Zamanın ünlü ve zengin kervancılarından biri, yaşı ilerleyince kervanın sorumluluğunu artık oğluna bırakmak ister. Yeni kervan hazırlığı yapıldığı sırada oğluna;
“Haydi, bu kez kervanı koruyacak atlıları sen seç!” der.
Delikanlı hemen harekete geçer. Tanıdığı, güvendiği tüm gençleri babasının karşısına dizer.
Yaşlı kervancı, baştan ayağa süzer gelenleri. Hepsi boylu poslu, güçlü kuvvetli delikanlılardır. Yaşlı kervancı sorar;
“İyi at biner misiniz?”
“Bineriz!” diye karşılık verir delikanlılar.
“İyi kılıç kullanır mısınız, peki?”
“Kullanırız!”
Biran önce yola koyulmak icap ettğinden yaşlı kervancının onları sınayacak çok da zamanı yoktur.
“Peki, kuşanın kılıçlarınızı, binin atlarınıza!” der ve kervan yeni koruyucuları ile yola koyulur.
Lakin 3. gecenin sonunda bir haydut baskınıyla karşılaşırlar. Delikanlının arkadaşları haydutlar karşısında müthiş bir korkuya kapılır ve ellerindeki kılıçları atıp, atlarla dolu dizgin ordan kaçarlar.
Haydutlar ise korumasız kalan kervanın bütün mallarını toplayıp hızla uzaklaşırlar.
Ortalık yatışınca babasının karşısına çıkan delikanlı büyük bir mahcubiyetle herşeyi olduğu gibi anlatır. Yaşlı kervancı oğlunu sessizce dinledikten sonra
“Bu sana ders olsun evladım ” der, “bir daha arkadaşlarını iyi seç. Her iyi ata binerim, iyi kılıç kullanırım diyene inanma. Unutma, at binenin, kılıç kuşananındır.”
***
Atalarımız tarih sahnesinde herdaim gayreti ile sebat etmiş, inandığı değerler uğruna savaşmış, varlık mücadelesinde azim ve kararlığı ile rüştünü ispat etmiş necip bir millettir. Bu yüzdendir ki geçmişten günümüze çalışkan, maharetli , yaptığı işin hakkını veren azimli ve işinin ehli kişileri öve gelmiştir.
Bilhassa dünya işlerinin bilek gücüyle sürdürüldüğü, yerleşik öncesi dönemden itibaren çalışkan ve işinin ehli biri olmak, toplumda bireyler arasında kıymet gören temayüz eden bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır.
İktisat tarihçisi Niall Ferguson, gelişmiş toplumları diğerlerinden ayıran en önemli özelliklerin başında, çalışma kültürü ve iş ahlakının geldiğini söyler. Yalnızca ferdi değil bir toplumu ayakta tutan refahın ön koşulu içtenlik ve öz disiplinle üretmektir.
***
Bugünümüze geldiğimizde 2 yıldır buhranlı dönemlerden geçiyoruz. Tüm konforumuz, yaşam standartlarımız ani değişimden ziyade olumsuz etkilendi. Daha hiç bir şey tam anlamıyla düzelmemişken üzerine; ağır hasarlı depremler, yangınlar, sel felaketleri yaşadık. Millet olarak güç birliğiyle çalışan, gayret gösterenler kadar ayağımıza çelme takanlar da oluyor. Elinden geleni esirgediği gibi yalnızca yaygarayı meziyet edinen, olaylara siyasi nazarla bakanlar çözümün değil sorunun temel kaynağı olmaktan geri durmamayı tercih ediyorlar. Öyle ki; milli meselelerde konulara, siyasi yaklaşım ile bilimsellik ve çözümden uzak iddiaların ihanet tehlikesi göz ardı edilir oldu.
***
15 Temmuz Darbe kalkışmasından beridir avaz avaz “Birlik ve beraberlik” , “birbirimize kenetlenmemiz gerektiği” çağrısı yapılıyorken birileri ters yönde ilerlemeyi seçiyor.
Artık savaşların rengi değişti! Konvansiyon silahlar yerini biyolojik, doğa olayları, ekonomik operasyonlar aldı. Zengin – fakir herkesin bir bedel ödeyeceği kabusun mübebbibi küresel güçler daha da büyüyüp küçük balıkları yutmanın hesabını güdüyor. Tarih sahnesine Sömürgeci – emperyal anlayışları ile hükmetmiş, gelişmiş ülke kategorisindeki devletler gelişmekte olan ülkemize diz çöktürmek için yılmadan daha şiddetle saldırıyor.
Biz, kendi öz kaynaklarımızı kullanarak o müthiş fedakarlığı , azmi ve kararlılığıyla Türkiye sevdalısı cumhurbaşkanımızın varlığı ile ayakta kalmasını bildik. Karaya ak, aka kara diyen “siz en iyisini yapsanızda biz yine takdir etmeyeceğiz, eleştireceğiz “ anlayışını rahatlıkla beyan eden, efendilerinden aldıkları talimatları ile hareket edenlere sözümüz yok. Herkes kendine yakışanı yapar. Lakin bu vatanın has evlatları, vatan bayrak sevdalalıları gelin “at binen kılıç kuşanan” uluslarası stratejik zekayası ve çalışkanlığıyla 20 yıldır ülkesini omuzlarında taşıyan cumhurbaşkanımız izinde ülkemize de liderimize de eskisinden daha çok sahip çıkalım, dik duralım. Boş laftan başka icraat üretemeyen ilk imtihanda dört nala kaçıp bizi yüz üstü bıracaklara fırsat vermeyelim.
Çünkü bu milletin başka ülkesi yok.
Atatürk’ün de dediği gibi ; Bizim baska milletlerden hiçbir eksiğimiz yok cesuruz,zekiyiz çalışkanız, yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.