6 Şubat 2023 tarihi, yüzyılın felaketi olarak depremler tarihine geçti. Aynı gün içinde yaşadığımız iki büyük deprem, on ilimizi yıkıp geçti. Bir haftadır zaman durdu, gündem değişti, ocaklar söndü. Acımız büyük, gayretimiz ve çabamız var ancak ne kadar çaresiz olduğumuzu bir kez daha gördük.
Çocuklarını, yaşlılarını, kadınlarını veya her yaştan insanını, birkaç yıl ara ile enkazdan toplamak ne kadar büyük bir acıdır. İnsanlarını koruyabilmek bir devletin saygınlığı ile bir milletin büyüklüğü ile ilgilidir diye düşünürüm hep.
Şimdi en başa dönme, sorgulama, önlemler alma ve kararlı olma zamanıdır. Mevcut tabloda ihmali olanlardan sorulacak hesabı bile, önümüzdeki dönem çalışmalarının hazırlığı olarak görme vaktidir. Denetimden güçlendirmeye bütün süreçleri gözden geçirmeye, cezaları artırmaya ihtiyacımız var.
Felaketin daha ilk günü şahit olduğumuz açıklamalara bakacak olursak, gelecekten umutlu olabilmek için toplum olarak kendi yapacaklarımızı çözüm olarak görmeliyiz. Hep birlikte zorlamamız, kontrol etmemiz, denetlememiz ve en sonunda güvenmemiz gerekiyor.
Her kesim öncelikle kendi tarafını, partisini, sivil toplumunu, basınını vs. denetlemelidir. Karşı tarafa söylenmek en kolay olanı ancak hiçbir işe yaramayanıdır. Gün acının günüdür. En azından toplumun seferber olduğu böylesine zor dönemlerde, sorumlu davranmaya, acılara saygı duyulduğunu görmeye ihtiyacımız var.
Bir haftanın sonunda gördük ki eksiklerimiz, ihmallerimiz ve yanlışlarımız var. Mademki insan hayatı söz konusu, deprem öncesi ve sonrası bütün süreçleri masaya yatırmalı ve gereken dersleri çıkararak işe koyulmalıyız. Deprem, ideoloji gözetmiyor, hepimizi öldürüyor.
Yeni bina inşa etme, mevcut binaları depreme hazırlama ve deprem sonrası yapılacaklara dair süreçleri çalışmak gerektiğini bu felaket bize bir kez daha gösterdi. Bir şehre göre değil on beş şehre göre hazırlıklı olmak, iklim ve coğrafyanın bütün zorluklarını dikkate alarak hazırlık yapma gereğini not etmek gerekiyor.
Normal zamanlarda sivil toplum çalışmalarına burun kıvıran yetkililer, kendiliğinden seferber olan on binleri görmüşlerdir umarım. Elinden geleni yapan, gücünün yetmediği yerde devleti ve milleti için dua eden bir topluluğa ancak gıpta edilir.
Depremin ilk saatlerinden itibaren kamu kurumlarının olsun sivil toplum kuruluşlarının olsun çabalarını görünce, bir işbölümüne veya her kurumun kendi alanında kalmasına ihtiyaç olduğunu düşündüm. Özellikle kamu kurumlarının, sosyal medyadan görünür olma çabası ve içine girdikleri gereksiz rekabet, kurumları yıpratıyor, yetkilileri değersizleştiriyor.
Önümüzde uzun bir yol var. Umarım bir sonraki depreme kadar önemli mesafe almış oluruz. Körfez depreminden bugüne kadar yapılanların on katını yapmaya, şehirleri dönüştürmeye, binaları güçlendirmeye ihtiyacımız var.
Dili ve niyeti kötülere, yağmacılara, sosyal medya sorumsuzlarına aldırmadan, iyileri ve iyilikleri konuşarak, kurtarma ekiplerinin bir yaralıyı kurtardığı ruh haline sahip olmaya ve o hal ile kalmaya ne çok ihtiyacımız var.
Gelin hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa ve milletimize sabır dilerken yeni bir sayfa açalım. Bu sayfayı güzelliklerle, doğru adımlarla, başarılarla, birlik ve beraberlikle dolduralım.