahlaklı, bilinçli ve sorumlu olması gerekiyor. Gazze’de dökülen kanı durdurmak için yapılan boykot, salgın sürecinde sınıfta kalan zincir marketlerin, istifçi karaborsacıların, etkin denetimsizlikten kaynaklanan hoyratlıklarına dönüşmesine izin verilmemelidir. Yapanın yanına kar kaldığı, hesabının sorulmadığı ve ahlakın yerlerde süründüğü bir dönemde soykırım, bugün olduğu gibi islam coğrafyasında nöbetleşe tura çıkar ve birgün mutlaka bizim de kapımızı çalar.
Boykota katılmak kadar piyasayı takip etmek ve fırsatçıları deşifre etmek önemlidir. Basınımızın da bu konuda kamuoyu oluşturması gerekir. Gazze sınırından bilinçsizce yapılan ve adeta İsrail reklamına dönüşen yayınlara ara vererek boykotla ilgili haberlere öncelik verilmeldir.
Sendika olarak 7 Ekim tarihinden bugüne kadar yürüttüğümüz mücadelede, son günlerde üzerine eğildiğimiz, bütün illerde tuttuğumuz insanlık nöbeti ve boykot çağrımızdır. Boykotu, okullarımız aracılığıyla yaygınlaştırarak öğrencilerimiz için iyi bir fırsat eğitimine dönüştürmeliyiz. Çocuklarımızın, gençlerimizin doğal refleksi de adaletsiz dünya düzenine başkaldırmaktan yanadır.
Boykota katılalım, denetimi elden bırakmayalım. Ateşkes sağlansa da İsrail soykırıma ara verse de kalbimiz yumuşamasın. Evlerimizden başlayalım, gözümüzü dört açalım. Verdiğimiz her kuruşun Gazze’deki bebeklerden birini parçalayan bombaya, hastanelere atılan füzeye dönüştüğünü unutmayalım. Boykot yaygınlaşırken zam yapan fırsatçının, boykot edilenden farkı olmasa gerek.
Sonuna kadar boykot, domuz etinden sakındığımız gibi boykot diyorum.