Biz Müslümanlar için senede iki adet dini bayramımız vardır. Ramazan-ı şerif ve Kurban Bayramı. Rasulüllah (sav) efendimiz bu bayramlarla ilgili Hz. Enes (Ra)dan gelen rivayete göre Medine'ye hicret ettiklerinde Medinelilerin eğlendikleri iki günleri vardı. Peygamberimiz: "Bu günler ne oluyor?" diye sorduğunda, onlar "Biz cahiliyette bu günlerde oynayıp eğlenirdik.'' dediler. Bunun üzerine peygamberimiz : "Bunların yerine Allah Teâla size daha hayırlı iki gün verdi: Ramazan bayramı, kurban bayramı" buyurdu.[1] Cuma günümüz ise elbette haftalık bayramımızdır.
Behlül Dânâ Hazretleri’nin sık sık okuduğu bir şiirde;
“Bayram, yeni elbiseler giyenler için değildir, Ancak ilâhi azaptan emin olanlar içindir.
Bayram, Evlerini süsleyenler için değil, Kabirlerini süsleyenler içindir
Bayram yeni bineklere binenler için değildir, Ancak Hatalarını terk edip iyilik bineği ile yola çıkanlar içindir.”
Dizeleriyle bize gerçek bayramın nasıl olması gerektiği hakkında esaslı bir ölçü vermektedir.
Bayrama ulaşmak için neler yapmaya çalıştık ;
- Dua, niyaz, ibadet ve sabır ile iradelerimizi eğittik,
- Oruçlarımızı Allah için tutmakla maddi ve manevi sıhhate kavuştuk,
- Teravihlerimizle, namazlarımıza daha farklı bir boyut kattık,
- Aynı safta Namaza durmakla birlik ve beraberliğimizi gösterdik,
- Kur’an-ı Kerim nidalarıyla gönlümüzü sükûnete erdirdik ve Allah ile adeta konuştuk,
- Örnekliğinde Hz. Peygamber (Sav) le buluştuk, yeniden vahyin kalbimize inişine şahit olduk,
- Vaazlarla bilgilenip aydınlandık,
- İhtiyaç sahiplerine Zekâtlarımızı ve Fıtır Sadakalarımızı ulaştırmakla kardeşlerimizin sıkıntısına derman olmaya çalıştık,
- Hayır ve Hasenatlarımızla mallarımızı bereketlendirdik,
- Nimetler önümüzde, iftarı beklerken nefislerimizi terbiye ettik,
- Tövbe etmek suretiyle günahlarımızdan arındık,
- Yalandan, haksızlıktan, günahlardan uzak durmak suretiyle ahlakımızı güzelleştirdik
- Amel Defterimizi tüm bu sayılanların sevaplarıyla doldurduk
Ve şimdi sıra bu kazanımlarımızı sürdürerek Hayatımızın kalan kısmını da Adeta bir Ramazana çevirmeye söz verelim mi ?.
Mesleğinin erbabı iyi bir marangoz, bir müteahhidin yanında uzun yıllar çalışmış ve yaşlanmıştı. Bir gün patronuna emekli olmak istediğini bildirdi. Patronu, senden son bir istediğim var, şuraya bir aile duracak şekilde bir ev yap, ondan sonra emeklilik işlemlerini başlatalım, der. Marangoz, patronunu kıramaz ve işe koyulur. Bu son işi isteksiz, baştan savma bir işçilikle yapar ve kalitesiz mal kullanır. İyi bir usta için böyle bir final aslında büyük bir talihsizliktir. Ev inşaatı bitince, işveren evi görmeye gelir ve evin anahtarını marangoza uzatarak “Bu ev senin, şirketimde çok emeğin var bu ev de benden sana hediye” der. Marangoz şok olmuştur. Bu evin bana verileceğini bileydim, hiç böyle mi yapardım” der. Aslında hepimizin kendi evimizi inşa ettiğimizin bilincinde olmak dileği ile Hayırlı Bayramlar..
Selam ve Dua ile
Hasan DEMİRCİ
[1] [Ebû Davud, Salât 245, (1134); Nesâî, Iydeyn 1, (3, 179).]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.